115. Makale Paper 115
Yüce Varlık The Supreme Being
115:0.1 (1260.1) YARATICI olan Tanrı ile, evlatlık büyük bir ilişkidir. Yüce olan Tanrı ile, kazanım — kişinin bir şeyler yapmasına ek olarak bir bütünlüğe erişimi biçiminde — düzeye olan koşuldur. 115:0.1 (1260.1) WITH God the Father, sonship is the great relationship. With God the Supreme, achievement is the prerequisite to status—one must do something as well as be something.
1. Kavramsal Çerçevelerin Göreceliği ^top 1. Relativity of Concept Frames ^top
115:1.1 (1260.2) Kısmi, tamamlanmamış ve evrim halindeki uslar; yüksek veya düşük, akılların tamamının sahip oldukları, içinde düşünme eylemlerini gerçekleştirdikleri bir evren çerçevesini oluşturmak için yetkinliğin yoksunluğu biçiminde, ilk nedensel düşünce işleyiş biçimini oluşturmada yetkin olmasalardı, üstün evrende aciz bir durumda olurlardı. Eğer akıl gerçek kökenlere ulaşamayan biçimde çıkarımları kavrayamazsa, bunun sonucunda o sürekli olarak; çıkarımlar üzerine fikir geliştirecek, ve bu akıl-tarafından-yaratılmış-fikirlerin çerçevesi içinde mantıksal düşünüşün bir aracına sahip olacağı kaynakları yaratacaktır. Ve, yaratılmış düşünüşünün bu türden evren çerçeveleri nedensel nitelikteki ussal faaliyetler için hayati derecede önemliyken, onlar, istisnasız bir biçimde, bir ölçüde hatalıdırlar. 115:1.1 (1260.2) Partial, incomplete, and evolving intellects would be helpless in the master universe, would be unable to form the first rational thought pattern, were it not for the innate ability of all mind, high or low, to form a universe frame in which to think. If mind cannot fathom conclusions, if it cannot penetrate to true origins, then will such mind unfailingly postulate conclusions and invent origins that it may have a means of logical thought within the frame of these mind-created postulates. And while such universe frames for creature thought are indispensable to rational intellectual operations, they are, without exception, erroneous to a greater or lesser degree.
115:1.2 (1260.3) Evrenin kavramsal çerçeveleri, yalnızca göreceli olarak doğrudur; onlar nihai olarak, büyümekte olan kâinatsal kavrayışın gelişimlerine yerlerini bırakmak zorunda olan yardımcı iskeledir. Gerçekliğe, güzelliğe ve iyiliğe, ahlaka, etiksel kurallara, göreve, sevgiye, kutsallığa, kökene, mevcudiyete, nihai sona, zamana, mekâna, hatta İlahiyat’a, dair kavrayışlar yalnızca göreceli olarak doğrudur. Tanrı, bir Yaratıcı’dan çok, ama çok daha fazlasıdır; ancak Yaratıcı, insanın Tanrı’ya dair sahip olduğu en yüksek kavramsallaşmadır; yine de, Yaratan-yaratılmış ilişkisine ait Yaratılmış-Evlat tasviri, Orvonton’da, Havona’da ve Cennet üzerinde erişilecek olan İlahiyat’ın fani-ötesi kavramsallaşmaları tarafından derinleşecektir. İnsan, bir fani evren çerçevesi içinde düşünmek zorundadır; ancak, bu, düşünüşün içinde gerçekleşebileceği başka ve daha yüksek çerçeveleri tahayyül edemeyeceği anlamına gelmemektedir. 115:1.2 (1260.3) Conceptual frames of the universe are only relatively true; they are serviceable scaffolding which must eventually give way before the expansions of enlarging cosmic comprehension. The understandings of truth, beauty, and goodness, morality, ethics, duty, love, divinity, origin, existence, purpose, destiny, time, space, even Deity, are only relatively true. God is much, much more than a Father, but the Father is man’s highest concept of God; nonetheless, the Father-Son portrayal of Creator-creature relationship will be augmented by those supermortal conceptions of Deity which will be attained in Orvonton, in Havona, and on Paradise. Man must think in a mortal universe frame, but that does not mean that he cannot envision other and higher frames within which thought can take place.
115:1.3 (1260.4) Kâinat âlemlerinin tümüne dair fani kavrayışı kolaylaştırmak için, kâinatsal gerçekliğin çeşitli düzeyleri sınırlı, absonit ve mutlak olarak adlandırılmıştır. Bunlar içerisinde yalnızca mutlak, gerçek anlamıyla varoluşsal nitelikte bulunarak koşulsuz olarak ebedidir. Absonitler ve sınırlılar; sonsuzluğa ait kökensel ve başat nitelikteki gerçekliğinin türevleri, dönüşümleri, sınırlanmışlıkları ve azalmışlıklarıdır. 115:1.3 (1260.4) In order to facilitate mortal comprehension of the universe of universes, the diverse levels of cosmic reality have been designated as finite, absonite, and absolute. Of these only the absolute is unqualifiedly eternal, truly existential. Absonites and finites are derivatives, modifications, qualifications, and attenuations of the original and primordial absolute reality of infinity.
115:1.4 (1260.5) Sınırlı olanın âlemleri, Tanrı’nın ebedi amacı nedeniyle mevcut bulunmaktadır. Yüksek veya alt düzey fark etmeksizin, sınırlı yaratılmışlar, kâinatsal ekonomi içerisinde sınırlı olanın gerekliliğine dair kuramları ortaya atabilmekte olup, bunu hali hazırda gerçekleştirmişlerdir; ancak, son kerte de sınırlı olan, Tanrı bu yönde iradede bulunduğu için mevcut bir haldedir. Evren, açıklanamaz; ne de bir sınırlı yaratılmış, Yaratanlar veya dünyaya getirenler olarak kökensel varlıkların öncül eylemleri ve önceki özgür iradelerine değinmeden kendi öz bireysel mevcudiyetine dair mantıklı bir neden ortaya koyabilir. 115:1.4 (1260.5) The realms of the finite exist by virtue of the eternal purpose of God. Finite creatures, high and low, may propound theories, and have done so, as to the necessity of the finite in the cosmic economy, but in the last analysis it exists because God so willed. The universe cannot be explained, neither can a finite creature offer a rational reason for his own individual existence without appealing to the prior acts and pre-existent volition of ancestral beings, Creators or procreators.
2. Yücelik için Mutlak Dayanak ^top 2. The Absolute Basis for Supremacy ^top
115:2.1 (1261.1) Varoluşsal bakış açısından bakıldığında, gök adalar boyunca yeni hiçbir şey gerçekleşemez; zira, BEN’de içkin bulunan sonsuzluğun tamamlanışı, ebedi olarak yedi Mutlaklık içinde mevcut, işlevsel olarak üçlü-birlikler içinde ilişkilenimsel ve geçişken olarak üçlü-ilahiyatlar içinde ilişkilenimsel haldedir. Ancak, sonsuzluğun bu halde bahse konu mutlak ilişkilenimler içinde mevcut bulunuşu hiçbir biçimde, yeni kâinatsal deneyimleri gerçekleştirmeyi imkânsız kılmamaktadır. Bir sınırlı yaratılmışın bakış açısından bakıldığında, sonsuzluk daha fazla; kıyasla daha fazla, hali hazırdaki bir mevcudiyetlikten ziyade bir gelecek olasılığının düzeyinde olan bir biçimde, potansiyel olanı taşır. 115:2.1 (1261.1) From the existential standpoint, nothing new can happen throughout the galaxies, for the completion of infinity inherent in the I AM is eternally present in the seven Absolutes, is functionally associated in the triunities, and is transmitively associated in the triodities. But the fact that infinity is thus existentially present in these absolute associations in no way makes it impossible to realize new cosmic experientials. From a finite creature’s viewpoint, infinity contains much that is potential, much that is on the order of a future possibility rather than a present actuality.
