129. Makale Paper 129
İsa’nın Daha Sonraki Erişkin Yaşamı The Later Adult Life of Jesus
129:0.1 (1419.1) İSA KENDİSİNİ, Nasıra ailesinin iç olaylarının idaresinden ve onun bireylerinin doğrudan yönlendirilişinden bütünüyle ve nihai olarak ayırmış haldeydi. O, tam da vaftiz ediliş anına kadar, aile mali durumuna katkıda bulunmaya ve erkek ve kız kardeşlerinin her birinin ruhsal refahına güçlü bir kişisel ilgi duymaya devam etti. Ve, her zaman o, dul kalmış annesinin rahatı ve mutluluğu için insan tarafından gerçekleştirebilecek her şeyi yapmaya hazırdı. 129:0.1 (1419.1) JESUS had fully and finally separated himself from the management of the domestic affairs of the Nazareth family and from the immediate direction of its individuals. He continued, right up to the event of his baptism, to contribute to the family finances and to take a keen personal interest in the spiritual welfare of every one of his brothers and sisters. And always was he ready to do everything humanly possible for the comfort and happiness of his widowed mother.
129:0.2 (1419.2) İnsan Evladı bu aşamada, Nasıra evinden kendisini kalıcı bir biçimde ayırmanın her hazırlığını gerçekleştirmiş haldeydi; ve, bu kendisi için yapılması kolay bir şey değildi. İsa içkin olarak, insanlarını derinden sevmekteydi; o ailesini derinden sevmekteydi, ve bu içkin sevgi, onlara olan olağanüstü bağlılıkla devasa bir biçimde çoğalmış haldeydi. Akranlarımıza daha fazla kendimizi bahşedersek, onları daha fazla derinden sever hale geliriz; ve, İsa kendisini olukça bütüncül bir biçimde ailesine vermiş olduğu için, onları çok büyük ve çok güçlü bir şefkat ile derinden sevmişti. 129:0.2 (1419.2) The Son of Man had now made every preparation for detaching himself permanently from the Nazareth home; and this was not easy for him to do. Jesus naturally loved his people; he loved his family, and this natural affection had been tremendously augmented by his extraordinary devotion to them. The more fully we bestow ourselves upon our fellows, the more we come to love them; and since Jesus had given himself so fully to his family, he loved them with a great and fervent affection.
129:0.3 (1419.3) Ailenin tamamı yavaşça bir biçimde, İsa’nın onlardan ayrılmaya hazırlanmakta oluşunun farkındalığı ile uyanmaktaydı. Beklenen ayrılığın üzüntüsü, yalnızca, amaçladığı ayrılığın duyuruşu için onları hazır hale getirmenin bu gelişmiş yöntemi ile azalmaktaydı. Dört yıldan fazla bir süredir, onlar, İsa’nın nihai ayrılığı için hazırlık yapmakta olduğunu hissetmekteydiler. 129:0.3 (1419.3) All the family had slowly awakened to the realization that Jesus was making ready to leave them. The sadness of the anticipated separation was only tempered by this graduated method of preparing them for the announcement of his intended departure. For more than four years they discerned that he was planning for this eventual separation.
1. Yirmi Yedinci Yaş (M.S. 21.yıl) ^top 1. The Twenty-Seventh Year (A.D. 21) ^top
129:1.1 (1419.4) M.S. 21 olan bu yılın Ocak ayında, yağmurlu bir Pazar sabahı, İsa; yalnızca, Tiberya’ya kadar gidip oradan da Celile Denizi etrafındaki diğer şehirlere bir ziyarette bulunacağının açıklamasını yaparak, ailesinden törensiz bir biçimde ayrıldı. Ve, böylece İsa, bu hanenin düzenli bir üyesi haline bir daha gelmeyerek, onlardan ayrıldı. 129:1.1 (1419.4) In January of this year, a.d. 21, on a rainy Sunday morning, Jesus took unceremonious leave of his family, only explaining that he was going over to Tiberias and then on a visit to other cities about the Sea of Galilee. And thus he left them, never again to be a regular member of that household.
129:1.2 (1419.5) O bir haftasını, yakın zaman içerisinde Celile’nin başkenti olarak Seforis’i geçecek olan yeni şehir Tiberya’da geçirdi; ve, kendisini ilgilendirecek çok az şey bularak o, sırasıyla, Mecdel ve Bethsaida’dan, babasının arkadaşı Zübeyde’ye bir ziyarette bulunmak için durduğu yer olan Kapernaum’a geçti. Zübeyde’nin oğulları balıkçıydı kendisi ise bir gemi ustasıydı. Nasıralı İsa, hem tasarımda ve hem de yapımda bir uzmandı o, ahşapla çalışmada bir ustaydı ve, Zübeyde uzunca bir süredir Nasıralı zanaatkârın becerisini bilir haldeydi. Uzunca bir süre boyunca Zübeyde, gelişmiş tekneler yapma üzerine düşünmüş haldeydi; o bu aşamada planlarını İsa’nın önüne serip, ziyaret halindeki marangozu girişimine katılmaya davet etti, ve İsa bu teklifi hemen kabul etti. 129:1.2 (1419.5) He spent one week at Tiberias, the new city which was soon to succeed Sepphoris as the capital of Galilee; and finding little to interest him, he passed on successively through Magdala and Bethsaida to Capernaum, where he stopped to pay a visit to his father’s friend Zebedee. Zebedee’s sons were fishermen; he himself was a boatbuilder. Jesus of Nazareth was an expert in both designing and building; he was a master at working with wood; and Zebedee had long known of the skill of the Nazareth craftsman. For a long time Zebedee had contemplated making improved boats; he now laid his plans before Jesus and invited the visiting carpenter to join him in the enterprise, and Jesus readily consented.
129:1.3 (1419.6) İsa Zübeyde ile yalnızca, bir yıldan biraz daha uzunca bir süre boyunca çalıştı ancak, bu zaman zarfında o, yeni türde bir tekne icat etmiş olup, tekne yapımının tamimiyle yeni yöntemlerini oluşturmuştu. Üstün teknikle ve kamara tahtalarının fazlasıyla gelişmiş buharlanma yöntemleriyle, İsa ve Zübeyde; eski türdeki teknelere kıyasla gölde seyahat etmek için kıyas edilmeyecek kadar güvenli sandal olarak, çok üstün bir türde olan tekneleri inşa etmeye başladı. Birkaç yıl boyunca Zübeyde, bu yeni tür teknelere dönen bir biçimde, küçük kuruluşunun kaldırabileceğinden çok daha fazla iş aldı beş yıldan az bir sürede, göldeki sandalların neredeyse hepsi, Kapernaum’daki Zübeyde’nin atölyesinde inşa edilmiş haldeydi. İsa, yeni teknelerin tasarımcısı olarak Celile balıkçı insanları tarafından oldukça iyi bilinir hale gelmişti. 129:1.3 (1419.6) Jesus worked with Zebedee only a little more than one year, but during that time he created a new style of boat and established entirely new methods of boatmaking. By superior technique and greatly improved methods of steaming the boards, Jesus and Zebedee began to build boats of a very superior type, craft which were far more safe for sailing the lake than were the older types. For several years Zebedee had more work, turning out these new-style boats, than his small establishment could handle; in less than five years practically all the craft on the lake had been built in the shop of Zebedee at Capernaum. Jesus became well known to the Galilean fisherfolk as the designer of the new boats.
