104. Makale Paper 104
Kutsal Üçleme Kavramı’nın Büyümesi Growth of the Trinity Concept
104:0.1 (1143.1) AÇIĞA çıkarılmış dinin Kutsal Üçleme kavramsallaşması, evrimsel dinlerin üçleme inanışlarıyla karıştırılmamalıdır. Üçleme düşünceleri, çağrıştırıcı birçok ilişkiden türemişti, ancak başlıca olarak parmağın üç ekleminden, bir tabureyi ayakta tutmak için en az üçayağa ihtiyaç duyuluşundan, üç dayanak noktasının bir çadırı tutturabileceğinden; buna ilave olarak, ilkel insan, uzunca bir süre boyunca, üçten fazlasını sayamamaktaydı. 104:0.1 (1143.1) THE Trinity concept of revealed religion must not be confused with the triad beliefs of evolutionary religions. The ideas of triads arose from many suggestive relationships but chiefly because of the three joints of the fingers, because three legs were the fewest which could stabilize a stool, because three support points could keep up a tent; furthermore, primitive man, for a long time, could not count beyond three.
104:0.2 (1143.2) Şimdi ve geçmiş, gündüz gece, sıcak soğuğa ek olarak erkek ve kadın gibi doğal çiftlerin dışında, insan genellikle üçlemeler halinde düşünme eğilimindedir; dün, bugün ve yarın; sabah, öğle, akşam; baba, anne ve çocuk. Kutlama üçlemesi galip olanlara yapılmaktadır. Ölüler üçüncü günde gömülmekte, hayalet suyla üç kere törensel arınmayla teskin edilmektedir. 104:0.2 (1143.2) Aside from certain natural couplets, such as past and present, day and night, hot and cold, and male and female, man generally tends to think in triads: yesterday, today, and tomorrow; sunrise, noon, and sunset; father, mother, and child. Three cheers are given the victor. The dead are buried on the third day, and the ghost is placated by three ablutions of water.
104:0.3 (1143.3) İnsan deneyiminde bu doğal ilişkilendirmelerin bir sonucu olarak üçleme, din içinde ortaya çıkışını gerçekleştirdi; ve, bu, İlahiyatlar’ın Cennet Kutsal Üçlemesi’nden, veya, insanlık için daha önceden açığa çıkarılmış onların temcilerinin herhangi birinden bile çok daha önceydi. Daha sonra, Persliler, Hindular, Yunanlılar, Mısırlılar, Babiller, Romalılar ve İskandinavlar’ın tümü üçleme tanrılara sahip oldular; ancak, onlar hala gerçek kutsal üçlemeler değillerdi. Üçleme ilahiyatlarının tümü; doğal bir kökene sahip olup, en az bir kere belli bir dönem Urantia’nın en fazla us sahibi insanları arasında ortaya çıkmıştır. Zaman zaman evrimsel bir üçlemenin kavramsallaşması, açığa çıkarılmış bir Kutsal Üçleme ile karışmış hale gelmişti; bu durumlarda, birini diğerinden ayırmak sıklıkla imkânsızdır. 104:0.3 (1143.3) As a consequence of these natural associations in human experience, the triad made its appearance in religion, and this long before the Paradise Trinity of Deities, or even any of their representatives, had been revealed to mankind. Later on, the Persians, Hindus, Greeks, Egyptians, Babylonians, Romans, and Scandinavians all had triad gods, but these were still not true trinities. Triad deities all had a natural origin and have appeared at one time or another among most of the intelligent peoples of Urantia. Sometimes the concept of an evolutionary triad has become mixed with that of a revealed Trinity; in these instances it is often impossible to distinguish one from the other.
1. Urantialı Kutsal Üçleme Kavramsallaşmaları ^top 1. Urantian Trinity Concepts ^top
104:1.1 (1143.4) Cennet Kutsal Üçlemesi’nin kavramsallaşmasına götüren ilk Urantialı açığa çıkarılış, yarım milyon yıl önce Prens Caligastia’nın yönetim görevlileri tarafından gerçekleştirilmişti. Bu en öncül Kutsal Üçleme kavramsallaşması, gezegensel isyanın sonrasındaki belirsizlik dönemlerinde yitirilmişti. 104:1.1 (1143.4) The first Urantian revelation leading to the comprehension of the Paradise Trinity was made by the staff of Prince Caligastia about one-half million years ago. This earliest Trinity concept was lost to the world in the unsettled times following the planetary rebellion.
104:1.2 (1143.5) Kutsal Üçleme’nin ikinci sunumu, ilk ve ikinci bahçede Âdem ve Havva tarafından gerçekleştirilmişti. Bu öğretiler, yaklaşık yirmi beş bin yıl sonra Maçiventa Melçizedeği’nin döneminde bile tamamiyle ortadan kaybolmamış bir halde bulunmaktaydı; zira, Şit unsurlarının Kutsal Üçleme kavramsallaşması hem Mezopotamya hem de Mısır’da, ancak daha da özel bir biçimde, üç-başlı ateş tanrısı Vediç olarak Agni içinde uzunca bir süre varlığını sürdürdüğü, Hindistan’da devam etmişti. 104:1.2 (1143.5) The second presentation of the Trinity was made by Adam and Eve in the first and second gardens. These teachings had not been wholly obliterated even in the times of Machiventa Melchizedek about thirty-five thousand years later, for the Trinity concept of the Sethites persisted in both Mesopotamia and Egypt but more especially in India, where it was long perpetuated in Agni, the Vedic three-headed fire god.
104:1.3 (1143.6) Kutsal Üçleme’nin üçüncü sunumu, Maçiventa Melçizedeği tarafından gerçekleştirilmişti; ve, bu inanç öğretisi, Salem’in bu bilgesinin göğsündeki nişanda taşıdığı üç eş merkezli daire tarafından simgelenmişti. Ancak, Maçiventa; Kâinatın Yaratıcısı, Ebedi Evlat ve Sınırsız Ruhaniyet’i Filistinli Bedeviler’e öğretmekte çok zorlanmıştı. Takipçilerinin çoğu Kutsal Üçleme’nin, Norlatiadek’in En Yüksek Unsurları’ndan oluştuğuna düşünmüştü; onların içindeki az sayıdaki bir topluluk Kutsal Üçleme’yi Sistem Egemeni, Takımyıldız Yaratıcısı ve yerel evren Yaratan İlahiyatı olarak düşünmüştü; daha da az sayıdaki kişi Yaratıcı, Evlat ve Ruhaniyet’in Cennet birlikteliği düşüncesini çok az da olsa kavrayabilmişti. 104:1.3 (1143.6) The third presentation of the Trinity was made by Machiventa Melchizedek, and this doctrine was symbolized by the three concentric circles which the sage of Salem wore on his breast plate. But Machiventa found it very difficult to teach the Palestinian Bedouins about the Universal Father, the Eternal Son, and the Infinite Spirit. Most of his disciples thought that the Trinity consisted of the three Most Highs of Norlatiadek; a few conceived of the Trinity as the System Sovereign, the Constellation Father, and the local universe Creator Deity; still fewer even remotely grasped the idea of the Paradise association of the Father, Son, and Spirit.
104:1.4 (1144.1) Salem din-yayıcılarının etkinlikleriyle Kutsal Üçleme’nin Melçizedek öğretileri kademeli bir biçimde, Avrasya’nın büyük bir kısmına ek olarak kuzey Afrika boyunca yayıldı. Daha sonraki And ve Melçizedek-sonrası çağlarda üçlemeler ile kutsal üçlemeleri ayırt etmek, her iki kavramsallaşmanın da bir ölçüde iç içe girdiği ve birleştiği durumlarda sıklıkla zordur. 104:1.4 (1144.1) Through the activities of the Salem missionaries the Melchizedek teachings of the Trinity gradually spread throughout much of Eurasia and northern Africa. It is often difficult to distinguish between the triads and the trinities in the later Andite and the post-Melchizedek ages, when both concepts to a certain extent intermingled and coalesced.
104:1.5 (1144.2) Hindular arasında üçlemesel kavramsallaşma kökenini Varlık, Us ve Neşe olarak aldı. (Daha sonraki bir Hint kavramsallaşması Brahma, Şiva ve Vişnu’ydu.) Öncül Kutsal Üçleme tasvirleri Hindistan’a Şit din-adamları tarafından getirilmişken, Kutsal Üçleme’nin daha sonraki düşünceleri Salem din-yayıcıları tarafından buraya getirilmiş olup, evrimsel üçleme kavramsallaşmalarıyla bu inanç savlarının bir birleşimi vasıtasıyla Hindistan’ın yerel usları tarafından geliştirilmişti. 104:1.5 (1144.2) Among the Hindus the trinitarian concept took root as Being, Intelligence, and Joy. (A later Indian conception was Brahma, Siva, and Vishnu.) While the earlier Trinity portrayals were brought to India by the Sethite priests, the later ideas of the Trinity were imported by the Salem missionaries and were developed by the native intellects of India through a compounding of these doctrines with the evolutionary triad conceptions.
