75. Makale Paper 75
Âdem ve Havva’nın Yükümlülüklerini Yerine Getirmedeki Başarısızlığı The Default of Adam and Eve
75:0.1 (839.1) URANTİA üzerindeki yüz yıldan fazla süren çabası sonrasında Âdem, Cennet Bahçesi’ni dışında oldukça düşük ölçekte gerçekleşen ilerleyişi görebilmekteydi; dünyanın büyük bir kısmının fazla gelişmediği görünmekteydi. Irk ilerlemesinin gerçekleşmesi, çok uzun bir süre sonra ortaya çıkacağa benziyordu; ve bu durum, asli tasarımlar içinde mevcut olmayan başka şeylerin talep edilmesini gerektirecek kadar ümitsiz göründü. En azından bu düşünce Âdem’in aklından sıkça geçmişti; ve o, birçok kez bu düşüncelerini Havva’ya ifade etti. Âdem ve onun eşi sadıklardı; ancak onlar, türlerinden tecrit edilmiş bir haldelerdi; ve onlar, dünyalarının üzüntü verici talihsiz geleceğinden fazlasıyla endişeye kapılmışlardı. 75:0.1 (839.1) AFTER more than one hundred years of effort on Urantia, Adam was able to see very little progress outside the Garden; the world at large did not seem to be improving much. The realization of race betterment appeared to be a long way off, and the situation seemed so desperate as to demand something for relief not embraced in the original plans. At least that is what often passed through Adam’s mind, and he so expressed himself many times to Eve. Adam and his mate were loyal, but they were isolated from their kind, and they were sorely distressed by the sorry plight of their world.
1. Urantia Sorunu ^top 1. The Urantia Problem ^top
75:1.1 (839.2) Deneyimsel nitelikte bulunan, isyanla parçalanmış ve tecrit edilmiş Urantia üzerinde Âdemsel görev ürkütücü bir teşebbüstü. Ve Maddi Erkek ve Kız Evlat, gezegensel görevlerinin zorluğundan ve onun çetrefilliğinden haberdar olmuşlardı. Yine de onlar cesur bir biçimde, çok katmanlı sorunlarını çözme görevlerine koyulmuşlardı. Ancak onlar; insan ırkları arasındaki kusurlu ve bozulmaya uğramış kolları ortadan kaldırmaya yönelik çok önemli görevi üstlendiklerinde, oldukça umutsuzluğa düştüler. Onlar, bu karmaşadan herhangi bir çıkar yolu göremediler; ve onlar, ne Jerusem’de ne de Edentia’da bulunan üstlerinin tavsiyelerini alamadılar. Burada onlar tecrit edilmiş olup, gün be gün bazılarının çözülemez göründüğü birtakım yeni ve çetrefilli çıkmazlar ile karşılaşmaktalardı. 75:1.1 (839.2) The Adamic mission on experimental, rebellion-seared, and isolated Urantia was a formidable undertaking. And the Material Son and Daughter early became aware of the difficulty and complexity of their planetary assignment. Nevertheless, they courageously set about the task of solving their manifold problems. But when they addressed themselves to the all-important work of eliminating the defectives and degenerates from among the human strains, they were quite dismayed. They could see no way out of the dilemma, and they could not take counsel with their superiors on either Jerusem or Edentia. Here they were, isolated and day by day confronted with some new and complicated tangle, some problem that seemed to be unsolvable.
75:1.2 (839.3) Olağan koşullar altında, bir Gezegensel Âdem ve Havva’nın ilk görevi, ırkların arasındaki eş güdümü ve onların birbirine olan karışımını sağlamak olurdu. Ancak Urantia üzerinde bu türden bir gaye yalnızca, gerçekleşmesi imkânsızmış bir tasarım gibi göründü; çünkü ırklar her ne kadar biyolojik olarak zinde olsalar da, bu vakte kadar geri ve kusurlu kollarından hiçbir şekilde arındırılmamıştı. 75:1.2 (839.3) Under normal conditions the first work of a Planetary Adam and Eve would be the co-ordination and blending of the races. But on Urantia such a project seemed just about hopeless, for the races, while biologically fit, had never been purged of their retarded and defective strains.
75:1.3 (839.4) Âdem ve Havva kendilerini; perişan ruhsal karanlık içinde doğrultusunu bulmaya çalışan ve bir önceki idarenin görevlerini yerine getirmedeki başarısızlığının çok talihsiz bir biçimde şiddetlendirdiği kafa karışıklığının kendisine musallat olduğu bir dünya olarak, insanın kardeşliğinin duyurulması için tamamiyle hazırlıksız bir âlemde bulmuşlardı. Akıl ve ahlak gelişmemiş bir düzeydeydi; ve dinsel bütünlüğü sağlama görevine başlamak yerine onlar, dünya sakinlerini dinsel inanışın en basit türlerine olan inanca çekme görevine yeniden başlamak zorundalardı. Kullanılmaya hazır bir dili bulmak yerine onlar, yerel lehçelerin yüzlercesinden doğan dünya çapındaki karmaşayla karşılaştılar. Gezegensel hizmetin üyesi hiçbir Âdem, daha öncesinde bundan daha zorlu bir dünya üzerine görevlendirilmemişti; zorluklar aşılmaz, sorunlar ise yaratılmışın beraberinde getirebileceği çözümlerin ötesinde göründü. 75:1.3 (839.4) Adam and Eve found themselves on a sphere wholly unprepared for the proclamation of the brotherhood of man, a world groping about in abject spiritual darkness and cursed with confusion worse confounded by the miscarriage of the mission of the preceding administration. Mind and morals were at a low level, and instead of beginning the task of effecting religious unity, they must begin all anew the work of converting the inhabitants to the most simple forms of religious belief. Instead of finding one language ready for adoption, they were confronted by the world-wide confusion of hundreds upon hundreds of local dialects. No Adam of the planetary service was ever set down on a more difficult world; the obstacles seemed insuperable and the problems beyond creature solution.
75:1.4 (839.5) Onlar tecrit edilmişti, ve üzerlerine çöken devasa yalnızlık hissi Melçizedek alıcılarının erken ayrılışlarıyla birlikte tamamiyle daha da fazlalaşmıştı. Meleksel düzeylerin araçlarıyla sadece dolaylı bir biçimde onlar, gezegen dışında herhangi bir varlık ile iletişimde bulunabilmekteydiler. Kademeli olarak onların cesareti zayıfladı, hevesleri kırıldı ve zaman zaman inançları neredeyse bocaladı. 75:1.4 (839.5) They were isolated, and the tremendous sense of loneliness which bore down upon them was all the more heightened by the early departure of the Melchizedek receivers. Only indirectly, by means of the angelic orders, could they communicate with any being off the planet. Slowly their courage weakened, their spirits drooped, and sometimes their faith almost faltered.
75:1.5 (840.1) Ve bu anlatım, karşılarına çıkan görevler karşısında düşünceye dalan iki soylu ruhun şaşkınlığının gerçek resmidir. Onların ikisi de kesin bir biçimde, gezegensel görevlerinin yerine getirilmesine ilişkin sahip oldukları çok büyük sorumluluğun farkındaydılar. 75:1.5 (840.1) And this is the true picture of the consternation of these two noble souls as they pondered the tasks which confronted them. They were both keenly aware of the enormous undertaking involved in the execution of their planetary assignment.