129:1.4 (1420.1) Zübeyde orta düzeyde varlıklı bir kişiydi; onun gemi yapım atölyeleri Kapernaum’un güneyinde kalan göl üzerinde bulunup, onun evi, Bethsaida’nın ana balıkçılık merkezinin yanındaki göl kıyısının aşağısında konumlanmıştı. İsa bu yıl boyunca Zübeyde’nin evinde yaşamış olup, bu yıl geçince de Kapernaum’da kalmaya devam etti. O bu zamana kadar, dünyada uzunca bir süredir yalnız, yani bir babaya sahip olmadan, çalışmıştı ve, o, bir baba-iş arkadaşı ile çalışmanın bu döneminden fazlasıyla keyif duymuştu. 129:1.4 (1420.1) Zebedee was a moderately well-to-do man; his boatbuilding shops were on the lake to the south of Capernaum, and his home was situated down the lake shore near the fishing headquarters of Bethsaida. Jesus lived in the home of Zebedee during the year and more he remained at Capernaum. He had long worked alone in the world, that is, without a father, and greatly enjoyed this period of working with a father-partner.
129:1.5 (1420.2) Zübeyde’nin eşi Şalom; daha yalnızca sekiz yıl önce görevinden alınmış bir biçimde, bir zamanlar Kudüs’de yüksek bir din-adamı ve hala Sadukiler topluluğunun en etkili bireyi olan, Annas’ın bir akrabasıydı. Şalom İsa’yı, Yakup Yahya ve Davut olarak kendi erkek çocuklarını nasıl sevdiyse öyle derinden sevmişti; bunun karşısında, onun dört kızı, İsa’yı büyük ağabeyleri olarak görmüşlerdi. İsa sıklıkla, Yakup, Yahya ve Davut ile balık tutmaya gitmekteydi; ve, bu çocuklar, İsa’nın uzman bir gemi ustası oluşuna ek olarak deneyimli bir balıkçı olduğunu öğrendiler. 129:1.5 (1420.2) Zebedee’s wife, Salome, was a relative of Annas, onetime high priest at Jerusalem and still the most influential of the Sadducean group, having been deposed only eight years previously. Salome became a great admirer of Jesus. She loved him as she loved her own sons, James, John, and David, while her four daughters looked upon Jesus as their elder brother. Jesus often went out fishing with James, John, and David, and they learned that he was an experienced fisherman as well as an expert boatbuilder.
129:1.6 (1420.3) Bu yılın tamamı boyunca İsa her ay Yakup’a para gönderiminde bulundu. O Nasıra’ya Ekim ayında, Marta’nın düğününe katılmak için geri döndü; ve, o Nasıra’ya, Şimon ve Yude’nin çifte evliliğinden kısa bir süre önce geri döndüğü zaman olarak, iki yıldan daha fazla bir süre boyunca tekrar uğramadı. 129:1.6 (1420.3) All this year Jesus sent money each month to James. He returned to Nazareth in October to attend Martha’s wedding, and he was not again in Nazareth for over two years, when he returned shortly before the double wedding of Simon and Jude.
129:1.7 (1420.4) Bu yıl boyunca, İsa, tekneler inşa edip, insanların dünya üzerinde nasıl yaşamakta olduğunu gözlemlemeye devam etti. O sıklıkla; Kapernaum’un, Şam’dan güneye olan doğrudan seyahat hattı üzerinde konumlandığı bir biçimde, kervan durağını ziyaret etmek için aşağıya inerdi. Kapernaum güçlü bir Roma ordu bölgesiydi; ve, garnizonun başında bulunan rütbeli asker, inancını kendi inançlarına sonradan değiştirenler için Museviler’in adlandırdığı biçimiyle “inançlı bir adam” olarak, Yahveh’e inanmakta olan bir Musevi-olmayan kişiydi. Bu asker, varlıklı bir Roma ailesine aitti; ve, o kendi kendisine, İsa’nın Zübeyde ile yaşamak için gelişinden kısa bir süre önce Museviler’e sunulmuş olan, Kapernaum’da güzel bir sinagog inşa etmeyi görev edinmişti. İsa bu sinagogda, bu yılın yarısından daha fazla bir süre boyunca ayinleri yönetti; ve, ayinlere katılma imkânı bulmuş kervan insanlarının bazıları kendisini Nasıra’dan gelmek olan marangoz olarak tanıdı. 129:1.7 (1420.4) Throughout this year Jesus built boats and continued to observe how men lived on earth. Frequently he would go down to visit at the caravan station, Capernaum being on the direct travel route from Damascus to the south. Capernaum was a strong Roman military post, and the garrison’s commanding officer was a gentile believer in Yahweh, “a devout man,” as the Jews were wont to designate such proselytes. This officer belonged to a wealthy Roman family, and he took it upon himself to build a beautiful synagogue in Capernaum, which had been presented to the Jews a short time before Jesus came to live with Zebedee. Jesus conducted the services in this new synagogue more than half the time this year, and some of the caravan people who chanced to attend remembered him as the carpenter from Nazareth.
129:1.8 (1420.5) Vakit vergilerin ödenmesine geldiğinde, İsa kendisini, bir “Kapernaum’un usta zanaatkârı” olarak kaydetti. Bu günden dünya yaşamının sonuna kadar, Kapernaum’un bir sakini olarak bilindi. O hiçbir zaman başka bir yasal ikametgâh bildirmedi; buna rağmen o diğerlerinin, çeşitli nedenlerden dolayı, Şam, Bethani, Nasıra ve hatta İskenderiye’de kendi ikametini göstermesine izin verdi. 129:1.8 (1420.5) When it came to the payment of taxes, Jesus registered himself as a “skilled craftsman of Capernaum.” From this day on to the end of his earth life he was known as a resident of Capernaum. He never claimed any other legal residence, although he did, for various reasons, permit others to assign his residence to Damascus, Bethany, Nazareth, and even Alexandria.
129:1.9 (1420.6) Kapernaum sinagogu içerisinde, o, kütüphane çekmecelerinde birçok yeni kitap buldu. Bir akşam toplumsal yaşamını diğer insanlara ayırırken, diğerinde onu gençlerle geçirmekteydi. İsa’nın kişiliğinde, istisnasız her genç insanı kendisine çeken sevecen ve ilham verici bir şey bulunmaktaydı. O her seferinde bu kişileri, kendi varlığında huzurlu hissettirmekteydi. Galiba, bu kişilerle iyi anlaşmasının altıda yatan büyük sır; her zaman yapmak istediklere şeylere ilgi duymasından, ve, onlar talepte bulunmadıkça nadiren tavsiyesini sunmasından oluşan iki katmanlı gerçekliğe dayanmaktaydı. 129:1.9 (1420.6) At the Capernaum synagogue he found many new books in the library chests, and he spent at least five evenings a week at intense study. One evening he devoted to social life with the older folks, and one evening he spent with the young people. There was something gracious and inspiring about the personality of Jesus which invariably attracted young people. He always made them feel at ease in his presence. Perhaps his great secret in getting along with them consisted in the twofold fact that he was always interested in what they were doing, while he seldom offered them advice unless they asked for it.