104:1.6 (1144.3) Budist inancı, üçlemesel bir kökende bulunan iki inanç savını geliştirdi: Öncül olanı Öğretmen, Yasa ve Kardeşlikti; bu Gotama Sidarta tarafından yapılmış bir sunumdu. Buda takipçilerinin kuzey topluluğu üyeleri arasında gelişen daha sonraki düşünce Yüce Koruyucu, Kutsal Ruhaniyet ve Vücuda Getirilmiş Kurtarıcı’dan meydana gelmişti. 104:1.6 (1144.3) The Buddhist faith developed two doctrines of a trinitarian nature: The earlier was Teacher, Law, and Brotherhood; that was the presentation made by Gautama Siddhartha. The later idea, developing among the northern branch of the followers of Buddha, embraced Supreme Lord, Holy Spirit, and Incarnate Savior.
104:1.7 (1144.4) Ve, Hint ve Budist unsurlarının bu düşünceleri gerçek üçlemesel düşünüşlerdi, bu ise tek-tanrısal bir Tanrı’nın üç katmanlı dışavurumu düşüncesidir. Gerçek bir kutsal üçleme kavramsallaşması sadece, üç farklı tanrının beraberce bir topluluk altına alınışı değildir. 104:1.7 (1144.4) And these ideas of the Hindus and Buddhists were real trinitarian postulates, that is, the idea of a threefold manifestation of a monotheistic God. A true trinity conception is not just a grouping together of three separate gods.
104:1.8 (1144.5) İbraniler, Kutsal Üçleme’yi Melçizedek dönemlerine dair Ken topluluklarının tarihsel anlatılarından bilmekteydi; ancak, onların, Yahveh olarak bir ve tek Tanrı için tek-tanrısal arzusu bu türden öğretileri öyle bir düzeyde gölgede bırakmıştı ki, İsa’nın ortaya çıkışı döneminde Elohim inanç savı neredeyse tamamen Musevi din-kuramından silinmiş bir halde bulunmaktaydı. 104:1.8 (1144.5) The Hebrews knew about the Trinity from the Kenite traditions of the days of Melchizedek, but their monotheistic zeal for the one God, Yahweh, so eclipsed all such teachings that by the time of Jesus’ appearance the Elohim doctrine had been practically eradicated from Jewish theology. The Hebrew mind could not reconcile the trinitarian concept with the monotheistic belief in the One Lord, the God of Israel.
104:1.9 (1144.6) İslam inancının takipçileri benzer bir biçimde, Kutsal Üçleme düşüncesini kavramada başarısız oldular. Ortaya çıkış sürecinde bulunan bir tek-tanrılı inancın, çok-tanrıcılık ile karşılaştığında kutsal-üçlemeciliğe sıcak bakması her zaman zordur. Kutsal üçleme düşüncesi, inanç savı bakımından esneklikle birlikte güçlü bir tek-tanrısal geleneğine sahip olan dinlerde en sağlam tutumunu gerçekleştirmektedir. İbraniler ve Muhammed takipçileri olarak iki büyük tek-tanrı savunucuları; çok-tanrıcılık olarak üç tanrıya ibadet etmek ile, kutsallık ve kişiliğin bir üçlü dışavurumunda mevcut tek İlahiyat’a olan ibadet olarak kutsal-üçlemeciliği birbirinden ayırmada zorlandılar. 104:1.9 (1144.6) The followers of the Islamic faith likewise failed to grasp the idea of the Trinity. It is always difficult for an emerging monotheism to tolerate trinitarianism when confronted by polytheism. The trinity idea takes best hold of those religions which have a firm monotheistic tradition coupled with doctrinal elasticity. The great monotheists, the Hebrews and Mohammedans, found it difficult to distinguish between worshiping three gods, polytheism, and trinitarianism, the worship of one Deity existing in a triune manifestation of divinity and personality.
104:1.10 (1144.7) İsa takipçilerine, Kutsal Üçleme’nin kişileri ile ilgili gerçekliği öğretti; ancak, onlar, İsa’nın mecazi ve simgesel bir biçimde konuştuğunu düşündüler. İbranisel tek-tanrıcılıkta yetişmiş olarak onlar, baskın olan Yahveh kavramsallaşmalarıyla çatışır görünen herhangi bir inanışı beslemeyi zor buldular. Ve, öncül Hıristiyanlar, Kutsal Üçleme kavramsallaşmasına karşı İbrani önyargıyı miras olarak aldılar. 104:1.10 (1144.7) Jesus taught his apostles the truth regarding the persons of the Paradise Trinity, but they thought he spoke figuratively and symbolically. Having been nurtured in Hebraic monotheism, they found it difficult to entertain any belief that seemed to conflict with their dominating concept of Yahweh. And the early Christians inherited the Hebraic prejudice against the Trinity concept.
104:1.11 (1144.8) Hıristiyanlık’ın ilk Kutsal Üçlemesi Antakya’da duyurulmuş olup, Tanrı, Sözü ve Bilgeliği’nden oluşmaktaydı. Pavlus; Yaratıcı, Evlat ve Ruhaniyet’in Cennet Kutsal Üçlemesi’ni bilmekteydi, ancak nadiren onu başkalarına duyurup, yeni ortaya çıkan kiliselere olan birkaç mektubunda onun hakkında bahsetmişti. Bu dönemde bile, tıpkı akran takipçileri gibi, Pavlus; yerel evrenin Yaratan Evladı olan İsa’yı, Cennet’in Ebedi Evladı olarak İlahiyat’ın İkinci Bireyi ile karıştırmıştı. 104:1.11 (1144.8) The first Trinity of Christianity was proclaimed at Antioch and consisted of God, his Word, and his Wisdom. Paul knew of the Paradise Trinity of Father, Son, and Spirit, but he seldom preached about it and made mention thereof in only a few of his letters to the newly forming churches. Even then, as did his fellow apostles, Paul confused Jesus, the Creator Son of the local universe, with the Second Person of Deity, the Eternal Son of Paradise.
104:1.12 (1144.9) Mesih’den sonraki ilk çağın bitişine doğru tanınmaya başlayan Kutsal Üçleme’nin Hıristiyan kavramsallaşması; Kâinatın Yaratıcısı, Nebadon’un Yaratan Evladı ve — Yaratan Evlat’ın yerel evren, yaratıcı eşi olan Anne Ruhaniyeti olarak — Salvington’un Kutsal Hizmetkârı tarafından meydana gelmekteydi. 104:1.12 (1144.9) The Christian concept of the Trinity, which began to gain recognition near the close of the first century after Christ, was comprised of the Universal Father, the Creator Son of Nebadon, and the Divine Minister of Salvington—Mother Spirit of the local universe and creative consort of the Creator Son.
104:1.13 (1145.1) İsa’nın döneminden beri Cennet Kutsal Üçlemesi’nin gerçek bilgisel kimliği, bu açığa çıkarımsal nitelikli gizlerin açık edilişindeki sunumuna kadar (kendileri için özellikle açığa çıkarılmış birkaç birey dışında) Urantia üzerinde bilinen bir konumda bulunmamıştır. Ancak, her ne kadar Kutsal Üçleme’nin Hıristiyan kavramsallaşması gerçekte yanlışa düşmüş olsa da, ruhsal ilişkiler bakımından neredeyse doğru bir nitelikteydi. Sadece felsefi yorumlarında ve Kâinatsal sonuçlarında bu kavramsallaşma yüz kızaklığına neden olmuştu: Kâinat aklına sahip olan çoğu kişi için, sınırsız bir Kutsal Üçleme’nin ikinci üyesi olarak İlahiyat’ın İkinci Bireyi’nin bir zamanlar Urantia’da ikamet olduğuna inanmak zordu; ve, her ne kadar ruhaniyet bakımından bu doğruysa da, özünde bu birebir yaşanmış bir gerçeklik değildi. Mikail Yaratanları Ebedi Evlat’ın kutsallığını bütünüyle bünyesinde taşırlar; ancak, onlar, mutlak kişilik değillerdir. 104:1.13 (1145.1) Not since the times of Jesus has the factual identity of the Paradise Trinity been known on Urantia (except by a few individuals to whom it was especially revealed) until its presentation in these revelatory disclosures. But though the Christian concept of the Trinity erred in fact, it was practically true with respect to spiritual relationships. Only in its philosophic implications and cosmological consequences did this concept suffer embarrassment: It has been difficult for many who are cosmic minded to believe that the Second Person of Deity, the second member of an infinite Trinity, once dwelt on Urantia; and while in spirit this is true, in actuality it is not a fact. The Michael Creators fully embody the divinity of the Eternal Son, but they are not the absolute personality.