115:2.2 (1261.2) Evren gerçekliği içinde değer bir benzersiz etkendir. Bizler, sonsuz ve kutsal olana ait değerin nasıl olup da artış gösterebileceğini kavramamaktayız. Ancak, bizler anlamların; sonsuz İlahiyat’ın ilişkilerinde dahi derinleşemese bile, dönüşüme uğrayabileceğini keşfetmekteyiz. Deneyimsel evrenler için, kutsal değerler bile; gerçeklik anlamlarının genişleyen kavrayışı vasıtasıyla mevcudiyetlikler olarak çoğalmaktadır. 115:2.2 (1261.2) Value is a unique element in universe reality. We do not comprehend how the value of anything infinite and divine could possibly be increased. But we discover that meanings can be modified if not augmented even in the relations of infinite Deity. To the experiential universes even divine values are increased as actualities by enlarged comprehension of reality meanings.
115:2.3 (1261.3) Tüm deneyimsel düzeyler üzerinde kâinatsal yaratımın ve evrimin bütüncül düzeni göründüğü kadarıyla, potansiyelliklerin mevcudiyetliklere olan bir dönüşüm olayıdır; ve, bu başkalaşım eşit bir biçimde mekân etkisi, akıl etkisi ve ruhaniyet etkisinin âlemleriyle ilişkilidir. 115:2.3 (1261.3) The entire scheme of universal creation and evolution on all experiencing levels is apparently a matter of the conversion of potentialities into actualities; and this transmutation has to do equally with the realms of space potency, mind potency, and spirit potency.
115:2.4 (1261.4) Kâinatın olasılıklarının aracılığı ile mevcut varoluş haline geldiği gözlenen yöntem; sınırlı olanda deneyimsel evrim, absonitte ise deneyimsel var kılınış olarak, aşamadan aşamaya çeşitlilik göstermektedir. Varoluşsal sonsuzluk gerçekten de, her-şeyi-kapsayan-bütünlüğü içinde koşulsuzdur; ve, tam da bahse konu bu her-şeyi-kapsayan-bütünlüğü, doğası gereği, evrimsel sınırlı deneyimin olasılığını bile içine almak zorundadır. Ve, bu türden deneyimsel büyümenin olasılığı, Yüce’ye bağımlı konumdaki ve onun içindeki üçlü-ilahiyat ilişkileri boyunca bir evren mevcudiyeti haline gelir. 115:2.4 (1261.4) The apparent method whereby the possibilities of the cosmos are brought into actual existence varies from level to level, being experiential evolution in the finite and experiential eventuation in the absonite. Existential infinity is indeed unqualified in all-inclusiveness, and this very all-inclusiveness must, perforce, encompass even the possibility for evolutionary finite experiencing. And the possibility for such experiential growth becomes a universe actuality through triodity relationships impinging upon and in the Supreme.
3. Kökensel, Mevcut ve Potansiyel ^top 3. Original, Actual, and Potential ^top
115:3.1 (1261.5) Mutlak kâinat kavramsal olarak sınırsızdır; bu başat gerçekliğin kapsamını ve doğasını tanımlama, sınırsızlık üzerine sınırlandırmalar getirmek ve ebediyetin saf kavramsallaşmasını zayıflatmak anlamına gelecektir. Ebedi-sonsuzluk olarak sonsuz-ebediyete dair düşünce, kapsam bakımından koşulsuz ve gerçeklik bakımından mutlaktır. Sonsuzluğun gerçekliğini ve gerçekliğin sonsuzluğunu yeterli bir biçimde ifade edecek, Urantia’nın geçmişte ve mevcut anda sahip olduğu ve gelecekte sahip olacağı hiçbir dil bulunmamaktadır. Sonsuz bir kâinat içinde sınırlı bir yaratılmış olarak insan; gerçekten kendi yetisinin ötesine bulunan nitelikteki, bu sonu bulunmayan, başlangıcı olmayan ve engelsiz nitelikteki bu sınırsız mevcudiyetin kırılmış yansıtmaları ve zayıflamış kavramsallaşmalarını ile yetinmek zorundadır. 115:3.1 (1261.5) The absolute cosmos is conceptually without limit; to define the extent and nature of this primal reality is to place qualifications upon infinity and to attenuate the pure concept of eternity. The idea of the infinite-eternal, the eternal-infinite, is unqualified in extent and absolute in fact. There is no language in the past, present, or future of Urantia adequate to express the reality of infinity or the infinity of reality. Man, a finite creature in an infinite cosmos, must content himself with distorted reflections and attenuated conceptions of that limitless, boundless, never-beginning, never-ending existence the comprehension of which is really beyond his ability.
115:3.2 (1261.6) Akıl hiçbir zaman, bu türden bir gerçekliğin bütünlüğünü ilk başta kırmaya girişmeden bir Mutlak’ın kavramsallaşmasını kavramayı ümit dahi edemez. Akıl, tüm farklılıkların bütünleştiricisidir; ancak, bu türden farklılıkların tam da bu yokluğunda akıl, üzerinde anlamaya yönelik kavramsallaştırmaları inşa etmeye girişmek için hiçbir temel bulamamaktadır. 115:3.2 (1261.6) Mind can never hope to grasp the concept of an Absolute without attempting first to break the unity of such a reality. Mind is unifying of all divergencies, but in the very absence of such divergencies, mind finds no basis upon which to attempt to formulate understanding concepts.
115:3.3 (1261.7) Sonsuzluğun başat dengesel konumu, kavrayış için insanın girişimde bulunuşundan önce ayrışmayı gerektirmektedir. Ancak, orada, yaratılmış aklın en üstün fikri niteliğindeki — BEN olarak bu makalelerde dışa vurulmuş, sonsuz içindeki bir bütünlük bulunmaktadır. Ancak, bir yaratılmış hiçbir zaman; bu birliğin nasıl olurda ikilik, üçlü birlik ve çeşitlilik haline gelirken aynı zamanda koşulsuz bir bütünlük konumunu koruya birliğini anlayamaz. İnsan, Tanrı’nın çoğul kişilikleşiminin yanında bölünmemiş Kutsal Üçleme’nin İlahiyatı hakkında bir durup düşündüğünde benzer bir sorunla karşılaşmaktadır. 115:3.3 (1261.7) The primordial stasis of infinity requires segmentation prior to human attempts at comprehension. There is a unity in infinity which has been expressed in these papers as the I AM—the premier postulate of the creature mind. But never can a creature understand how it is that this unity becomes duality, triunity, and diversity while yet remaining an unqualified unity. Man encounters a similar problem when he pauses to contemplate the undivided Deity of Trinity alongside the plural personalization of God.