129:1.10 (1420.7) Zübeyde ailesi neredeyse İsa’ya ibadet etmişti; ve, onlar, çalışmak amacıyla sinagog için ayrılmasından önce, akşam yemeği sonrasında her akşam soru ve cevaptan oluşan söyleşilere hiçbir zaman katılmazlık etmemişlerdi. Küçük komşular da, sıklıkla, bu akşam-yemeği-sonrası buluşmalara katılmak için gelmekteydiler. Küçüklerden oluşan bu topluluklara, İsa, tam da kavrayacakları derinlikte, çeşitli ve gelişmiş yönergelerde bulundu. İsa onlarla; siyaset, sosyoloji, bilim ve felsefe hakkındaki görüş ve ideallerini ifade eden bir biçiminde, oldukça özgür bir şekilde konuşmaktaydı ancak, o hiçbir zaman, insanın Tanrı ile olan ilişkisi olarak — din hakkında konuşması dışında, en doğru bilgi kaynağıymışçasına olan kesinlikte konuşmaya cüret etmedi. 129:1.10 (1420.7) The Zebedee family almost worshiped Jesus, and they never failed to attend the conferences of questions and answers which he conducted each evening after supper before he departed for the synagogue to study. The youthful neighbors also came in frequently to attend these after-supper meetings. To these little gatherings Jesus gave varied and advanced instruction, just as advanced as they could comprehend. He talked quite freely with them, expressing his ideas and ideals about politics, sociology, science, and philosophy, but never presumed to speak with authoritative finality except when discussing religion—the relation of man to God.
129:1.11 (1421.1) Bir hafta, İsa, tüm hane halkıyla, atölye çalışanlarıyla ve kıyı yardımcıları ile görüşme düzenledi; zira, Zübeyde birçok çalışana sahipti. Ve, bu çalışanlar arasında İsa ilk kez “Üstün” olarak çağrıldı. Onların hepsi kendisini derinden sevmekteydi. O, Zübeyde ile Kapernaum’da emek vermekten büyük keyif aldı ancak, o, Nasıra marangoz atölyesinin yanı başında çocukların açık havada oynayışını aramaktaydı. 129:1.11 (1421.1) Once a week Jesus held a meeting with the entire household, shop, and shore helpers, for Zebedee had many employees. And it was among these workers that Jesus was first called “the Master.” They all loved him. He enjoyed his labors with Zebedee in Capernaum, but he missed the children playing out by the side of the Nazareth carpenter shop.
129:1.12 (1421.2) Zübeyde’nin oğulları arasında, Yakup, İsa’ya bir filozof halinde bir öğretmen olarak en fazla ilgi beslemiş olandı. Yahya en fazla, İsa’nın dini öğretisi ve görüşleriyle ilgilenmişti. Davut ona bir makina ustası olarak saygı duymuştu, ancak onun dini görüşleri ve felsefi öğretilerine az ilgi beslemişti. 129:1.12 (1421.2) Of the sons of Zebedee, James was the most interested in Jesus as a teacher, as a philosopher. John cared most for his religious teaching and opinions. David respected him as a mechanic but took little stock in his religious views and philosophic teachings.
129:1.13 (1421.3) Sık sık Yude, sinagogla İsa’nın konuşmasını duymak için Şabatları buraya gelir, onu ziyaret etmek için ayin sonrasına kalırdı. Ve, Yude, en büyük abisine dair daha fazla şey gördükçe, İsa’nın gerçekten büyük bir insan olduğundan emin hale gelmişti. 129:1.13 (1421.3) Frequently Jude came over on the Sabbath to hear Jesus talk in the synagogue and would tarry to visit with him. And the more Jude saw of his eldest brother, the more he became convinced that Jesus was a truly great man.
129:1.14 (1421.4) Bu yıl, İsa, insan aklı üzerindeki yükseliş üstünlüğünde büyük ilerlemeler kaydetmiş olup, ikamet eden Düşünce Düzenleyicisi ile bilinçli iletişimin yeni ve daha yüksek seviyelerine erişmişti. 129:1.14 (1421.4) This year Jesus made great advances in the ascendant mastery of his human mind and attained new and high levels of conscious contact with his indwelling Thought Adjuster.
129:1.15 (1421.5) Bu, onun yerleşim yaşamının son yılıydı. Bir daha İsa, bir yerde ve bir sorumluluk içinde tam bir yıl harcamamıştı. Dünya üzerindeki kutsal yolculuklarının günleri hızlı bir biçimde yaklaşmaktaydı. Yoğun etkinliğin dönemleri çok da uzak gelecekte değildi; ancak, bu aşamada, geçmişteki yalın ancak yoğun haldeki etkin yaşamı ile daha da yoğun ve zorlayıcı kamu hizmeti arasına, fazlasıyla faal seyahat ile oldukça çeşitlenmiş kişisel etkinliğin bir kaç yılı girmek üzereydi. Âlemin bir insanı olarak hazırlanışı, Urantia bahşedilişinin kutsal ve insan-ötesi fazlarına ait kusursuzlaşmış Tanrı-insanı olarak öğretme ve duyurma sürecine girişinden önce tamamlanmak zorundaydı. 129:1.15 (1421.5) This was the last year of his settled life. Never again did Jesus spend a whole year in one place or at one undertaking. The days of his earth pilgrimages were rapidly approaching. Periods of intense activity were not far in the future, but there were now about to intervene between his simple but intensely active life of the past and his still more intense and strenuous public ministry, a few years of extensive travel and highly diversified personal activity. His training as a man of the realm had to be completed before he could enter upon his career of teaching and preaching as the perfected God-man of the divine and posthuman phases of his Urantia bestowal.
2. Yirmi Sekizinci Yaş (M.S. 22.yıl) ^top 2. The Twenty-Eighth Year (A.D. 22) ^top
129:2.1 (1421.6) M.S. 22.yılında, Mart ayında, İsa, Zübeyde’ye ve Kapernaum’a elveda etti. O, Kudüs’e olan yolculuğunun giderlerini karşılamak için küçük miktarda bir para talep etti. Zübeyde ile çalışırken o, yalnızca küçük miktarlarda para alır, bu parayı da her ay Nasıra’da bulunan ailesine gönderirdi. Bir ay Yusuf Kapernaum’a para için inerdi; diğer ay ise Yude, İsa’dan para alıp onu Nasıra’ya götürmek için Kapernaum’a uğrardı. Yude’nin çalıştığı ana balıkçılık merkezi, Kapernaum’un yalnızca birkaç kilometre güneyindeydi. 129:2.1 (1421.6) In March, a.d. 22, Jesus took leave of Zebedee and of Capernaum. He asked for a small sum of money to defray his expenses to Jerusalem. While working with Zebedee he had drawn only small sums of money, which each month he would send to the family at Nazareth. One month Joseph would come down to Capernaum for the money; the next month Jude would come over to Capernaum, get the money from Jesus, and take it up to Nazareth. Jude’s fishing headquarters was only a few miles south of Capernaum.