75:1.6 (840.2) Muhtemelen Nebadon’un Hiçbir Maddi Evladı daha öncesinde, Urantia’nın üzüntü verici talihsiz geleceğinde Âdem ve Havva’nın karşılaştığı bu türden zorlu ve ümitsiz görülen bir görevle yüzleşmemişlerdi. Ancak onlar daha ileriyi görüşlü ve daha sabırlı olsalardı, bir zaman zarfında başarıyı elde edeceklerdi. Özellikle Havva olmak üzere ikisi de tamamiyle çok sabırsızdı; onlar, çok uzun dayanıklılık sınavını vermeye gönüllü değillerdi. Onlar, bir takım anlık sonuçların ortaya çıktığını görmek istediler; ve onlar bunları gördüler de, ancak onların bu şekilde elde ettiği sonuçlar kendilerine ve dünyalarına olabilecek en zarar verici bir halde ortaya çıktı. 75:1.6 (840.2) Probably no Material Sons of Nebadon were ever faced with such a difficult and seemingly hopeless task as confronted Adam and Eve in the sorry plight of Urantia. But they would have sometime met with success had they been more farseeing and patient. Both of them, especially Eve, were altogether too impatient; they were not willing to settle down to the long, long endurance test. They wanted to see some immediate results, and they did, but the results thus secured proved most disastrous both to themselves and to their world.
2. Caligastia’nın Komplosu ^top 2. Caligastia’s Plot ^top
75:2.1 (840.3) Caligastia Cennet Bahçesini sıkça ziyaret etmiş olup, Âdem ve Havva ile birlikte birçok görüşme düzenledi; ancak onlar, Caligatia’nın önerdiği tavizsel tasarımların ve kısa-yolu tercih eden serüvenlerin tümüne karşı kararlı durmuşlardı. Onlar, bu türden ahlaksız tekliflere karşı etkin bir bağışıklığın yaratılması için isyanın neden olduğu yeterli miktardaki gelişmeyi gözlemlemişlerdi. Âdem’in genç evladı bile, Daligastia’nın tekliflerinden etkilenmemişti. Ve tabii ki ne Caligastia ne de onun yardımcısı, bırakın Âdem’in çocuklarını yanlışa çekebilmek için ikna edebilmeyi, herhangi bir bireyin iradesini etkileyecek bile güce sahip değillerdi. 75:2.1 (840.3) Caligastia paid frequent visits to the Garden and held many conferences with Adam and Eve, but they were adamant to all his suggestions of compromise and short-cut adventures. They had before them enough of the results of rebellion to produce effective immunity against all such insinuating proposals. Even the young offspring of Adam were uninfluenced by the overtures of Daligastia. And of course neither Caligastia nor his associate had power to influence any individual against his will, much less to persuade the children of Adam to do wrong.
75:2.2 (840.4) Caligastia’nın bu dönemde hala, yerel evrenin yanlış yönlendirilmiş ama yine de yüksek bir Evladı olarak Urantia’nın unvan sahibi Gezegensel Prens’i olduğu hatırlanmalıdır. O, Urantia üzerindeki Hazreti Mikâil’in dönemine kadar nihai olarak görevden alınmamıştı. 75:2.2 (840.4) It must be remembered that Caligastia was still the titular Planetary Prince of Urantia, a misguided but nevertheless high Son of the local universe. He was not finally deposed until the times of Christ Michael on Urantia.
75:2.3 (840.5) Ancak düşkün Prens azimli ve kararlıydı. O; yakın bir zaman içerisinde Âdem üzerinde emellerini gerçekleştirmekten vazgeçip, kurnaz bir yan saldırıyı Havva üzerinde uygulamaya karar verdi. Bu kötü kişilik, Nodit topluluğunun üst tabakasının üyeleri olan uygun kişiler üzerinde hünerli bir biçimde emellerini gerçekleştirmenin tek yolunun bir dönem bedensel-görev yardımcıları olan soylarından geçtiğini anladı. Ve böylelikle tasarımlarını, eflatun ırkının annesini tuzağa düşürecek şekilde gerçekleştirdi. 75:2.3 (840.5) But the fallen Prince was persistent and determined. He soon gave up working on Adam and decided to try a wily flank attack on Eve. The evil one concluded that the only hope for success lay in the adroit employment of suitable persons belonging to the upper strata of the Nodite group, the descendants of his onetime corporeal-staff associates. And the plans were accordingly laid for entrapping the mother of the violet race.
75:2.4 (840.6) Âdem’in tasarımlarını engelleyecek veya eşiyle birlikte gezegensel görevlerini tehlikeye atacak bir şeyi herhangi bir biçimde yapmak Havva’nın niyetine taban tabana zıttı. Kadının sahip olduğu, ileriyi gören bir biçimde daha uzun süreçler içerisinde sonuç verecek şeyleri tasarlama yerine yakın vadedeki sonuçlara odaklanma eğilimi bilerek Melçizedekler ayrılmalarından önce; özellikle Havva’yı, gezegen üzerinde tecrit edilmiş konumlarında onları kuşatan belirli tehlikelere karşı tembihlemiş olup, bilhassa, ortak sorumluluklarını yerine getirmede kişisel veya gizli herhangi bir yöntemi denemeyen bir biçimde eşinin yanından hiçbir zaman ayrılmaması hususunda onu özel olarak uyarmışlardır. Havva, yüz yıldan uzun bir süre boyunca bu yönergeleri en olması gereken titizlikle takip etmiştir; ve o, Serapatatia ismindeki belirli bir Nodit önderine memnuniyetle yaptığı gittikçe özelleşen ve gizlileşen ziyaretlerde herhangi bir tehlikenin yattığını fark etmemişti. Bu olayın bütünlüğü o kadar kademeli ve doğal bir biçimde ilerlemişti ki Havva hiçbir şeyin farkına varmamıştı. 75:2.4 (840.6) It was farthest from Eve’s intention ever to do anything which would militate against Adam’s plans or jeopardize their planetary trust. Knowing the tendency of woman to look upon immediate results rather than to plan farsightedly for more remote effects, the Melchizedeks, before departing, had especially enjoined Eve as to the peculiar dangers besetting their isolated position on the planet and had in particular warned her never to stray from the side of her mate, that is, to attempt no personal or secret methods of furthering their mutual undertakings. Eve had most scrupulously carried out these instructions for more than one hundred years, and it did not occur to her that any danger would attach to the increasingly private and confidential visits she was enjoying with a certain Nodite leader named Serapatatia. The whole affair developed so gradually and naturally that she was taken unawares.
75:2.5 (840.7) Cennet Bahçesi sakinleri, Bahçe’nin ilk günlerinden beri Nodit unsurları ile iletişim halindeydiler. Caligastia görevlilerinin doğru düzenden ayrılan unsurlarından gelen bu karma soylardan onlar, oldukça değerli yardım ve işbirliği görmüşlerdi; ve onların vasıtasıyla Cennet Bahçesi düzeni bu aşamada, bütüncül felaketi ve nihai yıkımıyla buluşmaya yakındı. 75:2.5 (840.7) The Garden dwellers had been in contact with the Nodites since the early days of Eden. From these mixed descendants of the defaulting members of Caligastia’s staff they had received much valuable help and co-operation, and through them the Edenic regime was now to meet its complete undoing and final overthrow.
3. Havva’nın Cezbedilişi ^top 3. The Temptation of Eve ^top
75:3.1 (841.1) Babasının ölümü üzerine Serapatatia Nodit kabilelerinin batı veya diğer bir değişle Suriye konfederasyonunun başına geldiğinde, Âdem dünya üzerindeki ilk yüz yılını yeni tamamlamıştı. Serapatatia, eskinin mavi ırkının üstün bilge kadınlarından biriyle evlenen Dalamatia’nın sağlık heyetinin bir zamanlar başkanlığını yapmış olan kişinin soyundan gelen parlak bir kişi olarak, buğday tenli birisiydi. Bu döneme kadar gelen bütün çağlar boyunca bu ırk kolu; batı Nodit kabileleri üzerinde yönetimi elinde bulundurmuş olup, onlar üzerinde büyük bir etkiye sahip olmuştu. 75:3.1 (841.1) Adam had just finished his first one hundred years on earth when Serapatatia, upon the death of his father, came to the leadership of the western or Syrian confederation of the Nodite tribes. Serapatatia was a brown-tinted man, a brilliant descendant of the onetime chief of the Dalamatia commission on health mated with one of the master female minds of the blue race of those distant days. All down through the ages this line had held authority and wielded a great influence among the western Nodite tribes.