115:3.4 (1262.1) Bu kavramsallaşmanın tek bir kelime olarak ifade edilmesine neden olan şey yalnızca insanın sonsuzluğa olan uzaklığıdır. Sonsuzluk bir yandan BÜTÜNLÜK iken, diğer yandan sonu ve sınırı olmayan ÇEŞİTLİLİK’dir. Sınırlı uslar tarafından gözlendiği haliyle, sonsuzluk, yaratılmış felsefesi ve sınırlı metafiziğin olası en yüksek çıkmazıdır. Her ne kadar insanın ruhsal doğası sonsuz olan Yaratıcı’ya yapılan ibadet deneyimi içinde yükselse de, insanın ussal kavrayış yetisi Yüce Varlık’ın olası en yüksek kavramsallaşması ile sınırlanmıştır. Yüce’nin ötesinde kavramsallaşmalar artan bir biçimde, isimsel nitelikte bulunmaktadır; onlar gittikçe azalan bir biçimde, gerçekliği bire bir tanımlamaya amacındaki isimlendirmeler olmaktan çıkarlar; onlar daha da fazla bir biçimde, sınırlı-olanın-ötesine yönelik yaratılmışın sahip olduğu sınırlı anlayışın öngörüsü haline gelirler. 115:3.4 (1262.1) It is only man’s distance from infinity that causes this concept to be expressed as one word. While infinity is on the one hand UNITY, on the other it is DIVERSITY without end or limit. Infinity, as it is observed by finite intelligences, is the maximum paradox of creature philosophy and finite metaphysics. Though man’s spiritual nature reaches up in the worship experience to the Father who is infinite, man’s intellectual comprehension capacity is exhausted by the maximum conception of the Supreme Being. Beyond the Supreme, concepts are increasingly names; less and less are they true designations of reality; more and more do they become the creature’s projection of finite understanding toward the superfinite.
115:3.5 (1262.2) Mutlak aşamaya ait bir temel kavramsallaşma üç fazdan oluşan bir düşünüşü içermektedir: 115:3.5 (1262.2) One basic conception of the absolute level involves a postulate of three phases:
115:3.6 (1262.3) 1. Kökensel. Tüm gerçekliğin kökenini aldığı BEN’in kaynak dışavurumu olarak İlk Kaynak ve Merkez’in koşulsuz kavramsallaşması. 115:3.6 (1262.3) 1. The Original. The unqualified concept of the First Source and Center, that source manifestation of the I AM from which all reality takes origin.
115:3.7 (1262.4) 2. Mevcut. İkinci, Üçüncü ve Cennet Kaynakları ve Merkezleri olarak mevcudiyetin üç Mutlağı’nın birliği. Ebedi Evlat, Sınırsız Ruhaniyet ve Cennet Adası’nın bu üçlü ilahiyat birliği, İlk Kaynak ve Merkez’in kökenliğinin mevcut açığa çıkarılımını oluşturur. 115:3.7 (1262.4) 2. The Actual. The union of the three Absolutes of actuality, the Second, Third, and Paradise Sources and Centers. This triodity of the Eternal Son, the Infinite Spirit, and the Paradise Isle constitutes the actual revelation of the originality of the First Source and Center.
115:3.8 (1262.5) 3. Potansiyel. İlahiyat, Koşulsuz ve Kâinatsal Mutlaklıklar olarak potansiyelliğin üç Mutlağı’nın birliği. Varoluşsal potansiyelliğin bu ilahiyatsal birliği, İlk Kaynak ve Merkez’in kökenselliğinin potansiyel açığa çıkarılımını oluşturur. 115:3.8 (1262.5) 3. The Potential. The union of the three Absolutes of potentiality, the Deity, Unqualified, and Universal Absolutes. This triodity of existential potentiality constitutes the potential revelation of the originality of the First Source and Center.
115:3.9 (1262.6) Kökensel, Mevcut ve Potansiyel’in karşılıklı-ilişkilemi, evren büyümesinin tamamı için olasılıkla sonuçlanan nitelikteki sonsuz içindeki gerilimlere neden olur; ve, büyüme, Yedi Katmanlı, Yüce ve Nihayet’in doğasıdır. 115:3.9 (1262.6) The interassociation of the Original, the Actual, and the Potential yields the tensions within infinity which result in the possibility for all universe growth; and growth is the nature of the Sevenfold, the Supreme, and the Ultimate.
115:3.10 (1262.7) İlahi, Kâinatsal ve Koşulsuz Mutlak’ın ilişkilemi içerisinde, potansiyellik mutlak iken, mevcudiyet süreçsel oluşumdur; İkinci, Üçüncü ve Cennet Kaynak ve Merkezleri’nin ilişkilemi içerisinde, mevcudiyet mutlak iken, potansiyellik süreçsel oluşumdur; İlk Kaynak ve Merkez’in kökenselliği içerisinde, ne mevcudiyetin ne de potansiyelliğin ne var olduğunu ne de süreçsel oluşum niteliğinde bulunduğunu söyleyebiliriz — tek kelime ile Yaratıcı kendisidir. 115:3.10 (1262.7) In the association of the Deity, Universal, and Unqualified Absolutes, potentiality is absolute while actuality is emergent; in the association of the Second, Third, and Paradise Sources and Centers, actuality is absolute while potentiality is emergent; in the originality of the First Source and Center, we cannot say that either actuality or potentiality is either existent or emergent — the Father is.
115:3.11 (1262.8) Zaman bakış açısından Mevcut, olmuş ve şimdi olandır; Potansiyel, oluş halindeki ve olacaktır; Kökensel, neyse o olandır. Ebediyet bakış açısından Özgün, Mevcut ve Potansiyel arasındaki farklılık bu kadar açık değildir. Üç katmanlı bu nitelikler, Cennet-ebediyet düzeyleri içerisinde bu kadar ayırt edilebilir nitelikte değildir. Ebediyet içinde her şey — sadece, zaman ve mekân içinde henüz açığa çıkarılmamış olanlar biçiminde — olduğu gibidir. 115:3.11 (1262.8) From the time viewpoint, the Actual is that which was and is; the Potential is that which is becoming and will be; the Original is that which is. From the eternity viewpoint, the differences between the Original, the Actual, and the Potential are not thus apparent. These triune qualities are not so distinguished on Paradise-eternity levels. In eternity all is—only has all not yet been revealed in time and space.
115:3.12 (1262.9) Bir yaratılmışın bakış açısından, mevcudiyetlik öz, potansiyellik olası sınırdır. Mevcudiyetlik en merkezde bulunup, buradan çevresel sonsuzluğa doğru genişler; potansiyellik, sonsuzluk çevresinden içeri doğru gelip, her şeyin merkezinde bütünleşir. Kökensellik; potansiyelliklerden mevcutlara olan gerçeklik başkalaşımı çevriminden ve var olan mevcutların potansiyelleşiminden oluşan çifte harekete ilk başta neden olup, daha sonra onu dengeler. 115:3.12 (1262.9) From a creature’s viewpoint, actuality is substance, potentiality is capacity. Actuality exists centermost and expands therefrom into peripheral infinity; potentiality comes inward from the infinity periphery and converges at the center of all things. Originality is that which first causes and then balances the dual motions of the cycle of reality metamorphosis from potentials to actuals and the potentializing of existing actuals.