129:2.2 (1421.7) İsa Zübeyde’nin ailesine elveda ettiğinde, Hamursuz zamanına kadar Kudüs’de kalmaya devam etmeye razı oldu; ve, onların hepsi, bu etkinlik için orada mevcut bulunacaklarını söz verdi. Onlar hatta, Hamursuz akşam yemeğini beraberce kutlamak için düzenlemelerde bulundular. Onların tümü, özellikle Zübeyde’nin kızları, İsa onlardan ayrıldığında çok kederlenmişti. 129:2.2 (1421.7) When Jesus took leave of Zebedee’s family, he agreed to remain in Jerusalem until Passover time, and they all promised to be present for that event. They even arranged to celebrate the Passover supper together. They all sorrowed when Jesus left them, especially the daughters of Zebedee.
129:2.3 (1421.8) Kapernaum’dan ayrılmadan önce, İsa, yeni bulmuş olduğu arkadaşı ve yakın dostu olan Yahya Zübeyde ile uzunca bir konuşma gerçekleştirmişti. O Yahya’ya, “vaktim gelene kadar” fazlasıyla seyahat etmeyi düşündüğünü söylemiş olup, kendisinin alacaklı olduğu kaynaklar tükenene kadar her ay Nasıra’daki ailesine belli bir miktarda para gönderme hususunda kendi yerine hareket etmesini rica etti. Ve, Yahya, ona bu sözde bulundu: Benim öğretmenim, görevinin yolunda ve onun için git, dünyadaki görevini gerçekleştir; ben senin için bu veya başka hangi hususta gerekirse onda hareket edeceğim, ve ben, tıpkı kendi anneme baktığım ve kendi erkek ve kız kardeşimler ile ilgilendiğim gibi ailene göz kulak olacağım. Babamın muhafaza ettiği kaynakları emrettiğin gibi ve onlara ihtiyaç duyulabileceği gibi dağıtacağım, ve senin fazla olan paran son kuruşuna kadar tükenirse, eğer o zamana kadar senden daha fazlasını almazsam, ve eğer annen ona ihtiyaç duyarsa, kendi kazancımı onunla paylaşacağım. Huzurla kendi yoluna git. Ben, tüm bu hususlarda senin yerine hareket edeceğim.” 129:2.3 (1421.8) Before leaving Capernaum, Jesus had a long talk with his new-found friend and close companion, John Zebedee. He told John that he contemplated traveling extensively until “my hour shall come” and asked John to act in his stead in the matter of sending some money to the family at Nazareth each month until the funds due him should be exhausted. And John made him this promise: “My Teacher, go about your business, do your work in the world; I will act for you in this or any other matter, and I will watch over your family even as I would foster my own mother and care for my own brothers and sisters. I will disburse your funds which my father holds as you have directed and as they may be needed, and when your money has been expended, if I do not receive more from you, and if your mother is in need, then will I share my own earnings with her. Go your way in peace. I will act in your stead in all these matters.”
129:2.4 (1422.1) Böylelikle, İsa’nın Kudüs için ayrılışından sonra, Yahya babası Zübeyde’ye İsa’nın alacağı olan para hakkında danıştı ve, Yahya, onun bu kadar büyük bir tutarda oluşu karşısında şaşırdı. İsa bu hususu oldukça bütüncül bir biçimde onlara bırakmış olduğu için, onlar, bu kaynakların gayrimenkullere yatırılmasının ve buralardan gelecek gelir ile Nasıra ailesinin desteklenmesinin daha iyi bir plan olduğunda hem fikir oldular; ve, Zübeyde Kapernaum’da rehinli ve satılığa çıkarılmış küçük bir evi bildiği için, Yahya’nın bu evi İsa’nın parası ile almasını ve evin sahipliğini arkadaşı adına tutmasını emretmişti. Ve, Yahya bunu, babasının tavsiye ettiği gibi yaptı. İki yıl boyunca, evden gelen kira evin taksitleri için kullanılmış olup, bu gelir, İsa’nın yakın bir zamanda aile tarafından ihtiyaç duyulduğunda kullanılması için Yahya’ya göndermiş olduğu büyük miktardaki bir kaynakla birleşen bir biçimde, rehinin sonlanışına denk düşmekteydi; ve, Zübeyde, Yahya’nın vakti geldiğinde ev taksitlerinin geriye kalan tüm kısmını ödeyebilmesi için, böylelikle bu iki odalı evin mülkiyetini rehinden kurtarması için, aradaki farkı karşıladı. Böylelikle, İsa, Kapernaum’da bir evin sahibi haline geldi; ancak, ona bundan bahsedilmemişti. 129:2.4 (1422.1) Therefore, after Jesus had departed for Jerusalem, John consulted with his father, Zebedee, regarding the money due Jesus, and he was surprised that it was such a large sum. As Jesus had left the matter so entirely in their hands, they agreed that it would be the better plan to invest these funds in property and use the income for assisting the family at Nazareth; and since Zebedee knew of a little house in Capernaum which carried a mortgage and was for sale, he directed John to buy this house with Jesus’ money and hold the title in trust for his friend. And John did as his father advised him. For two years the rent of this house was applied on the mortgage, and this, augmented by a certain large fund which Jesus presently sent up to John to be used as needed by the family, almost equaled the amount of this obligation; and Zebedee supplied the difference, so that John paid up the remainder of the mortgage when it fell due, thereby securing clear title to this two-room house. In this way Jesus became the owner of a house in Capernaum, but he had not been told about it.
129:2.5 (1422.2) Nasıra’daki aile İsa’nın Kapernaum’dan ayrılmış olduğunu duyduğunda, Yahya ile olan bu mali anlaşmayı bilmeyen bir konumda, geçimlerini İsa’dan artık herhangi bir yardım almadan sağlamanın vaktinin gelmiş olduğuna inandılar. Yakup İsa ile olan anlaşmasını hatırladı, ve derhal, kardeşlerinin yardımlarıyla birlikte, ailenin bakımı için tüm sorumluluğu üstlendi. 129:2.5 (1422.2) When the family at Nazareth heard that Jesus had departed from Capernaum, they, not knowing of this financial arrangement with John, believed the time had come for them to get along without any further help from Jesus. James remembered his contract with Jesus and, with the help of his brothers, forthwith assumed full responsibility for the care of the family.
129:2.6 (1422.3) Ancak, Kudüs’de İsa’yı gözlemlemek için geri dönmemize izin verin. Yaklaşık olarak iki ay boyunca o, vaktinin büyük bir kısmını hahamların çeşitli okullarına zaman zaman gerçekleştirdiği ziyaretler ile beraber mabet söyleşilerini dinlemek ile harcadı. 129:2.6 (1422.3) But let us go back to observe Jesus in Jerusalem. For almost two months he spent the greater part of his time listening to the temple discussions with occasional visits to the various schools of the rabbis. Most of the Sabbath days he spent at Bethany.