75:3.2 (841.2) Serapatatia Cennet Bahçesi’ne birkaç ziyarette bulunup, Âdem’in varoluş gayesinin doğruluğundan derin bir biçimde etkilenen bir hale gelmişti. Suriye Nodit unsurlarının önderliğini üstlendiğinden kısa bir süre sonra o, Cennet Bahçesi içinde Âdem ve Havva’nın çalışmalarına destek olacak bir biçimde bir beraberlik kurma isteğini açıkladı. İnsanlarının büyük bir kısmı onunla beraber bu birliktelik tasarımına katıldı; ve komşu kabilelerin tümü içinde en güçlü ve en us sahibi olan topluluğun, neredeyse tek vücut halinde dünyanın gelişmesi için gayesine destek vermek amacıyla harekete geçmiş olduğuna dair haber Âdem’i sevindirmişti; bu hareket kesin bir biçimde cesaretlendiriciydi. Ve bu büyük gelişmeden kısa bir süre sonra Serapatatia ve onun yeni yardımcıları, Âdem ve Havva tarafından evlerinde ağırlandı. 75:3.2 (841.2) Serapatatia had made several visits to the Garden and had become deeply impressed with the righteousness of Adam’s cause. And shortly after assuming the leadership of the Syrian Nodites, he announced his intention of establishing an affiliation with the work of Adam and Eve in the Garden. The majority of his people joined him in this program, and Adam was cheered by the news that the most powerful and the most intelligent of all the neighboring tribes had swung over almost bodily to the support of the program for world improvement; it was decidedly heartening. And shortly after this great event, Serapatatia and his new staff were entertained by Adam and Eve in their own home.
75:3.3 (841.3) Serapatatia, Âdem’in kumandanlarının tümü içinde en yetkin ve etkin olanlardan biri haline gelmişti. O, faaliyetlerinin tümü içinde tamamiyle dürüst ve bütünüyle içtendi; o hiçbir zaman uyanık olmamıştı; daha sonraki zamanlarda bile o, oyunbaz Caligastia’nın tesadüfen keşfettiği bir araç olarak kullanılmıştı. 75:3.3 (841.3) Serapatatia became one of the most able and efficient of all of Adam’s lieutenants. He was entirely honest and thoroughly sincere in all of his activities; he was never conscious, even later on, that he was being used as a circumstantial tool of the wily Caligastia.
75:3.4 (841.4) Yakın bir süre sonra Serapatatia, Cennet Bahçesi kabile ilişkileri heyetinin yardımcı başkanı olmuştu; ve birçok tasarım, uzak kabilelerin Cennet Bahçesi gayesine olan bağlılığını elde etme görevinin daha kararlı bir biçimde uygulanması uyarınca hazırlanmıştı. 75:3.4 (841.4) Presently, Serapatatia became the associate chairman of the Edenic commission on tribal relations, and many plans were laid for the more vigorous prosecution of the work of winning the remote tribes to the cause of the Garden.
75:3.5 (841.5) O, Âdem ve — bilhassa — Havva ile birçok görüşme düzenledi; ve onlar, yöntemlerini geliştirmek için birçok tasarım üzerinde konuştular. Bir gün Havva ile görüşmesi esnasında Serapatatia; eflatun ırkının geniş sayılardaki üyeleri seçilmek için beklenirken, bu arada, ihtiyaç duyan bekleyiş halindeki kabileleri doğrudan geliştirmek için bir şeylerin yapılmasının oldukça yararlı olabileceğini düşündü. Serapatatia; en ileri ve en işbirlikçi ırk olarak Nodit unsurları eğer bir kökeni eflatun kolundan gelen kendilerinden çıkmış bir öndere sahip olurlarsa, bahse konu önderin bu unsurları Cennet Bahçesi’ne daha yakından bir biçimde bağlayacak güçlü bir bağı oluşturacağını öne sürdü. Ve tüm bunların hepsinin dünya yararına olacağı aklı başında bir biçimde ve içtenlikle düşünülmüştü, çünkü Cennet içinde büyütülecek ve eğitilecek olan bu çocuk babasının insanları üzerinde sonsuza kadar büyük bir etki bırakacaktı. 75:3.5 (841.5) He held many conferences with Adam and Eve—especially with Eve—and they talked over many plans for improving their methods. One day, during a talk with Eve, it occurred to Serapatatia that it would be very helpful if, while awaiting the recruiting of large numbers of the violet race, something could be done in the meantime immediately to advance the needy waiting tribes. Serapatatia contended that, if the Nodites, as the most progressive and co-operative race, could have a leader born to them of part origin in the violet stock, it would constitute a powerful tie binding these peoples more closely to the Garden. And all of this was soberly and honestly considered to be for the good of the world since this child, to be reared and educated in the Garden, would exert a great influence for good over his father’s people.
75:3.6 (841.6) Serapatatia’nın önerdiği her şeyde tamamiyle dürüst ve bütünüyle içtenlikle hareket etmiş olduğunun altı tekrar çizilmelidir. O, Caligastia ve Daligastia’nın yararına çalışmakta olduğuna dair kuşkuya bir kez bile kapılmamıştır. Serapatatia, Urantia’nın kafa karışıklığı içindeki topluluklarının dünya çapındaki canlandırılışına girişilmeden önce eflatun ırkının güçlü bir ırk kolu kökenini inşa etme tasarımına sonuna kadar sadıktı. Ancak bu durumun gerçekleşmesi yüzyıllar sürecekti; ve o sabırsızdı; o — kendi yaşam süresi içinde — yakın vadede sonuçlanacak birtakım şeyleri görmek istemişti. O, dünyanın ilerletilmesi gayesinde çok az şeyin gerçekleşmiş olması nedeniyle Âdem’in cesaretinin çoğu kez kırılmış olduğunu Havva’ya kesin bir biçimde aktardı. 75:3.6 (841.6) It should again be emphasized that Serapatatia was altogether honest and wholly sincere in all that he proposed. He never once suspected that he was playing into the hands of Caligastia and Daligastia. Serapatatia was entirely loyal to the plan of building up a strong reserve of the violet race before attempting the world-wide upstepping of the confused peoples of Urantia. But this would require hundreds of years to consummate, and he was impatient; he wanted to see some immediate results—something in his own lifetime. He made it clear to Eve that Adam was oftentimes discouraged by the little that had been accomplished toward uplifting the world.
75:3.7 (841.7) Beş yıldan fazla bir süre boyunca bu tasarımlar gizli bir biçimde olgunlaşmıştı. En sonunda bu tasarımlar, dost Nodit unsurlarının yakın kolunun en parlak aklı ve en etkin lideri olan Cano ile gizli bir görüşme yapmaya Havva’nın razı olduğu noktaya kadar gelişti. Cano, Âdemsel düzene oldukça olumlu bakmaktaydı; gerçekte o, Cennet Bahçesi ile dostane ilişkilerin kurulmasını isteyen komşu Nodit unsurlarının samimi ruhsal önderiydi. 75:3.7 (841.7) For more than five years these plans were secretly matured. At last they had developed to the point where Eve consented to have a secret conference with Cano, the most brilliant mind and active leader of the near-by colony of friendly Nodites. Cano was very sympathetic with the Adamic regime; in fact, he was the sincere spiritual leader of those neighboring Nodites who favored friendly relations with the Garden.