115:3.13 (1262.10) Potansiyelliğin üç Mutlak’ı; kâinatın tamamiyle ebedi olan aşamasında işlev göstermekte olup, bu nedenle hiçbir zaman, alt-mutlak düzeylerde bu şekilde faaliyet göstermemektedir. Gerçekliğin azalan düzeyleri üzerinde, potansiyelliğin üçlü ilahiyat birliği, Nihayet ile ve Yüce üzerinde dışa vurulmuş niteliktedir. Potansiyel olan, bir alt-mutlak düzey üzerinde kısmi olarak zaman-gerçekleşimde başarısız olabilir; ancak, o hiçbir zaman, bütünlükteki olan gerçekleşiminde başarısız olamaz. Tanrı’nın iradesi nihai biçimde üstün gelmektedir; her zaman bireysel ile ilgili olmasa da, kesin bir biçimde bütünsel bakımdan bu böyledir. 115:3.13 (1262.10) The three Absolutes of potentiality are operative on the purely eternal level of the cosmos, hence never function as such on subabsolute levels. On the descending levels of reality the triodity of potentiality is manifest with the Ultimate and upon the Supreme. The potential may fail to time-actualize with respect to a part on some subabsolute level, but never in the aggregate. The will of God does ultimately prevail, not always concerning the individual but invariably concerning the total.
115:3.14 (1263.1) Kâinata ait var oluş halindekilerin merkezlerine sahip oldukları yer mevcudiyetin üçlü ilahiyat birliği bünyesidir; ister ruhaniyet, ister akıl veya ister enerji olsun, her şeyin merkezi, Evlat, Ruhaniyet ve Cennet’in bu ilişkilemi içerisindedir. Ruhaniyet Evladı’nın kişiliği, evrenlerin tamamı boyunca kişiliklerin tümü için üstün işleyiş biçimidir. Cennet Adası’nın özü; Havona’nın bir kusursuz, ve aşkın-evrenlerin bir kusursuzlaşma halinde olduğu, açığa çıkarılışın oluşturduğu üstün işleyiş biçimidir. Bütünleştirici Bünye, tek seferde ve aynı anda; kâinatsal enerjinin akıl etkinleşimi, ruhaniyet amacının kavramsallaşımı, ve, özgür iradesel amaçlara ek olarak ruhaniyet düzeyinin güdüleri ile birlikte maddi düzeylerin matematiksel neden ve sonuçlarının bir bütün hale getirilimidir. Bir sınırlı evren içinde ve onun için, Evlat, Ruhaniyet ve Cennet; Yüce içinde sınırlanmış ve kısıtlanmış halde bulunur haldeki Nihayet içinde ve onun üzerine faaliyet gösterir. 115:3.14 (1263.1) It is in the triodity of actuality that the existents of the cosmos have their center; be it spirit, mind, or energy, all center in this association of the Son, the Spirit, and Paradise. The personality of the spirit Son is the master pattern for all personality throughout all universes. The substance of the Paradise Isle is the master pattern of which Havona is a perfect, and the superuniverses are a perfecting, revelation. The Conjoint Actor is at one and the same time the mind activation of cosmic energy, the conceptualization of spirit purpose, and the integration of the mathematical causes and effects of the material levels with the volitional purposes and motives of the spiritual level. In and to a finite universe the Son, Spirit, and Paradise function in and upon the Ultimate as he is conditioned and qualified in the Supreme.
115:3.15 (1263.2) Mevcudiyetlik (İlahiyat’ın sahip olduğu) Cennet yükselişi içinde insanın aradığı şeydir. Potansiyellik (insan kutsallığının sahip olduğu) bu arayış içinde insanın evrimleştiği şeydir. Kökensel; mevcut olan insanın, potansiyel olan insanın ve ebedi olan insanın ortak-mevcudiyetini ve onun bir bütün haline gelişini mevcut kılan şeydir. 115:3.15 (1263.2) Actuality (of Deity) is what man seeks in the Paradise ascent. Potentiality (of human divinity) is what man evolves in that search. The Original is what makes possible the coexistence and integration of man the actual, man the potential, and man the eternal.
115:3.16 (1263.3) Kâinatın nihai işleyiş biçimleri, potansiyellikten mevcudiyetliğe olan gerçekliğin devamlı gerçekleşen çevrimi ile ilişkilidir. Kuramsal olarak, bu başkalaşımın bir sonu bulunabilir; ancak, gerçekte bu türden bir şey, Potansiyel ve Mevcut’un her ikisinin de Kökensel’de (BEN’de) döngüsel hale getirildiğinden dolayı imkânsızdır; ve, bu özdeşleşim, evrenin gelişimsel ilerleyişi üzerinde bir sınır koymayı sonsuza kadar imkânsız hale getirmektedir. BEN ile özdeşleşen her şey hiçbir zaman, ilerlemenin bir sonunu hiçbir zaman bulamaz; çünkü, BEN’in potansiyellerinin sahip olduğu mevcudiyet mutlak olup, aynı zamanda, BEN’in mevcudiyetlerinin potansiyelliği de mutlaktır. Mevcudiyetler her zaman, o zamana kadar imkânsız olan potansiyellerinin gerçekleşimine ait yeni yollar açacaklardır — her insan kararı yalnızca, insan deneyimi içinde yeni bir gerçekliği meydana getirmemekte, aynı zamanda, insan büyümesi için yeni bir yetkinliği açığa çıkarmaktadır. Erişkin birey her çocukta yaşamakta, ve, morontia ilerleyicisi, olgun Tanrı-bilen insan içinde ikamet halinde bulunmaktadır. 115:3.16 (1263.3) The final dynamics of the cosmos have to do with the continual transfer of reality from potentiality to actuality. In theory, there may be an end to this metamorphosis, but in fact, such is impossible since the Potential and the Actual are both encircuited in the Original (the I AM), and this identification makes it forever impossible to place a limit on the developmental progression of the universe. Whatsoever is identified with the I AM can never find an end to progression since the actuality of the potentials of the I AM is absolute, and the potentiality of the actuals of the I AM is also absolute. Always will actuals be opening up new avenues of the realization of hitherto impossible potentials—every human decision not only actualizes a new reality in human experience but also opens up a new capacity for human growth. The man lives in every child, and the morontia progressor is resident in the mature God-knowing man.
115:3.17 (1263.4) Büyümedeki istatistikler evrenin bütününde hiçbir zaman ortaya çıkmamaktadır, çünkü, mutlak mevcudiyetler olarak — büyümenin temeli koşulsuz olup, mutlak potansiyellikler olarak — büyümenin olasılıkları sınırsızdır. Olgusal bir bakış açısından, kâinat filozofları, bir son gibi bir şeyin olmadığına dair karara varmışlardır. 115:3.17 (1263.4) Statics in growth can never appear in the total cosmos since the basis for growth—the absolute actuals—is unqualified, and since the possibilities for growth—the absolute potentials—are unlimited. From a practical viewpoint the philosophers of the universe have come to the conclusion that there is no such thing as an end.