2. Kutsal Üçleme Birliği ve İlahiyat’ın Çoklu Niteliği ^top 2. Trinity Unity and Deity Plurality ^top
104:2.1 (1145.2) Tek-tanrıcılık, çok-tanrıcılığın tutarsızlığına karşı gerçekleştirilmiş bir felsefi itirazdı. O ilk olarak, doğa-ötesi etkinliklerin birimlere ayrılışıyla birlikte bir tanrı birliği örgütlenmeleri ile gelişmişti; bunun sonrasında, çoklu olanlar karşısında tek tanrıyı, diğer tanrıları dışlamayan yüceltişiyle, ve, son olarak, tüm diğer tanrıları dışlayıp kesin değerdeki Tek Tanrı’yı öne sürüşüyle. 104:2.1 (1145.2) Monotheism arose as a philosophic protest against the inconsistency of polytheism. It developed first through pantheon organizations with the departmentalization of supernatural activities, then through the henotheistic exaltation of one god above the many, and finally through the exclusion of all but the One God of final value.
104:2.2 (1145.3) Kutsal-üçlemecilik; insani niteliklerinden arındırılmış tek bir İlahiyat’ın tekilliğini hiçbir ilişkide bulunmayan Kâinatsal önemde düşünmenin olanaksızlığını savunan deneyimsel itirazdan doğmuştu. Eğer yeteri kadar bir süre tanınırsa felsefe; katışıksız tek-tanrıcılığa ait İlahiyat kavramsallaşması içinde kişisel nitelikleri ayırma, böylece, hiçbir ilişki içerisinde bulunmayan bir Tanrı’yı her şeyin merkezinde bulunduğu savunulan bir Mutlaklık düzeyine indirgeme eğilimine sahiptir. Diğer ve eşgüdümde bulunan kişisel varlıklar ile eşit düzeyde hiçbir kişisel ilişkiye sahip olmayan bir Tanrı’nın kişisel doğasını anlamak her zaman zordur. İlahiyat içindeki kişilik; bu türden İlahiyat’ın, diğer ve eşit kişisel İlahiyat ile ilişki halinde bulunmasını talep etmektedir. 104:2.2 (1145.3) Trinitarianism grows out of the experiential protest against the impossibility of conceiving the oneness of a deanthropomorphized solitary Deity of unrelated universe significance. Given a sufficient time, philosophy tends to abstract the personal qualities from the Deity concept of pure monotheism, thus reducing this idea of an unrelated God to the status of a pantheistic Absolute. It has always been difficult to understand the personal nature of a God who has no personal relationships in equality with other and co-ordinate personal beings. Personality in Deity demands that such Deity exist in relation to other and equal personal Deity.
104:2.3 (1145.4) Kutsal Üçleme kavramsallaşmasının tanınmasıyla insan aklı, zaman-mekân yaratılmışları içinde sevgi ve kanunun karşılıklı ilişkisine dair bir şeyi kavramayı ümit edebilir. Ruhsal inanışla insan, Tanrı’nın sevgisine dair kavrayışı elde eder; ancak, yakın zaman içerisinde bu ruhsal inancın maddi evrenin emredilmiş yasaları üzerinde hiçbir etkisi bulunmadığını keşfeder. İnsanın Tanrı’ya inancının kuvvetinden bağımsız olarak genişleyen Kâinatsal ufuklar; insanın aynı zamanda, Cennet İlahiyatı’nın gerçekliğini Kâinatsal yasa olarak tanıması gerekliliğini, yine insanın, Kutsal Üçleme egemenliğinin Cennet’den dışarı doğru yayılıp, ilahiyat bütünlüklerinin Cennet Kutsal Üçlemesi’nin bilgisel-gerçekliği ve mevcudiyetine ek olarak ebedi ayrılmazlığının tam da kendisi olduğu üç ebedi bireye ait Yaratan Erkek ve Kız Evlatlar’ın evrimleşen yerel evrenlerini bile kapladığını tanımasının gerekliliğini talep etmektedir. 104:2.3 (1145.4) Through the recognition of the Trinity concept the mind of man can hope to grasp something of the interrelationship of love and law in the time-space creations. Through spiritual faith man gains insight into the love of God but soon discovers that this spiritual faith has no influence on the ordained laws of the material universe. Irrespective of the firmness of man’s belief in God as his Paradise Father, expanding cosmic horizons demand that he also give recognition to the reality of Paradise Deity as universal law, that he recognize the Trinity sovereignty extending outward from Paradise and overshadowing even the evolving local universes of the Creator Sons and Creative Daughters of the three eternal persons whose deity union is the fact and reality and eternal indivisibility of the Paradise Trinity.
104:2.4 (1145.5) Ve, bu aynı Cennet Kutsal Üçlemesi — bir kişilik değil fakat gerçek ve mutlak bir gerçeklik olarak — gerçek bir birimdir; Yaratıcı, Evlat ve Ruhaniyet’in kişilikleri olarak — bir kişilik değil ancak beraberce mevcut kişilikler ile uyumludur. Kutsal Üçleme, üç Cennet İlahiyatı’nın birlikteliğinden ortaya çıkmış birleşimin-ötesinde bir İlahiyat gerçekliğidir. Kutsal Üçleme’nin nitelikleri, temel özellikleri ve işlevleri, üç Cennet İlahiyatı’nın belirleyici yönlerinin basit bileşimi değildir; Kutsal Üçleme işlevleri özgün bir biçimde benzersiz bir şey olup, Yaratıcı, Evlat ve Ruhaniyet’in özellikleri üzerinde gerçekleştirilecek bir inceleme sonucunda tamamiyle tahmin edilebilecek nitelikte değildir. 104:2.4 (1145.5) And this selfsame Paradise Trinity is a real entity—not a personality but nonetheless a true and absolute reality; not a personality but nonetheless compatible with coexistent personalities—the personalities of the Father, the Son, and the Spirit. The Trinity is a supersummative Deity reality eventuating out of the conjoining of the three Paradise Deities. The qualities, characteristics, and functions of the Trinity are not the simple sum of the attributes of the three Paradise Deities; Trinity functions are something unique, original, and not wholly predictable from an analysis of the attributes of Father, Son, and Spirit.
104:2.5 (1146.1) Örnek olarak: Dünya üzerindeyken Hâkim, adaletin hiçbir zaman bir kişisel eylem olmadığı hususunda takipçilerini kesin bir biçimde uyardı; o her zaman, bir topluluk işlevidir. Buna ek olarak ne de bireyler olarak Tanrılar adaleti uygulayabilirler. Ancak onlar her zaman bahse konu bu işlevi, Cennet Kutsal Üçlemesi olarak uygularlar. 104:2.5 (1146.1) For example: The Master, when on earth, admonished his followers that justice is never a personal act; it is always a group function. Neither do the Gods, as persons, administer justice. But they perform this very function as a collective whole, as the Paradise Trinity.
104:2.6 (1146.2) Yaratıcı, Evlat ve Ruhaniyet’in Kutsal Üçleme birlikteliğine dair kavramsal kavrayış insan aklını, belli başlı diğer üç-katmanlı ilişkilerin daha ileri sunumu için hazırlamaktadır. Din-kuramsal nedensellik, Cennet Kutsal Üçlemesi kavramsallaşması ile tamamiyle tatmin olmuş bir konumda bulunabilir; ancak, felsefi ve Kâinatın bütünlüğünden bakan nedensellik — kuvvet, enerji, güç, sebep-sonuç, tepki, gelecekteki potansiyellik, şimdiki mevcudiyet, yer çekimi, gerilme, işleyiş, çalışma yöntemi ve birliktelik Tanrısı’nın sahip olduğu ilişkiler olarak — Kâinatsal dışavurumdaki Yaratıcı-olmayan çeşitli yetkinlikler içinde Sınırsız’ın faaliyet gösterdiği üçlü birlikler olarak İlk Kaynak ve Merkez’in diğer üçleme birlikteliklerinin tanınmasını talep etmektedir. 104:2.6 (1146.2) The conceptual grasp of the Trinity association of Father, Son, and Spirit prepares the human mind for the further presentation of certain other threefold relationships. Theological reason may be fully satisfied by the concept of the Paradise Trinity, but philosophical and cosmological reason demand the recognition of the other triune associations of the First Source and Center, those triunities in which the Infinite functions in various non-Father capacities of universal manifestation—the relationships of the God of force, energy, power, causation, reaction, potentiality, actuality, gravity, tension, pattern, principle, and unity.