75:3.8 (842.1) Kader buluşması, Âdem’in evinden çokta uzak olmayan bir yerde, sonbahar akşamı alacakaranlık saatlerinde yapıldı. Havva, güzel ve coşkulu olan Cano ile daha önce hiç tanışmamıştı — ve o, Prens’in görevlilerinden gelen uzak atalarının sahip olduğu üstün beden ve olağanüstü aklın bu günlere geldiği muhteşem bir örneğiydi. Ve Cano da, Serapatatia tasarımının doğruluğuna bütünüyle inanmıştı. (Cennet Bahçesi dışında birden fazla kişi ile çiftleşme yaygın bir uygulamaydı.) 75:3.8 (842.1) The fateful meeting occurred during the twilight hours of the autumn evening, not far from the home of Adam. Eve had never before met the beautiful and enthusiastic Cano—and he was a magnificent specimen of the survival of the superior physique and outstanding intellect of his remote progenitors of the Prince’s staff. And Cano also thoroughly believed in the righteousness of the Serapatatia project. (Outside of the Garden, multiple mating was a common practice.)
75:3.9 (842.2) Övgüden, coşkudan ve güçlü kişisel iknadan etkilenerek Havva hemen oracıkta; geniş çaplı ve ileriyi gören kutsal tasarıma kendi küçük dünyayı kurtarma katkısını eklemek için, bahse konu oldukça tartışılmış girişime koyulmaya razı oldu. Kendisi neyin meydana gelmekte olduğuna dair bütüncül bir farkındalığa varmadan önce, vahim adım çoktan atılmıştı. 75:3.9 (842.2) Influenced by flattery, enthusiasm, and great personal persuasion, Eve then and there consented to embark upon the much-discussed enterprise, to add her own little scheme of world saving to the larger and more far-reaching divine plan. Before she quite realized what was transpiring, the fatal step had been taken. It was done.
4. Doğru Düzenden Ayrılışın Gerçekleşmesi ^top 4. The Realization of Default ^top
75:4.1 (842.3) Gezegenin göksel yaşamı hareketli bir hal içindeydi. Âdem bir şeylerin yanlış gittiğini anladı, ve Havva’nın Cennet Bahçesi’nde yayına gelmesini istedi. Ve bu aşamada ilk defa Âdem, dünya gelişimini iki doğrultuda hızlandırmak için uzunca düşünülerek beslenen tasarıma dair bütüncül hikâyeyi duydu: bu iki doğrultudaki gelişim, Serapatatia girişiminin uygulanmasıyla eş zamanlı olarak kutsal tasarımın sürdürülmesiydi. 75:4.1 (842.3) The celestial life of the planet was astir. Adam recognized that something was wrong, and he asked Eve to come aside with him in the Garden. And now, for the first time, Adam heard the entire story of the long-nourished plan for accelerating world improvement by operating simultaneously in two directions: the prosecution of the divine plan concomitantly with the execution of the Serapatatia enterprise.
75:4.2 (842.4) Ve Maddi Erkek ve Kız Evlat mehtaplı bir Bahçe gecesinde böyle konuşurlarken, “Cennet’in sesi” görevlerine itaatsizlikleri nedeniyle onları kınadı. Ve bu ses, onların Bahçe anlaşmasına ters düştüklerine dair Cennet Bahçesi çiftine karşı yapılmış benim kendi duyurumdan başkası değildi; onların Melçizedekler’in yönergelerine karşı geldiklerine, ve evrenin egemenine olan bağlılık yeminlerinin yerine getirilmesinde yükümlülüklerini yapmadıklarına dair bir bildiriydi. 75:4.2 (842.4) And as the Material Son and Daughter thus communed in the moonlit Garden, “the voice in the Garden” reproved them for disobedience. And that voice was none other than my own announcement to the Edenic pair that they had transgressed the Garden covenant; that they had disobeyed the instructions of the Melchizedeks; that they had defaulted in the execution of their oaths of trust to the sovereign of the universe.
75:4.3 (842.5) Havva, iyiliğe kötülüğü karıştırmaya razı olmuştu. İyilik, kutsal tasarımların yerine getirilmesidir; günah ise, kutsal iradeye karşı kasıtlı bir biçimde karşı gelmektir; kötülük, evren düzensizliğiyle ve gezegensel kafa karışıklığıyla sonuçlanan, tasarımların yanlış uygulanması ve işleyiş biçimlerini olması gereken bir biçimde düzenlememektir. 75:4.3 (842.5) Eve had consented to participate in the practice of good and evil. Good is the carrying out of the divine plans; sin is a deliberate transgression of the divine will; evil is the misadaptation of plans and the maladjustment of techniques resulting in universe disharmony and planetary confusion.
75:4.4 (842.6) Cennet Bahçesi çifti yaşam ağacından ne zaman bir meyve koparsa, iyilik ve kötülüğü bir araya getirerek Caligastia’nın tavsiyelerine uyan sonuçlara sebebiyet vermekten kaçınmaları konusunda sorumlu baş melek tarafından uyarılmışlardı. Onlar böylelikle sert bir biçimde uyarılmışlardı: “İyiliğe kötülüğü karıştırdığınız gün, sizler kesin bir biçimde âlemin fanileri haline geleceksiniz; sizler kesinlikle öleceksiniz.” 75:4.4 (842.6) Every time the Garden pair had partaken of the fruit of the tree of life, they had been warned by the archangel custodian to refrain from yielding to the suggestions of Caligastia to combine good and evil. They had been thus admonished: “In the day that you commingle good and evil, you shall surely become as the mortals of the realm; you shall surely die.”
75:4.5 (842.7) Havva Cano’ya, gizli buluşmalarının kaçınılmaz sonu ile ilgili bu sürekli tekrarlanan uyarıdan bahsetti; ancak Cano, bu türden uyarıların anlamını veya önemini bilmeden, erkek ve kadınların iyi niyetlerle ve doğru amaçlarla kötülük işleyemeyeceklerini söyleyerek ona güvence verdi; o Havva’yı, kesinlikle ölmek yerine dünyayı kutsayacak ve onu istikrara kavuşturacak bir biçimde büyüyecek evladının kişiliği içinde yeniden doğacağına inandırdı. 75:4.5 (842.7) Eve had told Cano of this oft-repeated warning on the fateful occasion of their secret meeting, but Cano, not knowing the import or significance of such admonitions, had assured her that men and women with good motives and true intentions could do no evil; that she should surely not die but rather live anew in the person of their offspring, who would grow up to bless and stabilize the world.
75:4.6 (842.8) Kutsal tasarımı değişikliğe uğratmaya dair bu tasarım; her ne kadar dünyanın refahı ile ilgili en içten ve sadece en yüksek amaçlarla düşünülmüş ve uygulanmış olsa da, kutsal tasarım olan doğru yoldan ayrıldığı için, doğru sonuçları elde etmek için yanlış yollardan gidişi temsil ettiği için kötülüğün kendisi olmuştur. 75:4.6 (842.8) Even though this project of modifying the divine plan had been conceived and executed with entire sincerity and with only the highest motives concerning the welfare of the world, it constituted evil because it represented the wrong way to achieve righteous ends, because it departed from the right way, the divine plan.
75:4.7 (843.1) Havva’nın Cano’yu iyi görünümlü bulduğu ve kendisini baştan çıkaranın “Âdemsel doğanın kavranılmasına yardımcı bir biçimde insan olaylarının yeni ve artan bilgisine ek olarak insan doğasının hızlandırılmış anlayışı” vaatlerinin tümüne ön ayak olduğu doğrudur. 75:4.7 (843.1) True, Eve had found Cano pleasant to the eyes, and she realized all that her seducer promised by way of “new and increased knowledge of human affairs and quickened understanding of human nature as supplemental to the comprehension of the Adamic nature.”