115:3.18 (1263.5) Sınırlandırılmış bir bakış açısından orada, gerçekten de, etkinliklerin birçok sonlanışı biçiminde, birçok son bulunmaktadır; ancak, daha yüksek bir evren düzeyi üzerinde daha geniş bir bakış açısından, orada, yalnızca gelişimin bir fazından diğerine olan geçişlerin bulunduğu biçimde, hiçbir son bulunmamaktadır. Üstün evrenin ana devamlılıklarından biri; birkaç evren çağı, Havona, aşkın-evren ve dış-evren çağları ile ilişkilidir. Ancak, sıralı ilişkilerin bu temel birimleşmeleri bile, ebediyetin sonu gelmez ana yolundaki görece yer tabelalarından daha fazlası olamaz. 115:3.18 (1263.5) From a circumscribed view there are, indeed, many ends, many terminations of activities, but from a larger viewpoint on a higher universe level, there are no endings, merely transitions from one phase of development to another. The major chronicity of the master universe is concerned with the several universe ages, the Havona, the superuniverse, and the outer universe ages. But even these basic divisions of sequence relationships cannot be more than relative landmarks on the unending highway of eternity.
115:3.19 (1263.6) Yüce Varlık’a ait gerçekliğe, güzelliğe ve iyiliğe gerçekleştirilen nihai nüfuz, yalnızca; ilerleyen yaratılmışa, gerçekliğin, güzelliğin ve iyiliğin kavramsal düzeylerinin ötesinde bulunan nihai kutsallığın bu absonit niteliklerini açığa çıkarır. 115:3.19 (1263.6) The final penetration of the truth, beauty, and goodness of the Supreme Being could only open up to the progressing creature those absonite qualities of ultimate divinity which lie beyond the concept levels of truth, beauty, and goodness.
4. Yüce Gerçekliğin Kaynakları ^top 4. Sources of Supreme Reality ^top
115:4.1 (1263.7) Yüce olan Tanrı’nın kökenlerine dair herhangi bir irdeleyiş, Cennet Kutsal Üçlemesi ile başlamak zorundadır; zira, Kutsal Üçleme özgün İlahiyat iken, Yüce türemiş haldeki İlahiyat’dır. Yüce’nin büyümesine dair herhangi bir irdeleyiş, var oluşsal üçlü ilahiyat birliklerinin irdelenişini içine almak zorundadır; zira onlar, (İlk Kaynak ve Merkez ile ortak birliktelik içerisinde) tüm mutlak mevcudiyeti ve tüm sınırsız potansiyelliği içine almaktadırlar. Ve, evrimsel Yüce; mevcudiyetin sınırlı düzeyi içindeki ve onun üzerindeki mevcudiyetler için, potansiyellerin — dönüşümü niteliğindeki —başkalaşımına ait yükselen ve kişisel olarak iradesel odağıdır. Mevcut ve potansiyel olarak iki üçlü-ilahiyat-birliği, evrenler içindeki büyümenin karşılıklı-ilişkilerinin bütünlüğünü içine alır. 115:4.1 (1263.7) Any consideration of the origins of God the Supreme must begin with the Paradise Trinity, for the Trinity is original Deity while the Supreme is derived Deity. Any consideration of the growth of the Supreme must give consideration to the existential triodities, for they encompass all absolute actuality and all infinite potentiality (in conjunction with the First Source and Center). And the evolutionary Supreme is the culminating and personally volitional focus of the transmutation—the transformation—of potentials to actuals in and on the finite level of existence. The two triodities, actual and potential, encompass the totality of the interrelationships of growth in the universes.
115:4.2 (1264.1) Yüce’nin kaynağı; ebedi, mevcut ve bölünmemiş İlahiyat olarak — Cennet Kutsal Üçlemesi içindedir. Yüce ilk başta, bir ruhaniyet kişisidir; ve, bu ruhaniyet kişisi, Kutsal Üçleme’den kaynaklanmaktadır. Ancak, Yüce ikincil olarak, evrimsel büyüme niteliğindeki — büyümenin bir İlahiyatı olup, bu büyüme mevcut ve potansiyel olarak iki üçlü-ilahiyat-birliğinden türemektedir. 115:4.2 (1264.1) The source of the Supreme is in the Paradise Trinity—eternal, actual, and undivided Deity. The Supreme is first of all a spirit person, and this spirit person stems from the Trinity. But the Supreme is secondly a Deity of growth—evolutionary growth—and this growth derives from the two triodities, actual and potential.
115:4.3 (1264.2) Eğer, sınırsız üçlü-ilahiyat-birliklerinin sınırlı düzey üzerinde faaliyet gösterebileceklerini kavramak zor ise, onların tam da bu sonsuzluğunun kendi içinde sınırlılığın potansiyelliğini taşımak zorunda olduklarını bir durun düşünün; sonsuzluk, en alt düzeydeki ve en sınırlandırılmış sınırlı mevcudiyetten en yüksek ve koşulsuz biçimde mutlak gerçekliklere uzanan kapsamdaki her şeyi içine almaktadır. 115:4.3 (1264.2) If it is difficult to comprehend that the infinite triodities can function on the finite level, pause to consider that their very infinity must in itself contain the potentiality of the finite; infinity encompasses all things ranging from the lowest and most qualified finite existence to the highest and unqualifiedly absolute realities.
115:4.4 (1264.3) Sınırsızın sınırlı olanı taşımasını anlamak, bu sınırsızın nasıl da mevcut bir biçimde sınırlı için gözlemlenebilen bir konumda bulunduğunu tam olarak anlamaya kıyasla, çok da zor değildir. Ancak, fani insan içinde ikamet eden Düşünce Düzenleyicileri; (mutlak olarak) mutlak Tanrı’nın bile, irade sahibi evren yaratılmışlarının tümü içindeki en alt düzeyde ve en sonra gelenle bile doğrudan iletişimde bulunabildiğine ve bunu hâlihazırda gerçekleştirdiğine dair ebedi kanıtlardan bir tanesidir. 115:4.4 (1264.3) It is not so difficult to comprehend that the infinite does contain the finite as it is to understand just how this infinite actually is manifest to the finite. But the Thought Adjusters indwelling mortal man are one of the eternal proofs that even the absolute God (as absolute) can and does actually make direct contact with even the lowest and least of all universe will creatures.
115:4.5 (1264.4) Ortak bir biçimde mevcudiyeti ve potansiyeli kapsayan üçlü-ilahiyat-birlikleri, Yüce Varlık ile ortak birliktelik içerisinde sınırlı düzey üzerinde açığa çıkmış konumdadır. Bu türden dışavurumun işleyiş biçimi, hem doğrudan hem de dolaylıdır: üçlü-ilahiyat-birlikleri ilişkilerinin doğrudan bir biçimde Yüce içinde sonuçlanımı bakımından doğrudan, bu ilişkilerin absonitin var kılınmış düzeyi boyunca elde edilişi bakımından dolaylıdır. 115:4.5 (1264.4) The triodities which collectively encompass the actual and the potential are manifest on the finite level in conjunction with the Supreme Being. The technique of such manifestation is both direct and indirect: direct in so far as triodity relations repercuss directly in the Supreme and indirect in so far as they are derived through the eventuated level of the absonite.