129:2.7 (1422.4) İsa Kudüs’e beraberinde, eski bir yüksek din adamı olan Annas’a kendisini “benim öz olum gibi biri” olarak tanıştıran, Zübeyde’nin eşinden gelen bir mektubu taşımıştı. Annas vaktinin büyük bir kısmını, Kudüs dini öğretmenlerinin birçok akademik kurumuna ziyarette bulunmak için kendisini kişisel olarak gezdiren bir biçimde, onunla harcamıştı. İsa tepeden tırnağa bu okulları gözden geçirip, öğretim yöntemlerini titiz bir biçimde gözlemlerken, kesinlikle, herkes önünde tek bir soru dahi sormadı. Her ne kadar Annas İsa’yı büyük bir kişi olarak gördüyse de, ona nasıl tavsiyede bulunması gerektiğine dair kafa karışıklığı içerisindeydi. O, Kudüs’ün herhangi bir okuluna bir öğrenci olarak girmesini tavsiye edişinin mantıksızlığının farkına varmıştı, ama yine de, bu okullarda daha öncesinde hiç hazırlanmadığı için, İsa’nın düzenli ders veren bir öğretmen konumuna hiçbir zaman getirilmeyecek oluşunu oldukça iyi bilmekteydi. 129:2.7 (1422.4) Jesus had carried with him to Jerusalem a letter from Salome, Zebedee’s wife, introducing him to the former high priest, Annas, as “one, the same as my own son.” Annas spent much time with him, personally taking him to visit the many academies of the Jerusalem religious teachers. While Jesus thoroughly inspected these schools and carefully observed their methods of teaching, he never so much as asked a single question in public. Although Annas looked upon Jesus as a great man, he was puzzled as to how to advise him. He recognized the foolishness of suggesting that he enter any of the schools of Jerusalem as a student, and yet he well knew Jesus would never be accorded the status of a regular teacher inasmuch as he had never been trained in these schools.
129:2.8 (1422.5) Yakın bir zaman için içinde Hamursuz vakti geldi çattı ve, her bir taraftan gelen kalabalıklarla birlikte, Zübeyde ve onun tüm ailesi Kapernaum’dan Kudüs’e ulaştı. Onların hepsi, tek vücut haline gelmiş mutlu bir aile olarak Hamursuz’u kutlamış oldukları yer olan, Annas’ın büyük evinde durdu. 129:2.8 (1422.5) Presently the time of the Passover drew near, and along with the throngs from every quarter there arrived at Jerusalem from Capernaum, Zebedee and his entire family. They all stopped at the spacious home of Annas, where they celebrated the Passover as one happy family.
129:2.9 (1422.6) Bu Hamursuz haftasının bitişinden önce, tam da şans eseri bir biçimde, İsa, varlıklı bir yolcu ve, on yedi yaşında genç bir adam olan, oğlu ile tanıştı. Bu yolcular Hindistan’dan gelmişti; ve, Roma ve Akdeniz bölgesi üzerindeki çeşitli başka bölgeleri de ziyaret ederlerken yollarının üstünde bulunarak, öncesinden, her ikisi için de tercüman ve oğlu için özel öğretmenlik yapabilecek birini bulabilmeleri umuduyla Hamursuz boyunca Kudüs’e ulaşacak şekilde düzenlemelerini yapmışlardı. Baba, İsa’nın onlarla birlikte seyahat etmeye razı oluşunda ısrar etmekteydi. İsa ailesinden bahsedip, bu süreç içinde kendilerini yardıma ihtiyacı olan bir konumda bulabilecekleri, neredeyse iki yıla varan bir süreliğine ayrılmanın hiç de adil olamayacağını ifade etmişti. Bunun üzerine, Doğu’dan gelen bu yolcu, yoksulluğa karşı ailesini koruma amacıyla arkadaşlarına bu türden kaynakları emanet edebilmesi için, bir yıllık maaşını İsa’ya önceden verme teklifinde bulundu. 129:2.9 (1422.6) Before the end of this Passover week, by apparent chance, Jesus met a wealthy traveler and his son, a young man about seventeen years of age. These travelers hailed from India, and being on their way to visit Rome and various other points on the Mediterranean, they had arranged to arrive in Jerusalem during the Passover, hoping to find someone whom they could engage as interpreter for both and tutor for the son. The father was insistent that Jesus consent to travel with them. Jesus told him about his family and that it was hardly fair to go away for almost two years, during which time they might find themselves in need. Whereupon, this traveler from the Orient proposed to advance to Jesus the wages of one year so that he could intrust such funds to his friends for the safeguarding of his family against want. And Jesus agreed to make the trip.
129:2.10 (1423.1) İsa bu büyük tutarı, Zübeyde’nin oğlu olan Yahya’ya aktardı. Ve, sizlere, Yahya’nın bu parayı Kapernaum emlağı üzerindeki rehinin kaldırılışında nasıl kullanmış olduğu anlatılmıştır. İsa Zübeyde’yi, bu Akdeniz seyahati hakkında bütünüyle kendisinin sırdaşı yaptı ancak, İsa ondan, hiç kimseye, hatta kendi beden ve kanından gelenlere bile, bunu söylememesi hususunda resmi talepte bulundu; ve, Zübeyde, neredeyse iki yıl süren bu uzun süreç boyunca İsa’nın nerede bulunduğuna dair sahip olduğu bilgiyi hiçbir zaman açığa çıkarmadı. İsa’nın bu seyahatten dönüşünden önce, Nasıra’da bulunan ailesi, ölmüş olduğu fikrine vararak onun hakkında daha fazla düşünmekten vazgeçmek üzere olan bir konumda bulunmaktaydı. Yalnızca, bir kaç sefer oğlu Yahya ile birlikte Nasıra’ya kadar çıkmış olan, Zübeyde’nin güvenceleri Meryem’in kalbindeki ümidi canlı kılmaktaydı. 129:2.10 (1423.1) Jesus turned this large sum over to John the son of Zebedee. And you have been told how John applied this money toward the liquidation of the mortgage on the Capernaum property. Jesus took Zebedee fully into his confidence regarding this Mediterranean journey, but he enjoined him to tell no man, not even his own flesh and blood, and Zebedee never did disclose his knowledge of Jesus’ whereabouts during this long period of almost two years. Before Jesus’ return from this trip the family at Nazareth had just about given him up as dead. Only the assurances of Zebedee, who went up to Nazareth with his son John on several occasions, kept hope alive in Mary’s heart.
129:2.11 (1423.2) Bu zaman zarfında, Nasıra ailesi oldukça iyi geçinmekteydi; Yude dikkate değer bir biçimde payına düşen miktarı attırmış olup, evlenene kadar ilave olan katkısını devam ettirmiş konumda bulunmaktaydı. Her ne kadar onlar az yardıma ihtiyaç duymaktaydılarsa da, İsa’nın yönlendirmiş olduğu gibi, her ay Meryem ve Ruth’a armağanlarda bulunma Yahya Zübeyde’nin âdeti olmuştu. 129:2.11 (1423.2) During this time the Nazareth family got along very well; Jude had considerably increased his quota and kept up this extra contribution until he was married. Notwithstanding that they required little assistance, it was the practice of John Zebedee to take presents each month to Mary and Ruth, as Jesus had instructed him.