3. Üçleme ve Üçlü Birlikler ^top 3. Trinities and Triunities ^top
104:3.1 (1146.3) Her ne kadar insanlık zaman zaman, İlahiyat’ın üç kişisinden oluşan Kutsal Üçleme’ye dair bir anlayışı kavradıysa da; tutarlılık insan usunun, yedi Mutlaklık’ın yedisinin arasında gerçekleşen belirli ilişkilerin bulunduğunu kavraması gerekliliğini talep etmektedir. Ancak, Cennet Kutsal Üçlemesi için gerçek olan her şey, bir üçlü birlik için doğrudan bir biçimde gerçeklik taşımayabilir; zira, bir üçlü birlik, bir üçlemeden farklı bir anlama gelmektedir. Belirli işlevsel yönleri itibariyle bir üçlü birlik bir üçleme ile karşılaştırabilir niteliktedir; ancak o hiçbir zaman özü itibariyle bir üçleme ile aynı yapıda değildir. 104:3.1 (1146.3) While mankind has sometimes grasped at an understanding of the Trinity of the three persons of Deity, consistency demands that the human intellect perceive that there are certain relationships between all seven Absolutes. But all that which is true of the Paradise Trinity is not necessarily true of a triunity, for a triunity is something other than a trinity. In certain functional aspects a triunity may be analogous to a trinity, but it is never homologous in nature with a trinity.
104:3.2 (1146.4) Fani insan Urantia üzerinde, genişleyen ufukların ve büyüyen kavramsallaşmaların bir çağından geçmektedir; ve, onun Kâinatsal felsefesi, insan düşüncesinin ussal alanının genişlemesine ayak uyduracak bir biçimde evrimsel bakımdan hızlanmak zorundadır. Fani insanın Kâinatsal bilinci genişlerken; maddi bilimde, ussal felsefede ve ruhsal kavrayışta bulduğu her şeyin karşılıklı ilişkili olan yapısını algılamaktadır. İlahiyat’ın değişmezliğine dair tüm kavramsallaşmalarına rağmen insan, sürekli değişimin ve deneyimsel büyümenin bir evreninde yaşadığını algılamaktadır. Ruhsal değerlerin kurtuluşunun gerçekleşiminden bağımsız olarak insan, en başından beri sürekli olarak, kuvvetin, enerjinin ve gücün matematik ve matematik-öncesi hesaplamalarıyla yüzleşmek zorundadır. 104:3.2 (1146.4) Mortal man is passing through a great age of expanding horizons and enlarging concepts on Urantia, and his cosmic philosophy must accelerate in evolution to keep pace with the expansion of the intellectual arena of human thought. As the cosmic consciousness of mortal man expands, he perceives the interrelatedness of all that he finds in his material science, intellectual philosophy, and spiritual insight. Still, with all this belief in the unity of the cosmos, man perceives the diversity of all existence. In spite of all concepts concerning the immutability of Deity, man perceives that he lives in a universe of constant change and experiential growth. Regardless of the realization of the survival of spiritual values, man has ever to reckon with the mathematics and premathematics of force, energy, and power.
104:3.3 (1146.5) Bir şekilde sınırsızlığın ebedi doygunluğu, evrimleşen evrenlerin zaman büyümesine ek olarak buradaki deneyimsel sakinlerin tamamlanmamışlığı ile uyuşmak zorundadır. Bir biçimde bütüncül sonsuzluğun kavramsallaşması o kadar çok birimlere ayrılmalı ve sınırları çizilmiş hale getirilmeli ki, fani us ve morontia ruhu nihai değerin ve ruhsallaştıran önemin bu kavramsallaşmasını kavrayabilsin. 104:3.3 (1146.5) In some manner the eternal repleteness of infinity must be reconciled with the time-growth of the evolving universes and with the incompleteness of the experiential inhabitants thereof. In some way the conception of total infinitude must be so segmented and qualified that the mortal intellect and the morontia soul can grasp this concept of final value and spiritualizing significance.
104:3.4 (1146.6) Nedensellik, Kâinatsal gerçekliğin tek-tanrısal bir birlikteliğini talep ederken; sınırlı deneyim, çoklu Mutlaklıklar’ın varsayımını ve onların Kâinatsal ilişkilerde olan eşgüdümünü gerektirmektedir. Eşgüdümsel mevcudiyetler olmadan orada; farklılıkların, çeşitliliklerin, dönüştürücülerin, zayıflatıcıların veya azaltıcıların işleyişi için hiçbir şansın bulunmaması biçiminde, mutlak ilişkilerin ortaya çıkışı için hiçbir olasılık bulunmaz. 104:3.4 (1146.6) While reason demands a monotheistic unity of cosmic reality, finite experience requires the postulate of plural Absolutes and of their co-ordination in cosmic relationships. Without co-ordinate existences there is no possibility for the appearance of diversity of absolute relationships, no chance for the operation of differentials, variables, modifiers, attenuators, qualifiers, or diminishers.
104:3.5 (1146.7) Bu makalelerde bütüncül gerçeklik (sonsuzluk) ucu yedi Mutlaklık’a varan bir biçimde sunulmuştur: 104:3.5 (1146.7) In these papers total reality (infinity) has been presented as it exists in the seven Absolutes:
104:3.6 (1146.8) 1. Kâinatın Yaratıcısı. 104:3.6 (1146.8) 1. The Universal Father.
104:3.7 (1146.9) 2. Ebedi Evlat. 104:3.7 (1146.9) 2. The Eternal Son.
104:3.8 (1146.10) 3. Sınırsız Ruhaniyet. 104:3.8 (1146.10) 3. The Infinite Spirit.
104:3.9 (1147.1) 4. Cennet Adası. 104:3.9 (1147.1) 4. The Isle of Paradise.
104:3.10 (1147.2) 5. İlahi Mutlak. 104:3.10 (1147.2) 5. The Deity Absolute.
104:3.11 (1147.3) 6. Kâinatsal Mutlak. 104:3.11 (1147.3) 6. The Universal Absolute.
104:3.12 (1147.4) 7. Koşulsuz Mutlak. 104:3.12 (1147.4) 7. The Unqualified Absolute.
104:3.13 (1147.5) Ebedi Evlat’a Babalık eden İlk Kaynak ve Merkez, aynı zamanda, Cennet Adası için örnektir. O; Evlat içinde kişilik olarak koşulsuz bir konumdadır, ancak İlahi Mutlak içinde olası en yüksek kişiliğe ulaşabilir konumdadır. Yaratıcı; Cennet-Havona’sı içinde enerjisi açığa çıkarılmış halde iken, Koşulsuz Mutlak içinde enerjisi saklı haldedir. Sınırsız; Bütünleştirici Bünye’nin sonsuz faaliyetleri içinde en başından beri açığa çıkar konumdayken, ebedi bir biçimde, Kâinatsal Mutlak’ın telafi edici ancak örtülü etkinliklerinde faaliyet göstermektedir. Bu şekilde, Yaratıcı, altı eşgüdüm Mutlak’ı ile ilişkilidir; ve, böylelikle, yedisinin de tümü, ebediyetin sonu gelmez çevrimleri boyunca sınırsızlığın döngüsünü tamamiyle kaplamaktadırlar. 104:3.13 (1147.5) The First Source and Center, who is Father to the Eternal Son, is also Pattern to the Paradise Isle. He is personality unqualified in the Son but personality potentialized in the Deity Absolute. The Father is energy revealed in Paradise-Havona and at the same time energy concealed in the Unqualified Absolute. The Infinite is ever disclosed in the ceaseless acts of the Conjoint Actor while he is eternally functioning in the compensating but enshrouded activities of the Universal Absolute. Thus is the Father related to the six co-ordinate Absolutes, and thus do all seven encompass the circle of infinity throughout the endless cycles of eternity.