115:4.6 (1264.5) Sınırlı gerçekliğin bütünü olarak Yüce gerçeklik; her şeyin merkezinde bulunan dışsal uzayın koşulsuz potansiyelleri ile koşulsuz mevcudiyetleri arasındaki devinimsel büyümesinin süreci içindedir. Sınırlı olanın nüfuz alanı böylelikle, zamana ait Cennet ve Yüce Yaratan Kişilikleri’nin sahip olduğu absonit birimlerin eş güdümü boyunca gerçek hale gelmektedir. Üç büyük potansiyel Mutlak’ın sahip olduğu koşullu olasılıklarının olgunlaşma eylemi, Üstün Evren Mimarları ve onlara ait aşkın birlikteliklerinin absonit faaliyetidir. Ve, bu nihayetlikler olgunlaşmanın belirli bir aşamasına eriştiğinde, Yüce Yaratan Kişilikleri Cennet’den gelerek, evrimleşen evrenleri gerçeksel varlığa dönüştürmeye dair çağlar süren görevlerine başlamak için ortaya çıkacaklardır. 115:4.6 (1264.5) Supreme reality, which is total finite reality, is in process of dynamic growth between the unqualified potentials of outer space and the unqualified actuals at the center of all things. The finite domain thus factualizes through the co-operation of the absonite agencies of Paradise and the Supreme Creator Personalities of time. The act of maturing the qualified possibilities of the three great potential Absolutes is the absonite function of the Architects of the Master Universe and their transcendental associates. And when these eventualities have attained to a certain point of maturation, the Supreme Creator Personalities emerge from Paradise to engage in the agelong task of bringing the evolving universes into factual being.
115:4.7 (1264.6) Yüceliğin büyümesi, üçlü-ilahiyat-birliklerinden elde edilmektedir; Yüce’nin ruhaniyet bireyi, Kutsal Üçleme’den; ancak, Her-Şeye-Gücü-Yeten’in güç ayrıcalıkları Yedi Katmanlı Tanrı’nın kutsallık başarısına bağlı iken, Yüce’nin aklını bu evrimsel İlahiyat içinde bütünleştirici etken olarak bahşeden Bütünleştirici Bünye’nin hizmeti sayesinde, Her-Şeye-Gücü-Yeten Yüce’nin güç ayrıcalıklarının Yüce olan Tanrı’nın ruhaniyet bireyi ile olan bütünleşimi ortaya çıkar. 115:4.7 (1264.6) The growth of Supremacy derives from the triodities; the spirit person of the Supreme, from the Trinity; but the power prerogatives of the Almighty are predicated on the divinity successes of God the Sevenfold, while the conjoining of the power prerogatives of the Almighty Supreme with the spirit person of God the Supreme takes place by virtue of the ministry of the Conjoint Actor, who bestowed the mind of the Supreme as the conjoining factor in this evolutionary Deity.
5. Yüce’nin Cennet Kutsal Üçlemesi ile olan İlişkisi ^top 5. Relation of the Supreme to the Paradise Trinity ^top
115:5.1 (1264.7) Yüce Varlık mutlak bir biçimde, sahip olduğu kişisel ve ruhani doğanın gerçekliği için Cennet Kutsal Üçlemesi’nin mevcudiyetine ve faaliyetine bağlıdır. Her ne kadar Yüce’nin büyümesi üçlü-ilahiyat-birliğine ait bir husus olsa da, çevresinde Yüce’nin evrimsel büyümesinin ilerleyen bir biçimde gerçekleştiği kusursuz ve sınırlı istikrarın mutlak merkez-kaynağı olarak sürekli varlığını koruyan, Cennet Kutsal Üçlemesi’ne bağlı olmakta, mevcudiyetini ondan almaktadır. 115:5.1 (1264.7) The Supreme Being is absolutely dependent on the existence and action of the Paradise Trinity for the reality of his personal and spirit nature. While the growth of the Supreme is a matter of triodity relationship, the spirit personality of God the Supreme is dependent upon, and is derived from, the Paradise Trinity, which ever remains as the absolute center-source of perfect and infinite stability around which the evolutionary growth of the Supreme progressively unfolds.
115:5.2 (1265.1) Kutsal Üçleme’nin faaliyeti, Yüce’nin faaliyeti ile ilişkilidir; zira, Kutsal Üçleme, Yücelik’in faaliyet düzeyine ek olarak her düzeyde (bütün düzeyler üzerinde) faaliyetsel niteliktedir. Ancak, Havona’nın çağının aşkın-evrenlerin çağına sebep oluşu gibi, doğrudan yaratan olarak Kutsal Üçleme’nin kavranabilen eylemi, Cennet İlahiyatları’nın çocuklarının sahip olduğu yaratıcı eylemlere kaynaklık etmektedir. 115:5.2 (1265.1) The function of the Trinity is related to the function of the Supreme, for the Trinity is functional on all (total) levels, including the level of the function of Supremacy. But as the age of Havona gives way to the age of the superuniverses, so does the discernible action of the Trinity as immediate creator give way to the creative acts of the children of the Paradise Deities.
6. Yüce’nin Üçlü-İlahiyat-Birlikleri ile olan İlişkisi ^top 6. Relation of the Supreme to the Triodities ^top
115:6.1 (1265.2) Mevcudiyetin üçlü-ilahiyat-birliği, Havona-sonrası çağlar boyunca doğrudan bir biçimde faaliyet göstermeye devam eder; Cennet çekimi, maddi mevcudiyetin temel birimlerini içine almakta, Ebedi Evlat’ın ruhaniyet çekimi doğrudan bir biçimde ruhaniyet mevcudiyetinin temel değerleri üzerinde faaliyetini gerçekleştirmekte, ve, Bütünleştirici Bünye’nin akıl çekimi hatasız bir biçimde, ussal mevcudiyete ait hayati anlamların tümünü tutmaktadır. 115:6.1 (1265.2) The triodity of actuality continues to function directly in the post-Havona epochs; Paradise gravity grasps the basic units of material existence, the spirit gravity of the Eternal Son operates directly upon the fundamental values of spirit existence, and the mind gravity of the Conjoint Actor unerringly clutches all vital meanings of intellectual existence.
115:6.2 (1265.3) Ancak, yaratıcı etkinliğin her aşaması uzayın henüz yerleşilmemiş yeni bölgeleri boyunca dışa doğru ilerlerken, o; mutlak Cennet Adası ve bunun üzerinde ikamet eden sınırsız İlahiyatlar olarak — merkezi konumlanmanın yaratıcı kuvvetleri ve kutsal kişilikleri tarafından doğrudan faaliyetten giderek ayrılmış bir biçimde, faaliyet göstermekte ve mevcudiyet halinde bulunmaktadır. Kâinatsal mevcudiyetin bu ilerleyici aşamaları, bu nedenle, artan bir biçimde, sonsuzluğun üç Mutlak potansiyelliği içindeki gelişmelere bağlı hale gelmektedir. 115:6.2 (1265.3) But as each stage of creative activity proceeds out through uncharted space, it functions and exists farther and farther removed from direct action by the creative forces and divine personalities of central emplacement—the absolute Isle of Paradise and the infinite Deities resident thereon. These successive levels of cosmic existence become, therefore, increasingly dependent upon developments within the three Absolute potentialities of infinity.