75:4.8 (843.2) Üzücü durumlarda gerçekleştirilmesi benim görevim haline gelmiş bir biçimde, o gece Cennet Bahçesi’nde eflatun ırkının baba ve annesiyle konuştum. Ben, Anne Havva’nın doğru düzenden ayrılışıyla sonuçlanan her şeyin hikâyesini bütünüyle dinledim; ve ben, mevcut durum ile ilgili onlara öğütlerde ve tavsiyelerde bulundum. Bu tavsiyelerin bazılarını onlar dinlediler; bazılarını ise önemsemediler. Bu görüşme yazıtlarınızdaki “Koruyucu Tanrı Âdem ve Havva’yı Cennet’e çağırıp, ‘Nerdesiniz?’ diye sorduğu” anlatımda geçmektedir. İster doğal ister ruhsal olsun olağandışı veya olağanüstü her şeyi Tanrı’ların kişisel müdahalesine atfetmek daha sonraki nesillerin bir uygulamasıydı. 75:4.8 (843.2) I talked to the father and mother of the violet race that night in the Garden as became my duty under the sorrowful circumstances. I listened fully to the recital of all that led up to the default of Mother Eve and gave both of them advice and counsel concerning the immediate situation. Some of this advice they followed; some they disregarded. This conference appears in your records as “the Lord God calling to Adam and Eve in the Garden and asking, ‘Where are you?’” It was the practice of later generations to attribute everything unusual and extraordinary, whether natural or spiritual, directly to the personal intervention of the Gods.
5. Doğru Düzenden Ayrılmanın Sonuçları ^top 5. Repercussions of Default ^top
75:5.1 (843.3) Havva’nın gerçekleri görmemesi gerçekten acınası bir durumdu. Âdem vaziyetin durumunu bütünüyle gördü, ve kalbi kırık ve karamsar bir halde hatalı eşi için yalnızca acıma ve anlayış besledi. 75:5.1 (843.3) Eve’s disillusionment was truly pathetic. Adam discerned the whole predicament and, while heartbroken and dejected, entertained only pity and sympathy for his erring mate.
75:5.2 (843.4) Havva’nın yanlış adımı attığı gün sonrasında Âdem’in, Cennet Bahçesi’nin batı okullarının başı olan parlak Nodit kadını Laotta’nın peşine düşmesi; başarısızlığın farkındalığından doğan umutsuzluk içinde ve Havva’nın düşüncesiz tasarımına daha önceden evet demiş oluşu sonrasında yapmış olduğu bir eylemdi. Ancak yanlış anlamayın; Âdem aldanmamıştı; o, tam da neyle karşılaşmakta olduğunu bilmekteydi; o bilinçli bir biçimde Havva’nın kaderini paylaşmayı tercih etmişti. O, fani-üstü bir sevgi ile eşini sevmişti; ve Urantia üzerinde onsuz yalnız bir gece nöbetçisi olarak kalma olasılığını düşünmek katlanabileceğinden çok daha fazlasıydı. 75:5.2 (843.4) It was in the despair of the realization of failure that Adam, the day after Eve’s misstep, sought out Laotta, the brilliant Nodite woman who was head of the western schools of the Garden, and with premeditation committed the folly of Eve. But do not misunderstand; Adam was not beguiled; he knew exactly what he was about; he deliberately chose to share the fate of Eve. He loved his mate with a supermortal affection, and the thought of the possibility of a lonely vigil on Urantia without her was more than he could endure.
75:5.3 (843.5) Ve Havva’ya ne olduğunu öğrendiklerinde Cennet Bahçesi’nin kızgın sakinleri denetlenemez bir duruma geldiler; onlar, yakındaki Nodit yerleşkesine savaş ilan ettiler. Onlar; Cennet Bahçesi kapılarından taşıp, bu hazırlıksız insanların üzerine yürüyüp, — erkek, kadın veya çocuk ayrımı yapmadan — onları tamamen yok ettiler. Ve henüz doğmamış Kabil’in babası olan Cano aynı zamanda yok edilmişti. 75:5.3 (843.5) When they learned what had happened to Eve, the infuriated inhabitants of the Garden became unmanageable; they declared war on the near-by Nodite settlement. They swept out through the gates of Eden and down upon these unprepared people, utterly destroying them—not a man, woman, or child was spared. And Cano, the father of Cain yet unborn, also perished.
75:5.4 (843.6) Nelerin meydana geldiğinin farkına vardığında Serapatatia; dehşete kapılıp, korku ve pişmanlık içine düşmüştü. Bir sonraki gün kendisini büyük nehrin sularına bırakıp, boğularak intihar etmişti. 75:5.4 (843.6) Upon the realization of what had happened, Serapatatia was overcome with consternation and beside himself with fear and remorse. The next day he drowned himself in the great river.
75:5.5 (843.7) Âdem’in çocukları, babaları otuz gün ortan oraya yalnızlık içerisinde gezerken kendinden geçmiş annelerini teselli etmeye çalıştılar. Ve bu dönemin sonunda kararlılık kendisini göstermiş ve Âdem evine dönüp, gelecekteki faaliyetleri için tasarımlarda bulunmaya başlamıştır. 75:5.5 (843.7) The children of Adam sought to comfort their distracted mother while their father wandered in solitude for thirty days. At the end of that time judgment asserted itself, and Adam returned to his home and began to plan for their future course of action.
75:5.6 (843.8) Yanlış yönlendirilmiş ebeveynlerin düşüncesizliklerinin sonuçları çoğu zaman masum çocukları tarafından paylaşılmaktadır. Âdem ve Havva’nın dürüst ve soylu çocukları, oldukça anlık ve acımasız bir biçimde üzerlerine düşen akıl almaz facianın tarif edilemez üzüntüsüyle şaşkına dönmüşlerdi. Elli yıl boyunca bu çocukların daha ergin olanları; kendinden geçmiş anneleri hangi konumda olduğuna veya geleceğinin ne olacağına dair tamamiyle bilinçsizlik içerisindeyken babalarının evden uzaklaştığı özellikle o otuz günlük sürecin yarattığı dehşet olmak üzere, bahse konu facia dönemlerinin üzüntüsü ve kederinden kurtulamamışlardı. 75:5.6 (843.8) The consequences of the follies of misguided parents are so often shared by their innocent children. The upright and noble sons and daughters of Adam and Eve were overwhelmed by the inexplicable sorrow of the unbelievable tragedy which had been so suddenly and so ruthlessly thrust upon them. Not in fifty years did the older of these children recover from the sorrow and sadness of those tragic days, especially the terror of that period of thirty days during which their father was absent from home while their distracted mother was in complete ignorance of his whereabouts or fate.
75:5.7 (843.9) Ve bahse konu bu otuz gün Havva’ya, üzüntü verici ve acı dolu uzun yıllar gibi gelmişti. Bu soylu ruh hiçbir zaman, akli düzeyde acı çektiği ve ruhsal düzeyde üzüntü duyduğu bu dayanılmaz sürecinin yarattığı etkilerden bütünüyle kurtulamamıştı. Onların daha sonraki yoksunlukları ve maddi zorluklarının hiçbiri, Havva’nın hafızasındaki yalnızlık ve dayanılmaz belirsizliğin bu korkunç günleri ve berbat geceleri ile hiçbir zaman karşılaştırılamazdı bile. O Serapatatia’nın sabırsızlıkla ne yaptığını öğrenmişti; ve o, eşinin keder içinde kendisini yok edip etmediğini veya kendisinin neden olduğu yanlış adım sonrası eşinin dünyadan cezalandırmak için alınıp alınmadığını bilmiyordu. Ve Âdem geri döndüğünde Havva, uzun ve zorlu yaşam birlikteliklerinin parçası olan meşakkatli hizmetlerinin hiçbir zaman ortaya çıkmasına engel olamadığı neşe ve minnettarlıktan doğan bir tatmini yaşadı. 75:5.7 (843.9) And those same thirty days were as long years of sorrow and suffering to Eve. Never did this noble soul fully recover from the effects of that excruciating period of mental suffering and spiritual sorrow. No feature of their subsequent deprivations and material hardships ever began to compare in Eve’s memory with those terrible days and awful nights of loneliness and unbearable uncertainty. She learned of the rash act of Serapatatia and did not know whether her mate had in sorrow destroyed himself or had been removed from the world in retribution for her misstep. And when Adam returned, Eve experienced a satisfaction of joy and gratitude that never was effaced by their long and difficult life partnership of toiling service.