104:3.14 (1147.6) Mutlaklık ilişkilerinin üçlü birliği dışarıdan kaçınılmaz olarak görülmektedir. Kişilik diğer kişilik birliğini mutlaklığa ek olarak tüm diğer düzeylerde arzulamaktadır. Ve, üç Cennet kişiliğinin birlikteliği; Yaratıcı, Evlat ve Ruhaniyet’in kişilik birliği olarak birinci üçlü birliği ebedileştirmektedir. Bu üç kişi, bireyler olarak, beraberce gerçekleştirdikleri bir faaliyete katılınca, işlevsel birlikteliğin bir üçlü bir birliğini oluştururlar, organik bir birlik olarak — kutsal bir üçlemeyi değil; ancak yine de, bir üçlü birlik, üç katmanlı bir işlevsel nitelikli toplamsal bütünlüktür. 104:3.14 (1147.6) It would seem that triunity of absolute relationships is inevitable. Personality seeks other personality association on absolute as well as on all other levels. And the association of the three Paradise personalities eternalizes the first triunity, the personality union of the Father, the Son, and the Spirit. For when these three persons, as persons, conjoin for united function, they thereby constitute a triunity of functional unity, not a trinity—an organic entity—but nonetheless a triunity, a threefold functional aggregate unanimity.
104:3.15 (1147.7) Cennet Kutsal Üçlemesi, üçlü bir birlik değildir; o, işlevsel bir bütünlük değildir; bunun yerine o, bölünmez ve parçalanamaz İlahiyat’dır. Yaratıcı, Evlat ve Ruhaniyet (bireyler olarak) Cennet Kutsal Üçlemesi’ni bir araya getirecek bir ilişkiyi idame ettirebilirler; zira, Kutsal Üçleme, onların parçalanamaz İlahiyatı’nın tam da kendisidir. Yaratıcı, Evlat ve Ruhaniyet bahse konu birinci üçlü birlik için hiçbir kişisel ilişkiyi idame ettiremezler; zira bu türden bir birliktelik, üç birey olarak onların işlevsel birlikteliğinin tam da kendisidir. Bölünemez bir İlahiyat niteliğinde — yalnızca Kutsal Üçleme olarak onlar, kişisel bütünlüklerinin üçlü birliği için dışsal bir ilişkiyi ortaklaşa bir biçimde idame ettirebilirler. 104:3.15 (1147.7) The Paradise Trinity is not a triunity; it is not a functional unanimity; rather is it undivided and indivisible Deity. The Father, Son, and Spirit (as persons) can sustain a relationship to the Paradise Trinity, for the Trinity is their undivided Deity. The Father, Son, and Spirit sustain no such personal relationship to the first triunity, for that is their functional union as three persons. Only as the Trinity—as undivided Deity—do they collectively sustain an external relationship to the triunity of their personal aggregation.
104:3.16 (1147.8) Böylelikle, Cennet Kutsal Üçlemesi, mutlak ilişkiler arasında benzersiz konumdadır; orada birkaç varoluşsal üçlü birlik bulunmaktadır, ancak tek bir varoluşsal Kutsal Üçleme mevcuttur. Bir üçlü birlik bir bünye değildir. O, organik yerine işlevseldir. Onun üyeleri, bütünleşme bileşenleri yerine birleşme eşleridir. Üçlü birliklerin bileşenleri bünyeler olabilir, ancak bir üçlü birliğin kendisi bir ilişkilenmedir. 104:3.16 (1147.8) Thus does the Paradise Trinity stand unique among absolute relationships; there are several existential triunities but only one existential Trinity. A triunity is not an entity. It is functional rather than organic. Its members are partners rather than corporative. The components of the triunities may be entities, but a triunity itself is an association.
104:3.17 (1147.9) Orada, buna rağmen, kutsal üçleme ile üçlü birlik arasında bir benzerlik noktası bulunmaktadır: İkisi de, bileşen üyelerinin özelliklerinin algılanabilen özelliklerinin toplamından başka olan faaliyetleri mevcut kılmaktadırlar. Ancak, her ne kadar onlar, işlevsel bir bakış açısından bu şekilde kıyaslanabilse de, bunun dışında kalan niteliklerinde hiçbir doğrudan yakınlığını sergilememektedirler. Birbirleri arasında, kabataslak ifade edilecek olura, işlevin yapıya olan ilişkisine benzer ilişkiye sahiplerdir. Ancak, üçlü birlik ilişkilenmesinin işlevi, kutsal üçleme yapısı veya bünyesinin işlevi değildir. 104:3.17 (1147.9) There is, however, one point of comparison between trinity and triunity: Both eventuate in functions that are something other than the discernible sum of the attributes of the component members. But while they are thus comparable from a functional standpoint, they otherwise exhibit no categorical relationship. They are roughly related as the relation of function to structure. But the function of the triunity association is not the function of the trinity structure or entity.
104:3.18 (1147.10) Üçlü birlikler, yine de, gerçektirler; onlar oldukça gerçektirler. Onların içinde, gerçekliğin bütünü işlevsel hale gelir; ve, onlar vasıtasıyla Kâinatın Yaratıcısı, sınırsızlığın üstün işlevleri üzerinde doğrudan ve kişisel denetim uygular. 104:3.18 (1147.10) The triunities are nonetheless real; they are very real. In them is total reality functionalized, and through them does the Universal Father exercise immediate and personal control over the master functions of infinity.
4. Yedi Üçlü Birlik ^top 4. The Seven Triunities ^top
104:4.1 (1147.11) Yedi üçlü birliğin tanımına girişilirken, vurgu; Kâinatın Yaratıcısı’nın her birinin başat üyesi olduğu gerçekliğine yapılır. O en başından beri, şimdi ve sonsuza kadar şöyle olacaktır: İlk Kâinatın Yaratıcısı-Kaynak, Mutlak Merkez, İlk Neden, Kâinatsal Denetleyici, Sonsuz Enerji-Kazandırıcı, Özgün Bütünlük, Koşulsuz Koruyucu, İlahiyat’ın İlk Bireyi, İlk Kâinatsal Yöntem, ve Sonsuzluğun Özü. Kâinatın Yaratıcısı, Mutlaklıklar’ın kişisel başlatıcısıdır; o, Mutlaklıklar’ın mutlağıdır. 104:4.1 (1147.11) In attempting the description of seven triunities, attention is directed to the fact that the Universal Father is the primal member of each. He is, was, and ever will be: the First Universal Father-Source, Absolute Center, Primal Cause, Universal Controller, Limitless Energizer, Original Unity, Unqualified Upholder, First Person of Deity, Primal Cosmic Pattern, and Essence of Infinity. The Universal Father is the personal cause of the Absolutes; he is the absolute of Absolutes.
104:4.2 (1148.1) Yedi üçlü birliğin doğası ve anlamı şöyle ifade edilebilir: 104:4.2 (1148.1) The nature and meaning of the seven triunities may be suggested as:
104:4.3 (1148.2) Birinci Üçlü Birlik kişisel-amaçsal üçlü birlik. Bu, üç İlahiyat kişiliğinin birlikteliğidir: 104:4.3 (1148.2) The First Triunity—the personal-purposive triunity. This is the grouping of the three Deity personalities:
104:4.4 (1148.3) 1. Kâinatın Yaratıcısı. 104:4.4 (1148.3) 1. The Universal Father.
104:4.5 (1148.4) 2. Ebedi Evlat. 104:4.5 (1148.4) 2. The Eternal Son.
104:4.6 (1148.5) 3. Sınırsız Ruhaniyet. 104:4.6 (1148.5) 3. The Infinite Spirit.
104:4.7 (1148.6) Bu, üç ebedi Cennet kişiliğinin amaçsal ve kişisel ilişkilenimi olarak — derin sevgi, bağışlama ve hizmetin üç katmanlı birlikteliğidir. Bu birliktelik kutsal bir biçimde kardeşsel, derin yaratılmış-sevgisi besleyen, baba şefkatiyle hareket eden ve yükselişi destekleyen ilişkilenmedir. Bu birinci üçlü birliğin kutsal kişilikleri; kişilik emanet eden, ruhaniyet bahşeden ve akıl kazandıran Tanrılar’dır. 104:4.7 (1148.6) This is the threefold union of love, mercy, and ministry—the purposive and personal association of the three eternal Paradise personalities. This is the divinely fraternal, creature-loving, fatherly-acting, and ascension-promoting association. The divine personalities of this first triunity are personality-bequeathing, spirit-bestowing, and mind-endowing Gods.
104:4.8 (1148.7) Bu, sınırsız özgür iradenin üçleme birliğidir; o, ebedi mevcut-an boyunca ve zamanın geçmiş-şimdi-gelecek akımının tümü içinde hareket eder. Bu birliktelik; özgür iradenin sonsuzluğunu açığa çıkarıp, aracılığıyla kişisel İlahiyat’ın evrimleşen Kâinatın yaratılmışları için kendisini açığa çıkaran konuma ulaştığı işleyiş düzenlerini sağlar. 104:4.8 (1148.7) This is the triunity of infinite volition; it acts throughout the eternal present and in all of the past-present-future flow of time. This association yields volitional infinity and provides the mechanisms whereby personal Deity becomes self-revelatory to the creatures of the evolving cosmos.