115:6.3 (1265.4) Yüce Varlık, kâinatsal hizmet için; Ebedi Evlat, Sınırsız Ruhaniyet veya Cennet Adası’nın kişisel-olmayan gerçeklikleri içinde açık bir biçimde dışa vurulmamış haldeki olasılıkları bünyesinde barındırmaktadır. Bu ifadede, bu üç temel mevcudiyetin mutlaklığı hususunda bulunulmuştur; ancak, Yüce’nin büyümesi yalnızca, İlahiyat ve Cennet’in bu mevcudiyetliklerine bağlı olmamakta, aynı zamanda o, İlahiyat, Kâinatsal ve Koşulsuz Mutlak içindeki gelişmeler ile ilişkili halde bulunmaktadır. 115:6.3 (1265.4) The Supreme Being embraces possibilities for cosmic ministry that are not apparently manifested in the Eternal Son, the Infinite Spirit, or the nonpersonal realities of the Isle of Paradise. This statement is made with due regard for the absoluteness of these three basic actualities, but the growth of the Supreme is not only predicated on these actualities of Deity and Paradise but is also involved in developments within the Deity, Universal, and Unqualified Absolutes.
115:6.4 (1265.5) Yüce sadece, evrimleşen evrenlerin Yaratanlar'ı ve yaratılmışları Tanrı-gibi-olma düzeyine erişirlerken büyümez; ancak, bu sınırlı İlahiyat aynı zamanda, asli evrenin sınırlı olasılıkları üzerindeki yaratılmış ve Yaratan üstünlüğünün bir sonucu olarak üstünlüğü deneyimler. Yüce’nin hareketi iki katmanlıdır: yoğunlaşan bir biçimde Cennet ve İlahiyat’a yönelik, kapsamı genişleyen bir biçimde potansiyelin Mutlaklıkları’nın sonsuzluğuna yönelik. 115:6.4 (1265.5) The Supreme not only grows as the Creators and creatures of the evolving universes attain to Godlikeness, but this finite Deity also experiences growth as a result of the creature and Creator mastery of the finite possibilities of the grand universe. The motion of the Supreme is twofold: intensively toward Paradise and Deity and extensively toward the limitlessness of the Absolutes of potential.
115:6.5 (1265.6) Mevcut evren çağı içerisinde bu çifte hareket, asli evrenin alçalan ve yükselen kişilikleri içinde açığa çıkarılmaktadır. Yüce Yaratan Kişilikleri ve onların tüm kutsal birliktelikleri, Yüce’nin ayrılan yayılımsal hareketi biçiminde dışa dönük doğrultuyu yansıtırken; yedi aşkın-evrenden gelen yükseliş kutsal yolcuları, Yücelik’in içe kapanan meyli biçiminde içe dönük doğrultuyu işaret eder. 115:6.5 (1265.6) In the present universe age this dual motion is revealed in the descending and ascending personalities of the grand universe. The Supreme Creator Personalities and all their divine associates are reflective of the outward, diverging motion of the Supreme, while the ascending pilgrims from the seven superuniverses are indicative of the inward, converging trend of Supremacy.
115:6.6 (1265.7) Sınırlı İlahiyat her zaman; Cennet ve buradaki İlahiyatlar’a doğru içe dönük doğrultu ve sınırsızlığa ve buradaki Mutlaklıklar’a doğru dışa dönük doğrultu biçiminde, çifte ilişkilemi amaçlamaktadır. Yaratan Evlatlar’da kişiselleşen ve güç düzenleyicilerinde güç kazandırılan Cennet-yaratıcı kutsallığının kudretli ortaya çıkışı, potansiyelliğin nüfuz alanlarına doğru Yücelik’in engin taşışına işaret ederken; asli evrenin yükseliş halindeki yaratılmışlarının ilerleyişi, Cennet İlahiyatı ile olan bütünlüğe doğru Yücelik’in kudretli taşımını gözlemlemektedir. 115:6.6 (1265.7) Always is the finite Deity seeking for dual correlation, inward toward Paradise and the Deities thereof and outward toward infinity and the Absolutes therein. The mighty eruption of the Paradise-creative divinity personalizing in the Creator Sons and powerizing in the power controllers, signifies the vast outsurge of Supremacy into the domains of potentiality, while the endless procession of the ascending creatures of the grand universe witnesses the mighty insurge of Supremacy toward unity with Paradise Deity.
115:6.7 (1265.8) İnsan varlıkları; görünebilen üzerindeki etkinlerini gözlemleyerek görünemeyenin hareketinin zaman zaman saptanabileceğini öğrenmiş konumda bulunmaktadırlar; ve, evrenler içinde bizler uzunca bir süreden beri, asli evrenin kişilikleri ve işleyiş biçimleri içinde bu türden evrimlerin yarattığı sonuçsal oluşumları gözlemleyerek Yücelik’in hareketlerini ve eğilimlerini tespit etmeyi öğrenmiş bulunmaktayız. 115:6.7 (1265.8) Human beings have learned that the motion of the invisible may sometimes be discerned by observing its effects on the visible; and we in the universes have long since learned to detect the movements and trends of Supremacy by observing the repercussions of such evolutions in the personalities and patterns of the grand universe.
115:6.8 (1266.1) Her ne kadar bizler emin olmasak da, Cennet İlahiyatı’nın sınırlı bir yansıması olarak Yüce’nin dışsal uzaya doğru ebedi bir ilerleyişte bulunmakta olduğuna inanmaktayız; ancak, dışsal uzaya ait üç Mutlak potansiyelin bir yeterliliği olarak, bu Yüce Varlık sonsuza kadar Cennet bütünlüğünü amaçlamaktadır. Ve, bu çifte hareketler, mevcut anda düzenli konumdaki evrenler içindeki temel etkinliklerin çoğunu açıklar nitelikte görünmektedir. 115:6.8 (1266.1) Though we are not sure, we believe that, as a finite reflection of Paradise Deity, the Supreme is engaged in an eternal progression into outer space; but as a qualification of the three Absolute potentials of outer space, this Supreme Being is forever seeking for Paradise coherence. And these dual motions seem to account for most of the basic activities in the presently organized universes.
7. Yüce’nin Doğası ^top 7. The Nature of the Supreme ^top
115:7.1 (1266.2) Yüce’nin İlahiyatı içinde Yaratıcı-BEN; düzeyin sonsuzluğunda, varlığın ebediyetinde ve doğanın mutlaklığında içkin olan sınırlılıklardan göreceli olarak bütüncül özgürleşimi elde etmiştir. Ancak, Yüce olan Tanrı tüm var oluşsal sınırlılıklardan yalnızca, kâinatsal faaliyetin deneyimsel sınırlılıklarına tabi hale gelerek özgürleşmiştir. Deneyim için yetkinliği elde ederek, sınırlı Tanrı aynı zamanda, sonuçsal olarak gerekliliğe tabi hale gelmektedir; ebediyetten olan özgürleşmeyi elde ederek, Her-Şeye-Gücü-Yeten, zamanın sınırlarıyla karşılaşır; ve, Yüce, varlığın mutlaklık-dışı düzeyi olarak mevcudiyetin kısmiliğinin ve doğanın tamamlanmamışlığının bir sonucu olarak yalnızca büyümeyi ve gelişimi bilebilmektedir. 115:7.1 (1266.2) In the Deity of the Supreme the Father-I AM has achieved relatively complete liberation from the limitations inherent in infinity of status, eternity of being, and absoluteness of nature. But God the Supreme has been freed from all existential limitations only by having become subject to experiential qualifications of universal function. In attaining capacity for experience, the finite God also becomes subject to the necessity therefor; in achieving liberation from eternity, the Almighty encounters the barriers of time; and the Supreme could only know growth and development as a consequence of partiality of existence and incompleteness of nature, nonabsoluteness of being.