75:5.8 (844.1) Zaman ilerlemekteydi, ancak Âdem; Melçizedek alıcılarının Urantia’ya döndüğü ve dünya olayları üzerinde yönetimi üstlendiği vakit olan, Havva’nın doğru düzenden ayrılmasından yetmiş gün sonraya kadar sebep oldukları suçun içeriğini bilmemekteydi. Ve bunun sonrasında onlar başarısız olduklarını bilmektelerdi. 75:5.8 (844.1) Time passed, but Adam was not certain of the nature of their offense until seventy days after the default of Eve, when the Melchizedek receivers returned to Urantia and assumed jurisdiction over world affairs. And then he knew they had failed.
75:5.9 (844.2) Ancak daha fazla sorun ortaya çıkmaktaydı: Cennet Bahçesi yakındaki Nodit yerleşkesinin yok edilmesine dair haberler Serapatatia’nın ev kabilelerinden kuzeye doğru hızlı bir biçimde yayılmaktaydı; ve yakın bir zaman içinde büyük bir kalabalık Cennet Bahçesi’ne yürümek için toplanmaktaydı. Ve bu durum, Âdem ve Nodit unsurları arasındaki uzun ve çetin bir savaşın başlangıcıydı; çünkü bu düşmanlıklar, Âdem ve onu takip edenlerin Fırat nehri vadesinde ikinci bahçeye yaptıkları göçlerinden çok sonraya kadar devam etmişti. Orada, “Âdem ve Havva’nın tohumları arasında gerçekleşmiş bir biçimde, erkek ve kadın arasında [yoğun ve uzun yıllar süren] düşmanlık” vardı. 75:5.9 (844.2) But still more trouble was brewing: The news of the annihilation of the Nodite settlement near Eden was not slow in reaching the home tribes of Serapatatia to the north, and presently a great host was assembling to march on the Garden. And this was the beginning of a long and bitter warfare between the Adamites and the Nodites, for these hostilities kept up long after Adam and his followers emigrated to the second garden in the Euphrates valley. There was intense and lasting “enmity between that man and the woman, between his seed and her seed.”
6. Âdem ve Havva’nın Cennet Bahçesi’nden Ayrılışları ^top 6. Adam and Eve Leave the Garden ^top
75:6.1 (844.3) Âdem Nodit unsurlarının kendilerine gelmekte olduklarını öğrendiğinde, Melçizedekler’in tavsiyesine başvurmaya çalıştı; ancak onlar, yalnızca en iyi düşündüğü şeyi yapmasını ve seçeceği herhangi bir doğrultuda olabildiğince gerçekleştirecekleri dostane iş birlik sözlerini vermesini söyleyerek, ona tavsiyede bulunmayı reddettiler. Melçizedekler’in çok daha öncesinden, Âdem ve Havva’nın kişisel tasarımlarına karışmaları yasaklanmıştı. 75:6.1 (844.3) When Adam learned that the Nodites were on the march, he sought the counsel of the Melchizedeks, but they refused to advise him, only telling him to do as he thought best and promising their friendly co-operation, as far as possible, in any course he might decide upon. The Melchizedeks had been forbidden to interfere with the personal plans of Adam and Eve.
75:6.2 (844.4) Âdem, kendisi ve Havva’nın başarısız olduğunu bilmekteydi; Melçizedek alıcılarının mevcudiyeti, her ne kadar kişisel düzeylerine veya kendilerini bekleyen kaderlerine dair hiçbir şeyi bu aşamada hala bilmemekte olsa da, başarısız oldukları gerçeğini anlatmaktaydı. O, önderlerini takip etmeye kendisini adayan bin iki yüz sadık takipçisi ile bütün bir gece süren bir görüşme düzenledi; ve bir sonraki gün öğlen vaktinde bu kutsal yolcular, yeni evlerini bulmak için Cennet Bahçesi’nden ayrıldılar. Âdem hiçbir şekilde savaş istemiyordu, ve buna uygun bir biçimde ilk bahçeyi Nodit unsurlarına onlara karşı gelmeden bıraktı. 75:6.2 (844.4) Adam knew that he and Eve had failed; the presence of the Melchizedek receivers told him that, though he still knew nothing of their personal status or future fate. He held an all-night conference with some twelve hundred loyal followers who pledged themselves to follow their leader, and the next day at noon these pilgrims went forth from Eden in quest of new homes. Adam had no liking for war and accordingly elected to leave the first garden to the Nodites unopposed.
75:6.3 (844.5) Cennet Bahçesi kervanının ilerleyişi, Jerusem’den gelen yüksek melek taşıyıcılarının varışıyla Bahçe’den çıktıkları üçüncü gününde durdu. Ve ilk kez Âdem ve Havva, çocuklarının başına ne geleceğinden haberdar edilmişti. Taşıyıcılar beklerken, (yirmi yıl olan) reşitlik yaşına ulaşmış çocuklara, Urantia’da ebeveynleri ile kalma veya Norlatiadek’in En Yüksek Unsurları’nın vesayetleri altına girme tercihi sunuldu. Bu çocukların üçte ikisi Edentia’ya gitti; üçte biri ise ebeveynleri ile kalmayı tercih etti. Reşitlik öncesi dönemde bulunan çocukların hepsi Edentia’ya götürüldü. Maddi Erkek ve Kız Evlat’ın deneyimlediği üzücü ayrılığa bakmaya hiç kimsenin yüreği kaldırmazdı; ve onların çocukları, emirlere karşı gelmenin sonucunun ağır olduğunu bilmiyorlardı. Âdem ve Havva’nın bu doğumları şu an Edentia’dadır; bizler, kendileri ile ilgili nelerin tasarlanmış olduğuna dair bilgiye sahip değiliz. 75:6.3 (844.5) The Edenic caravan was halted on the third day out from the Garden by the arrival of the seraphic transports from Jerusem. And for the first time Adam and Eve were informed of what was to become of their children. While the transports stood by, those children who had arrived at the age of choice (twenty years) were given the option of remaining on Urantia with their parents or of becoming wards of the Most Highs of Norlatiadek. Two thirds chose to go to Edentia; about one third elected to remain with their parents. All children of prechoice age were taken to Edentia. No one could have beheld the sorrowful parting of this Material Son and Daughter and their children without realizing that the way of the transgressor is hard. These offspring of Adam and Eve are now on Edentia; we do not know what disposition is to be made of them.
75:6.4 (844.6) Bu kafile yolculuğuna devam etmek için hazırlanmış çok üzgün bir kervandı. Bu durumdan daha acı dolu bir şey ne olabilirdi ki! Bir dünyaya bu kadar yüksek umutlarla gelmek, bu kadar uğurlu biçimde kabul görmek, daha sonra Cennet Bahçesi’nden utançla ayrılmak, ve üstüne üstlük bir de, yeni bir ikamet yerleşkesi bile bulmadan önce çocuklarının dörtte üçünden fazlasını kaybetmek! 75:6.4 (844.6) It was a sad, sad caravan that prepared to journey on. Could anything have been more tragic! To have come to a world in such high hopes, to have been so auspiciously received, and then to go forth in disgrace from Eden, only to lose more than three fourths of their children even before finding a new abiding place!