3. Yirmi Dokuzuncu Yaş (M.S. 23.yıl) ^top 3. The Twenty-Ninth Year (A.D. 23) ^top
129:3.1 (1423.3) İsa’nın yirmi dokuzuncu yaşının tamamı, Akdeniz dünyası üzerindeki gezintiyi tamamlamakla harcandı. Onun ana olayları, bu deneyimleri açığa çıkarma iznine sahip olduğumuz kadarıyla, bu makalenin hemen sonrasında gelen anlatımların konusunu oluşturmaktadır. 129:3.1 (1423.3) The whole of Jesus’ twenty-ninth year was spent finishing up the tour of the Mediterranean world. The main events, as far as we have permission to reveal these experiences, constitute the subjects of the narratives which immediately follow this paper.
129:3.2 (1423.4) Roma dünyası üzerindeki bu gezinti boyunca, birçok nedenden dolayı, İsa, Şam yazıcısı olarak bilinmişti. Dönüş yolculuğu üzerindeki Korint’de ve diğer duraklarda, o buna rağmen, Musevi özel öğretmeni olarak tanınmıştı. 129:3.2 (1423.4) Throughout this tour of the Roman world, for many reasons, Jesus was known as the Damascus scribe. At Corinth and other stops on the return trip he was, however, known as the Jewish tutor.
129:3.3 (1423.5) Bu, İsa’nın yaşamında önemli olaylara sahne olmuş bir dönemdi. Bu seyahat üzerinde o, akran insanlarıyla birçok iletişimde bulundu; ancak, bu deneyim yaşamının, ailenin hiçbir üyesine ne de havarilerin herhangi birine açığa çıkarmamış olduğu, bir fazıdır. İsa beden içindeki hayatını yaşamaya devam edip, bu dünyadan bu geniş kapsamlı ziyarette bulunduğunu (Bethsaidalı Zübeyde dışında) hiç kimsenin bilmediği bir şekilde ayrıldı. Arkadaşlarından bazıları, onun Şam’a geri dönmüş olduğunu düşündü; diğerleri ise, onun Hindistan’a gitmiş olduğuna dair fikir yürüttü. Kendi ailesi, bir seferinde bir hazzan yardımcısı olma amacıyla buraya gitmek için davet edilmiş olduğunu bildikleri için, İskenderiye’de olduğuna dair inanca eğilim gösterdi. 129:3.3 (1423.5) This was an eventful period in Jesus’ life. While on this journey he made many contacts with his fellow men, but this experience is a phase of his life which he never revealed to any member of his family nor to any of the apostles. Jesus lived out his life in the flesh and departed from this world without anyone (save Zebedee of Bethsaida) knowing that he had made this extensive trip. Some of his friends thought he had returned to Damascus; others thought he had gone to India. His own family inclined to the belief that he was in Alexandria, as they knew that he had once been invited to go there for the purpose of becoming an assistant chazan.
129:3.4 (1423.6) İsa Filistin’e geri döndüğünde, Kudüs’den İskenderiye’ye gitmiş olduğuna dair ailesinin görüşünü değiştirmek için hiçbir şey yapmadı o, Filistin’de bulunmadığı zamanın tümünün bu eğitim ve kültür şehrinde geçirilmiş olduğuna dair inancı sürdürmelerine izin verdi. Yalnızca, Bethsaida’nın gemi ustası bu hususlardaki gerçekleri bilmekteydi, ve Zübeyde bunu kimseye söylemedi. 129:3.4 (1423.6) When Jesus returned to Palestine, he did nothing to change the opinion of his family that he had gone from Jerusalem to Alexandria; he permitted them to continue in the belief that all the time he had been absent from Palestine had been spent in that city of learning and culture. Only Zebedee the boatbuilder of Bethsaida knew the facts about these matters, and Zebedee told no one.
129:3.5 (1423.7) Urantia üzerinde İsa’nın sahip olduğu yaşamın anlamını çözmedeki tüm çabalarınızda, Mikâil bahşedilişini neyin harekete geçirdiğini göz önünde bulundurmak zorundasınız. Eğer sizler, görünüşte garip olan eylemlerinin çocuğunun anlamını kavrayacak olursanız, onun sizin dünyanız üzerindeki konukluğunun amacını kesin bir biçimde algılar konuma gelirsiniz. O tutarlı bir biçimde, haddinden fazla ilgi çekici ve dikkatleri sürekli olarak üzerine çeken kişisel bir süreci yaratmamaya dikkat etmekteydi. O, akran insanları karşısında olağandışı veya diğer bir değişle onları aşırı bir biçimde kendi etkisine alan bir ilgiyi yaratmak istememekteydi. O; cennetsel Yaratıcıyı akran fanileri için açığa çıkarmaya adanmış olup, aynı zamanda, tam da bu Cennet Yaratıcısı’nın iradesine tabi olurken fani dünya hayatını yaşamanın yüce görevine kutsal olarak bağlanmıştı. 129:3.5 (1423.7) In all your efforts to decipher the meaning of Jesus’ life on Urantia, you must be mindful of the motivation of the Michael bestowal. If you would comprehend the meaning of many of his apparently strange doings, you must discern the purpose of his sojourn on your world. He was consistently careful not to build up an overattractive and attention-consuming personal career. He wanted to make no unusual or overpowering appeals to his fellow men. He was dedicated to the work of revealing the heavenly Father to his fellow mortals and at the same time was consecrated to the sublime task of living his mortal earth life all the while subject to the will of the same Paradise Father.
129:3.6 (1424.1) Bu kutsal bahşedilişin tüm fani öğrencileri, onun Urantia üzerindeki bu vücutlaşma hayatını yaşarken, bu hayatı tüm evreni için yaşamış olduğunu hatırlarlarsa, bu aynı zamanda, İsa’nın dünya üzerindeki yaşamını anlamaya her zaman yardımcı olur. Orada, tüm Nebadon evreni boyunca her bir yerleşik âlem için, fani doğaya ait beden içinde yaşamış olduğu hayat ile ilgili özel ve ilham verici bir şey bulunmaktaydı. Bu durumun aynısı, Urantia üzerindeki konukluğunun önemli olaylara sahne olduğu dönemlerden beri yerleşik hale gelmiş tüm dünyalar için de doğruluk taşımaktadır. Ve, bu durum benzer bir biçimde, bu yerel evrenin tüm gelecek tarihi içinde irade sahibi yaratılmışlar tarafından ikamet edilir hale gelebilecek dünyaların tümü için de eşit bir şekilde gerçeklik taşıyacaktır. 129:3.6 (1424.1) It will also always be helpful in understanding Jesus’ life on earth if all mortal students of this divine bestowal will remember that, while he lived this life of incarnation on Urantia, he lived it for his entire universe. There was something special and inspiring associated with the life he lived in the flesh of mortal nature for every single inhabited sphere throughout all the universe of Nebadon. The same is also true of all those worlds which have become habitable since the eventful times of his sojourn on Urantia. And it will likewise be equally true of all worlds which may become inhabited by will creatures in all the future history of this local universe.