104:4.9 (1148.8) İkinci Üçlü Birlik — güç-yöntem üçlü birliği. İster küçücük bir ultimaton, alevli bir yıldız veya dönen bir nebula, hatta merkezi veya aşkın-evrenler olsun, en küçüğünden en büyük maddi düzenlemelere kadar fiziksel yöntem her zaman, büyük çaplı Kâinatsal düzenleniş olarak — bu üçleme birliğinin işlevinden kökenini alır. Bu birliktelik şu üyelerden meydana gelir: 104:4.9 (1148.8) The Second Triunity—the power-pattern triunity. Whether it be a tiny ultimaton, a blazing star, or a whirling nebula, even the central or superuniverses, from the smallest to the largest material organizations, always is the physical pattern—the cosmic configuration—derived from the function of this triunity. This association consists of:
104:4.10 (1148.9) 1. Yaratıcı-Evlat. 104:4.10 (1148.9) 1. The Father-Son.
104:4.11 (1148.10) 2. Cennet Adası. 104:4.11 (1148.10) 2. The Paradise Isle.
104:4.12 (1148.11) 3. Bütünleştirici Bünye. 104:4.12 (1148.11) 3. The Conjoint Actor.
104:4.13 (1148.12) Enerji, Üçüncü Kaynak ve Merkez’in Kâinatsal birimleri tarafından düzenlenir; enerji, mutlak maddileştirme olarak Cennet’in yöntemi uyarınca şekillenir; ancak, bu sonu gelmez dönüşümün arkasında, birlikteliği ilk olarak, Bütünleştirici Bünye ismindeki Sınırsız Ruhaniyet’in doğumuyla aynı anda gerçekleşen bir biçimde Havona’nın ortaya çıkışındaki Cennet yöntemini etkinleştirmiş, Yaratıcı-Evlat mevcudiyetidir. 104:4.13 (1148.12) Energy is organized by the cosmic agents of the Third Source and Center; energy is fashioned after the pattern of Paradise, the absolute materialization; but behind all of this ceaseless manipulation is the presence of the Father-Son, whose union first activated the Paradise pattern in the appearance of Havona concomitant with the birth of the Infinite Spirit, the Conjoint Actor.
104:4.14 (1148.13) Dini deneyim içerisinde, yaratılmışlar sevgi olan Tanrı ile iletişimde bulunurlar; ancak, bu türden ruhsal kavrayış hiçbir zaman, kendisi Cennet olan yönteme ait evren gerçekliğinin ussal bir biçimde tanınmasını kapsamaz. Cennet kişilikleri; kutsal sevginin üstün gücüyle tüm yaratılmışları özgür iradeye hayranlık duymaya ikna edip, bu ruhaniyet-doğumu-olan kişiliklerin tümünü, Tanrı’nın kesinlik evlatlarının sonu gelmez hizmetinin göksel mutluluklarına götürür. İkinci üçlü birlik, üzerinde bu etkileşimlerin en başından başlayıp kendisini gerçekleştirdiği uzay aşamasının mimarıdır; o, büyük çaplı kâinatsal düzenlenişin yöntemlerini belirlemektedir. 104:4.14 (1148.13) In religious experience, creatures make contact with the God who is love, but such spiritual insight must never eclipse the intelligent recognition of the universe fact of the pattern which is Paradise. The Paradise personalities enlist the freewill adoration of all creatures by the compelling power of divine love and lead all such spirit-born personalities into the supernal delights of the unending service of the finaliter sons of God. The second triunity is the architect of the space stage whereon these transactions unfold; it determines the patterns of cosmic configuration.
104:4.15 (1148.14) Derin sevgi, ilk üçlü birliğin kutsallığını tanımlayabilir; ancak onun yöntemi, ikinci üçlü birliğin galaksisel dışavurumudur. İlk üçlü birlik evrimleşen kişilikler için ne anlama geliyorsa, ikinci üçlü birlik evrimleşen evrenler için o anlama gelir. Yöntem ve kişilik, İlk Kaynak ve Merkez’in büyük dışavurumlarından ikisidir; ve, kavranılması ne kadar zor olursa olsun, yine de, güç-yöntemi ve derin sevgi besleyen kişinin tek bir ve aynı evrensel mevcudiyet olduğu doğrudur; Cennet Adası ve Ebedi Evlat, Kâinatın Yaratıcısı-Kuvvet’in kavranamaz doğasının eşgüdümsel ancak zıt yönlü dışavurumlarıdır. 104:4.15 (1148.14) Love may characterize the divinity of the first triunity, but pattern is the galactic manifestation of the second triunity. What the first triunity is to evolving personalities, the second triunity is to the evolving universes. Pattern and personality are two of the great manifestations of the acts of the First Source and Center; and no matter how difficult it may be to comprehend, it is nonetheless true that the power-pattern and the loving person are one and the same universal reality; the Paradise Isle and the Eternal Son are co-ordinate but antipodal revelations of the unfathomable nature of the Universal Father-Force.
104:4.16 (1149.1) Üçüncü Üçlü Birlik — ruhaniyet-evrimsel üçlü birlik. Ruhsal dışavurumun bütünü, başı ve sonuna bu birliktelikte sahip olup, o şu üyelerden meydana gelir: 104:4.16 (1149.1) The Third Triunity—the spirit-evolutional triunity. The entirety of spiritual manifestation has its beginning and end in this association, consisting of:
104:4.17 (1149.2) 1. Kâinatın Yaratıcısı. 104:4.17 (1149.2) 1. The Universal Father.
104:4.18 (1149.3) 2. Evlat-Yaratıcı. 104:4.18 (1149.3) 2. The Son-Spirit.
104:4.19 (1149.4) 3. İlahi Mutlak. 104:4.19 (1149.4) 3. The Deity Absolute.
104:4.20 (1149.5) Ruhaniyet güç etkisinden Cennet ruhaniyetine kadar ruhaniyetin tümü mevcudiyet dışavurumunu; Yaratıcı’nın saf ruhaniyet özünün bu üçlü birliğinde, ve Evlat-Ruhaniyeti’nin etkin ruhaniyet değerlerinde, ve İlahi Mutlak’ın sınırsız ruhaniyet potansiyellerinde bulur. Ruhaniyet’in varoluşsal değerleri; başat doğumlarına, bütüncül dışavurumlarına ve nihai sonlarına bu üçleme birliğinde sahip olur. 104:4.20 (1149.5) From spirit potency to Paradise spirit, all spirit finds reality expression in this triune association of the pure spirit essence of the Father, the active spirit values of the Son-Spirit, and the unlimited spirit potentials of the Deity Absolute. The existential values of spirit have their primordial genesis, complete manifestation, and final destiny in this triunity.
104:4.21 (1149.6) Yaratıcı, ruhaniyetten önce mevcuttur; Evlat-Ruhaniyet, etkin yaratıcı ruhaniyet olarak faaliyet gösterir; İlahi Mutlak her şeyi kapsayan ruhaniyet, hatta ruhaniyet ötesi olarak, mevcuttur. 104:4.21 (1149.6) The Father exists before spirit; the Son-Spirit functions as active creative spirit; the Deity Absolute exists as all-encompassing spirit, even beyond spirit.
104:4.22 (1149.7) Dördüncü Üçlü Birlikenerji sonsuzluğunun üçlü birliği. Bu üçlü birlik içerisinde, mekân güç etkisinden monotaya kadar tüm enerji mevcudiyetinin başlangıcı ve sonu ebedileşir. Bu topluluk şu üyelerden meydana gelir: 104:4.22 (1149.7) The Fourth Triunity—the triunity of energy infinity. Within this triunity there eternalizes the beginnings and the endings of all energy reality, from space potency to monota. This grouping embraces the following:
104:4.23 (1149.8) 1. Yaratıcı-Ruhaniyet. 104:4.23 (1149.8) 1. The Father-Spirit.
104:4.24 (1149.9) 2. Cennet Adası. 104:4.24 (1149.9) 2. The Paradise Isle.
104:4.25 (1149.10) 3. Koşulsuz Mutlak. 104:4.25 (1149.10) 3. The Unqualified Absolute.
104:4.26 (1149.11) Cennet — İlk Kaynak ve Merkez’in Kâinat konumlanışı, Koşulsuz Mutlak’ın Kâinatsal odak noktası ve tüm enerjinin merkezi olarak — Kâinatın kuvvet-enerji etkinleşiminin merkezidir. Bu üçleme birliği içinde varoluşsal olarak mevcut olan şey, asli evrenin ve üstün evrenin yalnızca kısmi dışavurumları olduğu, Kâinat-sınırsızlığının enerji potansiyelidir. 104:4.26 (1149.11) Paradise is the center of the force-energy activation of the cosmos—the universe position of the First Source and Center, the cosmic focal point of the Unqualified Absolute, and the source of all energy. Existentially present within this triunity is the energy potential of the cosmos-infinite, of which the grand universe and the master universe are only partial manifestations.