7. Âdem ve Havva’nın Düzeylerinin Alçaltılması ^top 7. Degradation of Adam and Eve ^top
75:7.1 (845.1) Cennet Bahçesi kervanı durdurulmuşken, Âdem ve Havva suçlarının niteliği hakkında bilgilendirilmiş ve gelecekleri ile aydınlatılmışlardı. Cebrail, kararı açıklamak için görünmüştü. Ve şu verilen karardı: Urantia’nın Gezegensel Âdem ve Havva’sının yükümlülüklerini yerine getirmediklerinin yargısına varılmıştır; onlar, bu yerleşim dünyasının yöneticileri olarak kendilerine emanet edilmiş görev anlaşmasına uymamışlardır. 75:7.1 (845.1) It was while the Edenic caravan was halted that Adam and Eve were informed of the nature of their transgressions and advised concerning their fate. Gabriel appeared to pronounce judgment. And this was the verdict: The Planetary Adam and Eve of Urantia are adjudged in default; they have violated the covenant of their trusteeship as the rulers of this inhabited world.
75:7.2 (845.2) Suçluluk duygusunun üzüntüsü duyarken Âdem ve Havva; Salvington’daki hâkimlerin “evren hükümetini aşağılamaya” dair kendilerine yönlendirilen tüm suçlamalardan aklanmalarına hükmetmiş oldukları duyurudan büyük mutluluk duymuşlardı. Onlara isyan suçundan suçlu bulunmamışlardı. 75:7.2 (845.2) While downcast by the sense of guilt, Adam and Eve were greatly cheered by the announcement that their judges on Salvington had absolved them from all charges of standing in “contempt of the universe government.” They had not been held guilty of rebellion.
75:7.3 (845.3) Cennet Bahçesi çiftine, kendilerini âlemin fani unsurlarının düzeyine indirmiş oldukları bildirilmişti; ve, gelecekleri hakkında bir kanıya varmak için dünya ırklarının geleceklerine bakarak, bundan böyle Urantia’nın erkek ve kadını gibi kendilerini değerlendirerek hareket etmelerinin zorunluluğu onlara iletildi. 75:7.3 (845.3) The Edenic pair were informed that they had degraded themselves to the status of the mortals of the realm; that they must henceforth conduct themselves as man and woman of Urantia, looking to the future of the world races for their future.
75:7.4 (845.4) Âdem ve Havva Jerusem’i terk etmeden uzun bir süre önce eğitmenleri, kutsal tasarımlardan yapılacak herhangi bir hayati ayrılığın yaratacağı sonuçlar hakkında onlara her şeyi bütünüyle izah etmişlerdi. Ben kişisel olarak ve sürekli bir biçimde, Urantia’ya gelmelerinden önce ve varışlarından sonra; gezegensel görevlerinin uygulanmasında kesin bir şekilde doğru yoldan ayrılık ile sonuçlanacak eylemin, mutlak ceza halinde fani bedene indirgenmenin kaçınılmaz sonu olacağı hususunda onları uyardım. Ancak evlatlığın maddi düzeyinin sahip olduğu ölümsüzlük niteliğine dair bir kavrayış, Âdem ve Havva’nın doğru yoldan ayrılışının getirdiği sonuçları açık bir biçimde anlamak için temel teşkil etmektedir. 75:7.4 (845.4) Long before Adam and Eve left Jerusem, their instructors had fully explained to them the consequences of any vital departure from the divine plans. I had personally and repeatedly warned them, both before and after they arrived on Urantia, that reduction to the status of mortal flesh would be the certain result, the sure penalty, which would unfailingly attend default in the execution of their planetary mission. But a comprehension of the immortality status of the material order of sonship is essential to a clear understanding of the consequences attendant upon the default of Adam and Eve.
75:7.5 (845.5) 1. Âdem ve Havva, Jerusem’deki akranları gibi, Ruhaniyet’in akıl-çekim döngüsü ile birlikte ussal birliktelik vasıtasıyla ölümsüzlük düzeyini sürdürmüştü. Bu hayati beslenme akılsal kopuş ile kesildikten sonra, yaratılmış mevcudiyetinin ruhsal düzeyinden bağımsız olarak ölümsüzlük niteliği kaybedilir. Fiziksel ayrışmayı takip eden fani düzey, Âdem ve Havva’nın ussal başarısızlığının kaçınılmaz sonucuydu. 75:7.5 (845.5) 1. Adam and Eve, like their fellows on Jerusem, maintained immortal status through intellectual association with the mind-gravity circuit of the Spirit. When this vital sustenance is broken by mental disjunction, then, regardless of the spiritual level of creature existence, immortality status is lost. Mortal status followed by physical dissolution was the inevitable consequence of the intellectual default of Adam and Eve.
75:7.6 (845.6) 2. Urantia’nın maddi bedeni hüviyetinde aynı zamanda kişilikleştirilmiş olan bu dünyanın Maddi Erkek ve Kız Evladı, ilaveten bir çifte dolaşım sisteminin idaresine bağlıydı: bu sitemlerden biri fiziksel doğalarından, diğeri ise yaşam ağacının meyvesinde depolanan üstün-enerjiden kaynaklanmaktaydı. Her durumda baş melek görevlisi, görevlerine riayet etmemenin düzey alçaltılmasıyla sonuçlanacağı ve bu enerji kaynağına olan erişimin bahse konu eylemlerinin hemen sonrasında kendilerinden mahrum bırakılacağı hususunda Âdem ve Havva’yı uyarmıştır. 75:7.6 (845.6) 2. The Material Son and Daughter of Urantia, being also personalized in the similitude of the mortal flesh of this world, were further dependent on the maintenance of a dual circulatory system, the one derived from their physical natures, the other from the superenergy stored in the fruit of the tree of life. Always had the archangel custodian admonished Adam and Eve that default of trust would culminate in degradation of status, and access to this source of energy was denied them subsequent to their default.
75:7.7 (845.7) Caligastia, Âdem ve Havva’yı tuzağa düşürmede başarılı olmuştur; ancak o, bu çifti evren hükümetine karşı açık bir isyana sürükleme amacını elde edememiştir. Onların yaptığı şey gerçekten kötülüktü; ancak onlar hiçbir zaman, doğruluğun aşağılanması gibi bir suç işlememişlerdi; buna ek olarak onlar, Kâinatın Yaratıcısı’nın ve onun Yaratan Evladı’nın adil idaresi karşısında bilinçli bir biçimde isyan yataklık etmemişlerdi. 75:7.7 (845.7) Caligastia did succeed in trapping Adam and Eve, but he did not accomplish his purpose of leading them into open rebellion against the universe government. What they had done was indeed evil, but they were never guilty of contempt for truth, neither did they knowingly enlist in rebellion against the righteous rule of the Universal Father and his Creator Son.
8. Sözde İnsanın Çöküşü ^top 8. The So-Called Fall of Man ^top
75:8.1 (845.8) Âdem ve Havva, maddi evlatlığın üstün seviyesinden fani insanın alt düzeyine düşmüştür. Ancak bu durum insanın çöküşü değildi. İnsan ırkları, Âdemsel başarısızlığın doğrudan sonuçlarına rağmen üst bir konuma çekilmişti. Her ne kadar Urantia insanlarına eflatun ırkını bahşetmenin kutsal tasarımı yanlış yönetilse de, fani ırklar Âdem ve onun soylarının Urantia ırklarına sağladıkları kısıtlı katkıdan çok büyük kazançlar elde etmişti. 75:8.1 (845.8) Adam and Eve did fall from their high estate of material sonship down to the lowly status of mortal man. But that was not the fall of man. The human race has been uplifted despite the immediate consequences of the Adamic default. Although the divine plan of giving the violet race to the Urantia peoples miscarried, the mortal races have profited enormously from the limited contribution which Adam and his descendants made to the Urantia races.