115:7.2 (1266.3) Tüm bunların hepsi; çabayla sınırlı ilerleyişine, korunumla yaratılmış kazanımına ve inançla kişilik gelişimine dayanan, Yaratıcı’nın tasarımı gerçekleşiyor olmalıdır. Yüce’nin deneyim-evrimine bu şekilde emrederek Yaratıcı, sınırlı yaratılmışların; evrenler içinde var olmalarını ve, deneyimsel ilerleme vasıtasıyla, Yücelik’in kutsallığına bir zaman zarfında erişmelerini mümkün kılmıştır. 115:7.2 (1266.3) All this must be according to the Father’s plan, which has predicated finite progress upon effort, creature achievement upon perseverance, and personality development upon faith. By thus ordaining the experience-evolution of the Supreme, the Father has made it possible for finite creatures to exist in the universes and, by experiential progression, sometime to attain the divinity of Supremacy.
115:7.3 (1266.4) Yüce’ye ilaveten, tüm gerçeklik olarak Nihai bile, yedi Mutlak’ın koşulsuz nitelikteki değerleri dışında, görecelidir. Yücelik’in gerçekliği; Cennet gücüne, Evlat kişiliğine ve Bütünleştirici faaliyete dayanmaktadır; ancak, Yüce’nin büyümesi İlahi Mutlak, Koşulsuz Mutlak ve Evrensel Mutlak’ı içine almaktadır. Ve, bu bileştiren ve bütünleştiren — Yüce olan Tanrı olarak — İlahiyat; İlk Kaynak ve Merkez olarak Cennet Yaratıcısı’nın aranılamaz doğasının sonsuz bütünlüğü tarafından, asli evrene tamamına uzanmış sınırlı gölgenin kişilikleşimidir. 115:7.3 (1266.4) Including the Supreme and even the Ultimate, all reality, excepting the unqualified values of the seven Absolutes, is relative. The fact of Supremacy is predicated on Paradise power, Son personality, and Conjoint action, but the growth of the Supreme is involved in the Deity Absolute, the Unqualified Absolute, and the Universal Absolute. And this synthesizing and unifying Deity—God the Supreme—is the personification of the finite shadow cast athwart the grand universe by the infinite unity of the unsearchable nature of the Paradise Father, the First Source and Center.
115:7.4 (1266.5) Üçlü-ilahiyat-birliklerinin doğrudan bir biçimde sınırlı düzey üzerinde faaliyet halinde olması bakımından, onlar; Mutlak Mevcut ve Mutlak Potansiyel’in doğalarına ait sınırlı sınırlanmışlıkların İlahiyat odaklanışı ve kâinatsal bütünlüğü niteliğindeki, Yüce’ye bağlıdır. 115:7.4 (1266.5) To the extent that the triodities are directly operative on the finite level, they impinge upon the Supreme, who is the Deity focalization and cosmic summation of the finite qualifications of the natures of the Absolute Actual and the Absolute Potential.
115:7.5 (1266.6) Cennet Kutsal Üçlemesi, mutlak kaçınılmaz olarak değerlendirilmektedir; Yedi Üstün Ruhaniyet göründüğü biçimiyle, Kutsal Üçleme kaçınılmazlıklarıdır; Yüce’nin güç-akıl-ruhaniyet-kişilik gerçekleşimi muhtemel, evrimsel kaçınılmazlıktır. 115:7.5 (1266.6) The Paradise Trinity is considered to be the absolute inevitability; the Seven Master Spirits are apparently Trinity inevitabilities; the power-mind-spirit-personality actualization of the Supreme must be the evolutionary inevitability.
115:7.6 (1266.7) Yüce olan Tanrı’nın, koşulsuz sonsuzluk içinde öncül bir biçimde kaçınılmaz bir nitelikte bulunduğu görünmemektedir; ancak, onun tüm görecelik düzeylerinde bu kaçınılmaz konumda olduğu görünmektedir. O; sahip olduğu İlahi doğa içinde gerçeklik algısının bu türünün sonuçlarını etkin bir biçimde bütünleştiren bir biçimde, evrimsel deneyimin hayati derecede önemli odaklayıcısı, bir bütün halinde sunucusu ve kapsayıcısıdır. Ve, tüm bunların hepsini onun; Nihai olan Tanrı’nın mevcudiyet-ötesi ve sınırlı-ötesi dışavurumu biçiminde, kaçınılmaz evrimin ortaya çıkışına katkıda bulunma amacıyla gerçekleştirdiği görünmektedir. 115:7.6 (1266.7) God the Supreme does not appear to have been inevitable in unqualified infinity, but he seems to be on all relativity levels. He is the indispensable focalizer, summarizer, and encompasser of evolutionary experience, effectively unifying the results of this mode of reality perception in his Deity nature. And all this he appears to do for the purpose of contributing to the appearance of the inevitable eventuation, the superexperience and superfinite manifestation of God the Ultimate.
115:7.7 (1267.1) Yüce Varlık’ın değeri kaynak, işlev ve nihai sonu hesaba katmadan bütünüyle anlaşılamaz: bunlar, kökensel Kutsal Üçleme ile, etkinliğin evrimi ile, ve, doğrudan nihai son olan Kutsal Üçleme Nihayeti ile olan ilişkisidir. 115:7.7 (1267.1) The Supreme Being cannot be fully appreciated without taking into consideration source, function, and destiny: relationship to the originating Trinity, the universe of activity, and the Trinity Ultimate of immediate destiny.
115:7.8 (1267.2) Evrimsel deneyimi bir bütün haline getirme süreciyle Yüce; aynı zamanda Bütünleştirici Bünye’nin Cennet işleyiş biçimlerine ait değişmez enerjileri ile kişisel Evlat’ın kutsal ruhaniyetini bir araya getirdiği, ve, Kâinatsal Mutlak’ın mevcudiyetinin Koşulsuz tepki ile İlahiyat etkisini bir araya getirdiği etkileşimsel gelişim içinde, sınırlı olanı absonite bağlar. Ve, bu bütünlük; her şeyin ve her varlığın İlk Yaratıcı-Nedeni ve Kaynak-Yöntemi’ne ait kökensel bütünlüğün saptanmamış işleyişinin bir açığa çıkarılışı olmalıdır. 115:7.8 (1267.2) By the process of summating evolutionary experience the Supreme connects the finite with the absonite, even as the mind of the Conjoint Actor integrates the divine spirituality of the personal Son with the immutable energies of the Paradise pattern, and as the presence of the Universal Absolute unifies Deity activation with the Unqualified reactivity. And this unity must be a revelation of the undetected working of the original unity of the First Father-Cause and Source-Pattern of all things and all beings.
115:7.9 (1267.3) [Bu anlatım, Urantia üzerinde geçici olarak ikamet eden bir Kudretli İletici tarafından sağlanmıştır.] 115:7.9 (1267.3) [Sponsored by a Mighty Messenger temporarily sojourning on Urantia.]