104:4.27 (1149.12) Dördüncü üçleme birliği; mutlak bir biçimde Kâinatsal enerjinin temel birimlerini denetlemekte olup, başkalaşan Kâinatı denetlemek ve istikrarlı hale getirmek için alt-mutlak yetkinlikteki varoluşsal İlahiyatlar’ın ortaya çıkış oranında Koşulsuz Mutlak’ın muhafazasından serbest bırakmaktadır. 104:4.27 (1149.12) The fourth triunity absolutely controls the fundamental units of cosmic energy and releases them from the grasp of the Unqualified Absolute in direct proportion to the appearance in the experiential Deities of subabsolute capacity to control and stabilize the metamorphosing cosmos.
104:4.28 (1149.13) Bu üçleme birliği, kuvvet ve enerjinin tam da kendisidir. Koşulsuz Mutlak’ın sonsuz olasılıkları, Koşulsuz’un aksi bir şekilde sabit konumda bulunan durgunluğunun hayal edilemez düzeydeki zıt etkileşiminden yayılan Cennet Adası’nın absolutumunda odaklanır. Ve, sonsuz Kâinatın maddi Cennet kalbinin hiç bitmeyen atışı, İlk Kaynak ve Merkez olan Sonsuz Enerji-Kazandırıcı’nın anlaşılamaz yöntemi ve irdelenemez tasarımı ile ahenk içinde çarpar. 104:4.28 (1149.13) This triunity is force and energy. The endless possibilities of the Unqualified Absolute are centered around the absolutum of the Isle of Paradise, whence emanate the unimaginable agitations of the otherwise static quiescence of the Unqualified. And the endless throbbing of the material Paradise heart of the infinite cosmos beats in harmony with the unfathomable pattern and the unsearchable plan of the Infinite Energizer, the First Source and Center.
104:4.29 (1149.14) Beşinci Üçlü Birlik — karşılıksal sonsuzluğun üçlü birliği. Bu birliktelik şu üyelerden meydana gelmektedir: 104:4.29 (1149.14) The Fifth Triunity—the triunity of reactive infinity. This association consists of:
104:4.30 (1149.15) 1. Kâinatın Yaratıcısı. 104:4.30 (1149.15) 1. The Universal Father.
104:4.31 (1149.16) 2. Kâinatsal Mutlak. 104:4.31 (1149.16) 2. The Universal Absolute.
104:4.32 (1149.17) 3. Koşulsuz Mutlak. 104:4.32 (1149.17) 3. The Unqualified Absolute.
104:4.33 (1149.18) Bu topluluk, ilahi-olmayan gerçekliğin alanlarında gerçekleştirilebilecek her şeyin sonsuz olan işlevsel gerçekleşimin ebedileşmesini ortaya çıkarmaktadır. Bu üçlü birlik; diğer üçlü birliklerin özgür iradesel, sebep-sonuçsal, gerilimsel ve yöntemsel eylemleri için sınırsız karşılık yetkinliği sergilemektedir. 104:4.33 (1149.18) This grouping yields the eternalization of the functional infinity realization of all that is actualizable within the domains of nondeity reality. This triunity manifests unlimited reactive capacity to the volitional, causative, tensional, and patternal actions and presences of the other triunities.
104:4.34 (1150.1) Altıncı Üçlü Birlik — Kâinatsal-ilişkilendirilmiş İlahiyat’ın üçlü birliği. Bu topluluk şu üyelerden meydana gelmektedir: 104:4.34 (1150.1) The Sixth Triunity—the triunity of cosmic-associated Deity. This grouping consists of:
104:4.35 (1150.2) 1. Kâinatın Yaratıcısı. 104:4.35 (1150.2) 1. The Universal Father.
104:4.36 (1150.3) 2. İlahi Mutlak. 104:4.36 (1150.3) 2. The Deity Absolute.
104:4.37 (1150.4) 3. Evrensel Mutlak. 104:4.37 (1150.4) 3. The Universal Absolute.
104:4.38 (1150.5) Bu, İlahiyat’ın aşkınlığı ile beraber İlahiyat’ın içkinliği olarak Kâinat-içindeki-İlahiyat’ın ilişkilenimidir. Bu birlik, yüceltilmiş olarak ibadet edilen mevcudiyetin sahip olduğu alanın dışında kalan mevcudiyetlere doğru sonsuzluk düzeylerindeki son kutsallık erişimidir. 104:4.38 (1150.5) This is the association of Deity-in-the-cosmos, the immanence of Deity in conjunction with the transcendence of Deity. This is the last outreach of divinity on the levels of infinity toward those realities which lie outside the domain of deified reality.
104:4.39 (1150.6) Yedinci Üçlü Birliksonsuz bütünlüğün üçlü birliği. Bu, mevcudiyetler ve potansiyellerin eşgüdümsel bütünleşimi olarak zaman ve ebediyet içinde işlevsel halde gözlenebilir konumdaki sonsuzluğun birliğidir. Bu topluluk şu üyelerden meydana gelmektedir: 104:4.39 (1150.6) The Seventh Triunity—the triunity of infinite unity. This is the unity of infinity functionally manifest in time and eternity, the co-ordinate unification of actuals and potentials. This group consists of:
104:4.40 (1150.7) 1. Kâinatın Yaratıcısı. 104:4.40 (1150.7) 1. The Universal Father.
104:4.41 (1150.8) 2. Bütünleştirici Bünye. 104:4.41 (1150.8) 2. The Conjoint Actor.
104:4.42 (1150.9) 3. Kâinatsal Mutlak. 104:4.42 (1150.9) 3. The Universal Absolute.
104:4.43 (1150.10) Bütünleştirici Bünye Kâinatsal olarak; sınırlı düzeylerden aşkın olanları boyunca mutlaklara kadar uzanan bir biçimde, dışavurumun tüm seviyeleri üzerinde gerçekleşmiş mevcudiyetin tümüne ait işlevsel nitelikli çeşitli yönleri birleştirmektedir. Kâinatsal Mutlak kusursuz bir biçimde; etkin nitelikli-özgür iradesel olana ilaveten sebep-sonuçsal İlahiyat gerçekliğinin sınırsız potansiyellerinden Koşulsuz Mutlak’ın kavranılamaz nüfuz alanları içindeki durağan, karşılıksal ve ilahi-olmayan gerçekliğine ait uçsuz bucaksız olasılıklara kadar uzanan bir biçimde, tüm tamamlanmamış mevcudiyetin çeşitli yönleri içinde içkin olan farklılıkları telafi eder. 104:4.43 (1150.10) The Conjoint Actor universally integrates the varying functional aspects of all actualized reality on all levels of manifestation, from finites through transcendentals and on to absolutes. The Universal Absolute perfectly compensates the differentials inherent in the varying aspects of all incomplete reality, from the limitless potentialities of active-volitional and causative Deity reality to the boundless possibilities of static, reactive, nondeity reality in the incomprehensible domains of the Unqualified Absolute.
104:4.44 (1150.11) Onlar bu üçlü birlik içinde faaliyet gösterirken, Bütünleştirici Bünye ve Kâinatsal Mutlak; tıpkı, bu ilişki içerisinde, BEN’den farklılığı kavramsal olarak ayırt edilemeyen nitelikteki tüm amaç ve gayeler karşısında aynı karşılığı gösteren İlk Kaynak ve Merkez gibi, İlahiyat ve ilahi-olmayan mevcudiyetlere karşı özdeş bir biçimde karşılık gösteren niteliktedirler. 104:4.44 (1150.11) As they function in this triunity, the Conjoint Actor and the Universal Absolute are alike responsive to Deity and to nondeity presences, as also is the First Source and Center, who in this relationship is to all intents and purposes conceptually indistinguishable from the I AM.