75:8.2 (846.1) “İnsanın çöküşü” hiçbir zaman yaşanmamıştır. İnsan ırkının tarihi, ilerleyici evrimden birisidir; ve Âdemsel bahşedilme, bir önceki biyolojik düzeyi üzerinden dünya ırklarını büyük ölçüde ilerletmiş halde bırakmıştır. Urantia’nın daha üstün ırk kolları şu an; Adon, Sangik, Nodit ve Âdem unsurları şekilde dört gibi sayıca fazla ayrı kaynaktan elde edilen kalıtım etkenlerini taşımaktadır. 75:8.2 (846.1) There has been no “fall of man.” The history of the human race is one of progressive evolution, and the Adamic bestowal left the world peoples greatly improved over their previous biologic condition. The more superior stocks of Urantia now contain inheritance factors derived from as many as four separate sources: Andonite, Sangik, Nodite, and Adamic.
75:8.3 (846.2) Âdem, insan ırkının üstünde bir lanet sebebi olarak görülmemelidir. Kutsal tasarımı ilerletme görevinde başarısız olmasına, İlahiyat ile sahip olduğu anlaşmaya karşı gelmesine, o ve eşi yaratılmış düzeyine kesin bir biçimde indirilmesine rağmen, tüm bunlara rağmen, onların insan ırkına olan katkısı Urantia üzerinde medeniyetin ilerlemesi için çok şeyi gerçekleştirmiştir. 75:8.3 (846.2) Adam should not be regarded as the cause of a curse on the human race. While he did fail in carrying forward the divine plan, while he did transgress his covenant with Deity, while he and his mate were most certainly degraded in creature status, notwithstanding all this, their contribution to the human race did much to advance civilization on Urantia.
75:8.4 (846.3) Dünyanız üzerindeki Âdemsel görevin sonuçlarını tahlil ederken, adalet gezegeninizin sahip olduğu koşulların görmezden gelinmemesini gerektirmektedir. Âdem, güzel eşi ile birlikte Jerusem’den bu karanlık ve kafası karışık gezegene ulaştırıldığında, neredeyse ümitsiz bir görev ile karşılaştı. Ancak onlar Melçizedekler ve onların birlikteliklerinin tavsiyelerini dinleselerdi ve daha sabırlı olsalardı, nihai olarak başarıyı elde edeceklerdi. Ancak Havva, kişisel bağımsızlık ve gezegensel eylem özgürlüğünün sinsi ilanlarına kulak verdi. O, evlatlığın maddi düzeyine ait olan yaşam plazması üzerinde deneyde bulunmaya çekildi; böyle yaparak o, daha öncesinde Gezegensel Prens’in görevlilerine bir zamanlar verilmiş olan doğum varlıklarınınkiler ile bütünleşmiş olan Yaşam Taşıyıcıları’nın özgün tasarımlarından çıkmış o dönemin karmaşık düzeyi ile, bu yaşam görevinin vaktinden önce karışmasına izin vermiş oldu. 75:8.4 (846.3) In estimating the results of the Adamic mission on your world, justice demands the recognition of the condition of the planet. Adam was confronted with a well-nigh hopeless task when, with his beautiful mate, he was transported from Jerusem to this dark and confused planet. But had they been guided by the counsel of the Melchizedeks and their associates, and had they been more patient, they would have eventually met with success. But Eve listened to the insidious propaganda of personal liberty and planetary freedom of action. She was led to experiment with the life plasm of the material order of sonship in that she allowed this life trust to become prematurely commingled with that of the then mixed order of the original design of the Life Carriers which had been previously combined with that of the reproducing beings once attached to the staff of the Planetary Prince.
75:8.5 (846.4) Cennet’e olan yükselişinizin bütünü içinde siz hiçbir zaman; kusursuzluk, daha fazla kusursuzluk ve en sonunda ebedi kusursuzluk yolunda gelişmek için, kısa yollar, kişisel icatlar veya diğer imkânlar ile kurulu ve kutsal tasarımı sabırsız bir biçimde atlamaya çalışmaktan hiçbir şey elde edemeyeceksiniz. 75:8.5 (846.4) Never, in all your ascent to Paradise, will you gain anything by impatiently attempting to circumvent the established and divine plan by short cuts, personal inventions, or other devices for improving on the way of perfection, to perfection, and for eternal perfection.
75:8.6 (846.5) Sonuçta, Nebadon’un tümü içerisinde üzerinde bilgeliğin daha cesaret kırıcı bir biçimde kötü idare edildiği bir gezegen muhtemelen daha önce hiç olmamıştı. Ancak, evrimsel evrenlerin olayları içinde bu türden yanlış adamların ortaya çıkması şaşırtıcı değildir. Bizler çok devasa bir yaratımın birer parçasıyız; ve her şeyin kusursuzluk içinde çalışmıyor olması garip değildir; evrenimiz kusursuzluk içinde yaratılmamıştır. Kusursuzluk bizim ebedi gayemizdir, geldiğimiz köken değil. 75:8.6 (846.5) All in all, there probably never was a more disheartening miscarriage of wisdom on any planet in all Nebadon. But it is not surprising that these missteps occur in the affairs of the evolutionary universes. We are a part of a gigantic creation, and it is not strange that everything does not work in perfection; our universe was not created in perfection. Perfection is our eternal goal, not our origin.
75:8.7 (846.6) Eğer bu evren mekanik bir evren olsaydı, İlk Büyük Kaynak ve Merkez sadece bir kuvvet olup aynı zamanda kişilik olmazdı; eğer yaratımın tümü değişmeyen enerji faaliyetleri tarafından belirlenen bir biçimde kesin yasaların üstünlüğünde fiziksel maddenin çok geniş bir birlikteliği olsaydı, bunun sonrasında kusursuzluk evren düzeyinin tamamlanmamış olmasından bağımsız olarak bile elde edilebilirdi. Böyle bir durumda hiçbir anlaşmazlık yaşanmazdı; hiçbir çatışma gerçekleşmezdi. Ancak göreceli kusurluluğa ve kusursuzluğa sahip olan evrim halindeki evrenimiz içinde bizler, anlaşmazlığın ve yanlış anlaşılmanın mümkün olmasından memnuniyet duymaktayız; çünkü böylelikle kişiliğin evren içindeki gerçekliği ve eylemi kendisini kanıtlamaktadır. Ve eğer bizim yaratımımız kişilik üstünlüğündeki bir mevcudiyetse, bunun sonrasında sizler kişilik kurtuluşu, gelişimi ve kazanımlarına dair imkânlarının mevcut olduğundan emin olabilirsiniz; bizler kişiliğin büyümesi, deneyimi ve serüveninden emin olabiliriz. Yalnızca mekanik veya yalnızca durağan haldeki kusursuz bir dünya yerine, içinde kişiliğin ve ilerleyişin olduğu evren ne de muhteşem bir evrendir! 75:8.7 (846.6) If this were a mechanistic universe, if the First Great Source and Center were only a force and not also a personality, if all creation were a vast aggregation of physical matter dominated by precise laws characterized by unvarying energy actions, then might perfection obtain, even despite the incompleteness of universe status. There would be no disagreement; there would be no friction. But in our evolving universe of relative perfection and imperfection we rejoice that disagreement and misunderstanding are possible, for thereby is evidenced the fact and the act of personality in the universe. And if our creation is an existence dominated by personality, then can you be assured of the possibilities of personality survival, advancement, and achievement; we can be confident of personality growth, experience, and adventure. What a glorious universe, in that it is personal and progressive, not merely mechanical or even passively perfect!
75:8.8 (846.7) [“Bahçe’nin {yüksek} meleksel sesi” olan Solonia tarafından sunulmuştur.] 75:8.8 (846.7) [Presented by Solonia, the seraphic “voice in the Garden.”]