129:3.7 (1424.2) İnsan Evladı neredeyse tamamen, Roma dünyasının bu gezintisi boyunca ve bu gezintinin deneyimleri vasıtasıyla, kendi dönem ve neslinden oluşan dünyaya ait çeşitli insan toplulukları ile olan eğitimsel nitelikli iletişim-hazırlanma sürecini bitirmiş oldu. Nasıra’ya olan geri dönüşü zamanında, bu seyahat-hazırlanışının aracı vasıtasıyla, o, Urantia üzerinde insanın nasıl yaşadığını ve mevcudiyetini nasıl idame ettirdiğini neredeyse tamamen öğrenmiş konumdaydı. 129:3.7 (1424.2) The Son of Man, during the time and through the experiences of this tour of the Roman world, practically completed his educational contact-training with the diversified peoples of the world of his day and generation. By the time of his return to Nazareth, through the medium of this travel-training he had just about learned how man lived and wrought out his existence on Urantia.
129:3.8 (1424.3) Akdeniz havzası etrafındaki gezintisinin gerçek amacı insanları tanımaktı. O bu seyahatte, insanlığın binlercesi ile oldukça yakın hale gelmişti. O; zenginden fakirine, üst konumdan alt konumda olana, siyahından beyazına, eğitimli olandan eğitimsizine, kültürlüsünden kültürsüzüne, hayvansal olandan ruhsal olana, dindar olandan dinden yoksun olana, ahlaklısından ahlaki değerlere sahip olmayana kadar insanların her türlüsü ile buluşmuş olup, onları derinden sevmişti. 129:3.8 (1424.3) The real purpose of his trip around the Mediterranean basin was to know men. He came very close to hundreds of humankind on this journey. He met and loved all manner of men, rich and poor, high and low, black and white, educated and uneducated, cultured and uncultured, animalistic and spiritual, religious and irreligious, moral and immoral.
129:3.9 (1424.4) Bu Akdeniz seyahati üzerinde, İsa; maddi ve ölümlü akıl üzerinde üstünlük kurmanın insani sorumluluğunda büyük ilerlemeler kaydetmiş olup, onun ikamet eden Düzenleyicisi, bu bahse konu insan usunun yükselişinde ve onun ruhsal olarak egemenlik altına alınışında büyük ilerleme göstermişti. Bu gezintinin sonuna doğru, İsa neredeyse tamamen, tüm insansı kesinlik ile — Kâinatın Yaratıcısı’nın bir Yaratan Evladı olarak, bir Tanrı Evladı olduğunu bilmekteydi. Düzenleyici gittikçe artan bir biçimde; bu Nebadon yerel evrenini düzenlemek ve onu yönetmek için daha gelmeden önce, kutsal Yaratıcısı ile ilişkili olan Cennet deneyiminin belirsiz anılarını İnsanın Evladı’nın aklına getirmeye yetkin hale gelmekteydi. Böylelikle, Düzenleyici, azar azar, neredeyse ebedi olan geçmişin çeşitli çağlarında onun önceki ve kutsal mevcudiyetine ait bu gerekli anıları İsa’nın insan bilincine getirmişti. Düzenleyici tarafından gün ışığına getirilmiş onun insan-öncesi deneyiminin son yaşanmışlığı, Urantia vücutlaşım sürecine adım atmak için bilinci yerindeki kişiliğini bırakmadan hemen önce Salvington’un Emanuel’i gerçekleştirmiş olduğu elveda görüşmesiydi. Ve, insan-öncesi mevcudiyete ait bu nihai hafıza imgesi, Ürdün vadisinde Yahya tarafından gerçekleştirilmiş olan vaftiz edilişinin o gününde İsa’nın bilincinde belirgin hale geldi. 129:3.9 (1424.4) On this Mediterranean journey Jesus made great advances in his human task of mastering the material and mortal mind, and his indwelling Adjuster made great progress in the ascension and spiritual conquest of this same human intellect. By the end of this tour Jesus virtually knew—with all human certainty—that he was a Son of God, a Creator Son of the Universal Father. The Adjuster more and more was able to bring up in the mind of the Son of Man shadowy memories of his Paradise experience in association with his divine Father ere he ever came to organize and administer this local universe of Nebadon. Thus did the Adjuster, little by little, bring to Jesus’ human consciousness those necessary memories of his former and divine existence in the various epochs of the well-nigh eternal past. The last episode of his prehuman experience to be brought forth by the Adjuster was his farewell conference with Immanuel of Salvington just before his surrender of conscious personality to embark upon the Urantia incarnation. And this final memory picture of prehuman existence was made clear in Jesus’ consciousness on the very day of his baptism by John in the Jordan.
4. İnsan İsa ^top 4. The Human Jesus ^top
129:4.1 (1424.5) Gözlemlemekte olan yerel evrenin göksel usları için, bu Akdeniz seyahati, en azından çarmıha gerilme olayına ve fani ölümüne kadar uzanan tüm süreci içinde, İsa’nın bütün dünya deneyimleri içinde en ilgi çekici olanıydı. Bu, kamu hizmetinin yakın bir zaman içinde onu takip edecek olan çağına tezat oluşturan bir biçimde, kişisel hizmetinin büyüleyici dönemiydi. Bu benzersiz yaşanılmışlık her şeyden önce çok etkileyiciydi, çünkü İsa bu zaman zarfında hala Nasıralı marangoz, Kapernaumlu gemi ustası ve Şamlı yazıcıydı o hala İnsan Evladı’idi. O henüz, insan aklının bütüncül üstünlüğünü elde etmiş halde bulunmamaktaydı Düzenleyici, fani kimliğin bütünüyle üstesinden gelememiş ve ona ortak eş olamamıştı. O hala, insanlar arasında bir insandı. 129:4.1 (1424.5) To the onlooking celestial intelligences of the local universe, this Mediterranean trip was the most enthralling of all Jesus’ earth experiences, at least of all his career right up to the event of his crucifixion and mortal death. This was the fascinating period of his personal ministry in contrast with the soon-following epoch of public ministry. This unique episode was all the more engrossing because he was at this time still the carpenter of Nazareth, the boatbuilder of Capernaum, the scribe of Damascus; he was still the Son of Man. He had not yet achieved the complete mastery of his human mind; the Adjuster had not fully mastered and counterparted the mortal identity. He was still a man among men.
129:4.2 (1425.1) İnsan Evladı’nın tamamiyle insan kökenli olan dini deneyimi — kişisel nitelikli ruhsal büyüme olarak — bu, yirmi dokuzuncu yaşta kazanımın neredeyse doruk noktasına ulaşmıştı. Ruhsal gelişimin bu deneyimi; Düşünce Düzenleyicisi’nin varış anından, Ürdün vadisindeki bahşedilişinin gününde âlemin vücutlaştırılmış bir fanisi olarak İnsan Evladı’nın kesinlikte ve tamamlanışta erişmiş olduğu deneyim olan bu iki aklı bir yapmanın olgusu biçimindeki — insanın maddi aklı ile ruhaniyetin akıl-bahşedilişi arasında olan bu doğal kökenli ve olağan insan iletişiminin tamamlandığı ve onaylandığı güne kadar, tutarlı nitelikteki kademeli bir biçimde artan büyümeydi. 129:4.2 (1425.1) The purely human religious experience—the personal spiritual growth—of the Son of Man well-nigh reached the apex of attainment during this, the twenty-ninth year. This experience of spiritual development was a consistently gradual growth from the moment of the arrival of his Thought Adjuster until the day of the completion and confirmation of that natural and normal human relationship between the material mind of man and the mind-endowment of the spirit—the phenomenon of the making of these two minds one, the experience which the Son of Man attained in completion and finality, as an incarnated mortal of the realm, on the day of his baptism in the Jordan.