104:4.45 (1150.12) Tam gerçekliğine yakın bu tasvirler, üçlü birliklerin kavramsallaşmasını açık hale getirmeye yeterlidir. Üçlü birliklerin en yüksek aşamasını bilmeden, ilk yedisini bütünüyle kavrayamazsınız. Bunlara ilaveten yapılacak her türlü açıkla girişiminin bilgece olmayacağını düşünsek de, İlk Kaynak ve Merkez’e dair, sekizi bu makaleler içinde açığa çıkarılmamış haldeki on beş üçlü birlik ilişkilenimi bulunduğunu söyleyebiliriz. Bu açığa çıkarılmamış birliktelikler, yüceliğin deneyimsel düzeyinin ötesinde bulunan gerçeklikler, mevcudiyetler ve potansiyeller ile ilgilidir. 104:4.45 (1150.12) These approximations are sufficient to elucidate the concept of the triunities. Not knowing the ultimate level of the triunities, you cannot fully comprehend the first seven. While we do not deem it wise to attempt any further elaboration, we may state that there are fifteen triune associations of the First Source and Center, eight of which are unrevealed in these papers. These unrevealed associations are concerned with realities, actualities, and potentialities which are beyond the experiential level of supremacy.
104:4.46 (1150.13) Üçlü birlikler, Yedi Sonsuz Mutlak’ın benzersizliğinin bütünleşimi olarak sonsuzluğun işlevsel nitelikli denge çubuğudur. Bu yapı; Yaratıcı-BEN’in, sonsuzluğun Yedi Mutlak’a olan farklılaşımına rağmen işlevsel nitelikli sonsuzluk bütünlüğünü deneyimlemesini yetkin kılan, üçlü birliklerin deneyimsel mevcudiyetidir. İlk Kaynak ve Merkez, tüm üçlü birliklerin bütünleştirici üyesidir; kendisi içinde her şey, koşulsuz başlangıçlarına, ebedi mevcudiyetlerine ve sonu olmayan nihai sonlara sahiptir — “kendisi içinde her şeyin bir araya gelir.” 104:4.46 (1150.13) The triunities are the functional balance wheel of infinity, the unification of the uniqueness of the Seven Infinity Absolutes. It is the existential presence of the triunities that enables the Father-I AM to experience functional infinity unity despite the diversification of infinity into seven Absolutes. The First Source and Center is the unifying member of all triunities; in him all things have their unqualified beginnings, eternal existences, and infinite destinies—“in him all things consist.”
104:4.47 (1150.14) Her ne kadar bu birliktelikler Yaratıcı-BEN’in sonsuzluğunu çoğaltmasa da, onun mevcudiyetine ait alt-sonsuz ve alt-mutlak dışavurumlarını mevcut kılar bir görünüm sergilemektedir. Yedi üçlü birlik çok yönlülüğü arttırmakta, yeni derinlikleri ebedileştirmekte, yeni değerleri ilahi konuma getirmekte, yeni olasılıkları görünür kılmakta, yeni anlamları açığa çıkarmaktadır; ve, tüm bu farklılaşmış dışavurumlar zaman ve mekâna ek olarak ebedi Kâinat içinde, BEN’in özgün sonsuzluğuna ait varsayılmakta olan denge düzeyinde mevcuttur. 104:4.47 (1150.14) Although these associations cannot augment the infinity of the Father-I AM, they do appear to make possible the subinfinite and subabsolute manifestations of his reality. The seven triunities multiply versatility, eternalize new depths, deitize new values, disclose new potentialities, reveal new meanings; and all these diversified manifestations in time and space and in the eternal cosmos are existent in the hypothetical stasis of the original infinity of the I AM.
5. Üçlükler ^top 5. Triodities ^top
104:5.1 (1151.1) Orada, oluşumu bakımından Yaratıcı-olmayan belli başlı diğer üçlü birliktelikler bulunmaktadır; ancak onlar gerçek üçlü birlikler olmayıp, her zaman Yaratıcı üçlü birliklerden ayırt edilebilir konumdadır. Onlar yardımcı üçlü birlikler, eşgüdümsel üçlü birlikler ve üçlükler olarak çeşitli şekillerde adlandırılmaktadır. Onlar, üçlü birliklerin mevcudiyetinin sonucunda ortaya çıkmış birimlerdir. Bu birlikteliklerden ikisi şu bütünlüklerde oluşmuştur: 104:5.1 (1151.1) There are certain other triune relationships which are non-Father in constitution, but they are not real triunities, and they are always distinguished from the Father triunities. They are called variously, associate triunities, co-ordinate triunities, and triodities. They are consequential to the existence of the triunities. Two of these associations are constituted as follows:
104:5.2 (1151.2) Mevcudiyetin Üçlüğü. Bu üçlük, üç mutlak mevcudiyetin karşılıklı ilişkisinden meydana gelmektedir: 104:5.2 (1151.2) The Triodity of Actuality. This triodity consists in the interrelationship of the three absolute actuals:
104:5.3 (1151.3) 1. Ebedi Evlat. 104:5.3 (1151.3) 1. The Eternal Son.
104:5.4 (1151.4) 2. Cennet Adası. 104:5.4 (1151.4) 2. The Paradise Isle.
104:5.5 (1151.5) 3. Bütünleştirici Bünye. 104:5.5 (1151.5) 3. The Conjoint Actor.
104:5.6 (1151.6) Ebedi Evlat, mutlak kişilik olarak ruhaniyet gerçekliğinin mutlaklığıdır. Cennet Adası, mutlak yöntem olarak Kâinatsal gerçekliğin mutlaklığıdır. Bütünleştirici Bünye; akıl gerçekliğinin mutlaklığı, mutlak ruhaniyet gerçekliğinin eşgüdüm unsuru ve kişilik ve gücün deneyimsel İlahiyat birleşimidir. Bu üçlü birlik — ruhsal, Kâinatsal veya akılsal olarak — gerçekleştirilmiş mevcudiyetin bütünlüğünün eşgüdümünü mevcut kılmaktadır. Bu yapı, mevcudiyet bakımından koşulsuz niteliktedir. 104:5.6 (1151.6) The Eternal Son is the absolute of spirit reality, the absolute personality. The Paradise Isle is the absolute of cosmic reality, the absolute pattern. The Conjoint Actor is the absolute of mind reality, the co-ordinate of absolute spirit reality, and the existential Deity synthesis of personality and power. This triune association eventuates the co-ordination of the sum total of actualized reality—spirit, cosmic, or mindal. It is unqualified in actuality.
104:5.7 (1151.7) Potansiyelin Üçlüğü. Bu üçlük, kişiliğin üç Mutlak unsurunun birleşiminden meydana gelmektedir: 104:5.7 (1151.7) The Triodity of Potentiality. This triodity consists in the association of the three Absolutes of potentiality:
104:5.8 (1151.8) 1. İlahi Mutlak. 104:5.8 (1151.8) 1. The Deity Absolute.
104:5.9 (1151.9) 2. Kâinatsal Mutlak. 104:5.9 (1151.9) 2. The Universal Absolute.
104:5.10 (1151.10) 3. Koşulsuz Mutlak. 104:5.10 (1151.10) 3. The Unqualified Absolute.
104:5.11 (1151.11) Bu şekilde karşılıklı olarak ilişkilenmiş unsurlar — ruhsal, akılsal veya Kâinatsal olarak — görülmeyen tüm enerji mevcudiyetinin sonsuzluk muhafaza yapılarıdır. Bu birliktelik, görülmeyen tüm enerji gerçekliğinin birleşimini ortaya çıkarmaktadır. Bu yapı, potansiyel bakımından sonsuzdur. 104:5.11 (1151.11) Thus are interassociated the infinity reservoirs of all latent energy reality—spirit, mindal, or cosmic. This association yields the integration of all latent energy reality. It is infinite in potential.
104:5.12 (1151.12) Üçleme birlikleri temel olarak sonsuzluğun işlevsel bütünleşimi ile ilgiliyken, üçlükler deneyimsel İlahiyatlar’ın Kâinatsal görünüşüne katılmaktadırlar. Yüce, Nihai ve Mutlak olarak — deneyimsel İlahiyatlar ile üçlü birlikler dolaylı bir biçimde ilgiliyken, üçlükler doğrudan bir biçimde ilgilidir. Bu İlahiyatlar, Yüce Varlık’ın ortaya çıkmakta olan güç-kişiliği bileşimi içinde görünmektedirler. Ve, mekânın zaman yaratılmışları için Yüce Varlık, BEN’in bütünlüğüne dair bir açığa çıkarılıştır. 104:5.12 (1151.12) As the triunities are primarily concerned with the functional unification of infinity, so are triodities involved in the cosmic appearance of experiential Deities. The triunities are indirectly concerned, but the triodities are directly concerned, in the experiential Deities—Supreme, Ultimate, and Absolute. They appear in the emerging power-personality synthesis of the Supreme Being. And to the time creatures of space the Supreme Being is a revelation of the unity of the I AM.
104:5.13 (1151.13) [Nebadon’un bir Melçizedek unsuru tarafından sunulmuştur.] 104:5.13 (1151.13) [Presented by a Melchizedek of Nebadon.]