129:4.3 (1425.2) Bu yıllar boyunca, her ne kadar o, cennetteki Yaratıcısı ile resmi birlikteliğin birçok dönemine katılır görülmemişse de, Cennet Yaratıcısı’nın ikamet eden ruhaniyet mevcudiyeti ile olan kişisel iletişiminin artan bir biçimde etkin hale gelmiş yöntemlerini kusursuzlaştırdı. O beden içinde; bütüncül bir yaşam olarak gerçek bir yaşam, ve tam anlamıyla doğal kökenli olağan ve ortalama bir yaşamı yaşadı. O, zaman ve mekânın maddi dünyaları üzerinde insan varlıklarının yaşamlarını yaşayışlarına dair özün gerçekte neye denk düştüğünü kişisel deneyiminden bilmektedir. 129:4.3 (1425.2) Throughout these years, while he did not appear to engage in so many seasons of formal communion with his Father in heaven, he perfected increasingly effective methods of personal communication with the indwelling spirit presence of the Paradise Father. He lived a real life, a full life, and a truly normal, natural, and average life in the flesh. He knows from personal experience the equivalent of the actuality of the entire sum and substance of the living of the life of human beings on the material worlds of time and space.
129:4.4 (1425.3) İnsan Evladı, muhteşem neşeden derin kedere kadar uzanan insan duygusunun bu geniş kapsamlarını deneyimlemişti. O, neşenin bir çocuğu, nadiren görülen iyi mizahın bir varlığıydı benzer bir biçimde, o, bir “kederlerin insanı olup, acı ile tanışmıştı.” Ruhsal bir açıdan, o, fani yaşam boyunca başlangıcından bitişine kadar gerçekleşen bir biçimde, en alttan en üst noktasına kadar yaşamıştı. Maddi bir açıdan o, insan mevcudiyetinin toplumsal olan bu iki aşırı ucu boyunca yaşamaktan kaçmış bir görünüm sergileyebilir, ancak, o, insanlığın bütüncül ve eksiksiz deneyimi ile tamamiyle aşina olan hale gelmişti. 129:4.4 (1425.3) The Son of Man experienced those wide ranges of human emotion which reach from superb joy to profound sorrow. He was a child of joy and a being of rare good humor; likewise was he a “man of sorrows and acquainted with grief.” In a spiritual sense, he did live through the mortal life from the bottom to the top, from the beginning to the end. From a material point of view, he might appear to have escaped living through both social extremes of human existence, but intellectually he became wholly familiar with the entire and complete experience of humankind.
129:4.5 (1425.4) İsa; doğumdan ölüme kadar, âlemlerin evrimsel ve yükseliş fanilerine ait, dürtüler ve uyarımlar olarak, düşünceleri ve hisleri bilmektedir. O insan hayatını fiziksel, ussal ve ruhsal başlangıçlarından bebekliğe, çocukluğa, gençliğe ve erişkinliğe — hatta insanın ölüm deneyimine kadar — yaşamıştır. O yalnızca, ussal ve ruhsal ilerlemenin bu olağan ve benzer insan dönemlerinden geçmemişti; o aynı zamanda, çok az Urantia fanisinin sonsuza kadar erişebileceği insan ve Düzenleyici bütünleşmesinin daha yüksek ve daha gelişmiş fazlarını bütüncül bir biçimde deneyimlemişti. Ve, böylece o; yalnızca dünyanız üzerine yaşanıldığı haliyle değil, aynı zamanda zaman ve mekânın tüm diğer evrimsel dünyaları üzerinde, ve hatta ışık ve yaşam altında istikrara kavuşturulmuş olan dünyalarının tümü içinde en yüksekte ve en gelişmiş olanında bile, yaşanıldığı gibi fani insanın bütüncül yaşamını deneyimlemişti. 129:4.5 (1425.4) Jesus knows about the thoughts and feelings, the urges and impulses, of the evolutionary and ascendant mortals of the realms, from birth to death. He has lived the human life from the beginnings of physical, intellectual, and spiritual selfhood up through infancy, childhood, youth, and adulthood—even to the human experience of death. He not only passed through these usual and familiar human periods of intellectual and spiritual advancement, but he also fully experienced those higher and more advanced phases of human and Adjuster reconciliation which so few Urantia mortals ever attain. And thus he experienced the full life of mortal man, not only as it is lived on your world, but also as it is lived on all other evolutionary worlds of time and space, even on the highest and most advanced of all the worlds settled in light and life.
129:4.6 (1425.5) Her ne kadar fani bedenin suretinde yaşamış olduğu bu kusursuz yaşam, zamanında fani akranlarının koşulsuz ve evrensel onayını almamış olabilse de, Nasıralı İsa’nın beden içinde ve Urantia’da yaşamış olduğu yaşam, hâlihazırda; aynı anda ve tek ve aynı kişilik-yaşamı içerisinde, ebedi Tanrı’nın fani insan için açığa çıkarılışının bütüncüllüğünü ve Sınırsız Yaratan’ın tatmini için kusursuzlaştırılmış insan kişiliğinin sunumunu bünyeleştirir olarak, Kâinatın Yaratıcısı’nın bütüncül ve koşulsuz kabulünü almıştır. 129:4.6 (1425.5) Although this perfect life which he lived in the likeness of mortal flesh may not have received the unqualified and universal approval of his fellow mortals, those who chanced to be his contemporaries on earth, still, the life which Jesus of Nazareth lived in the flesh and on Urantia did receive full and unqualified acceptance by the Universal Father as constituting at one and the same time, and in one and the same personality-life, the fullness of the revelation of the eternal God to mortal man and the presentation of perfected human personality to the satisfaction of the Infinite Creator.
129:4.7 (1425.6) Ve, bu onun gerçek ve yüce amacıydı. O Urantia üzerinde; erkek veya kadın, bu çağda veya diğerinde, herhangi bir çocuk veya erişkin için kusursuz ve ayrıntılı örnek olarak yaşamak amacıyla inmemişti. Dolu dolu, zengin, güzel ve soylu yaşamı içerisinde hepimizin, kutsal bir biçimde ilham verici olarak seçkin bir biçimde örnek oluşturabilecek fazlasıyla şey bulabilecek oluşu gerçekten de doğrudur; ancak, bu, onun gerçek ve tamamiyle özgün bir insan hayatını yaşamış olmasından kaynaklanmaktadır. İsa dünya üzerindeki hayatını, tüm diğer varlıklarının birebir tekrar etmesi amacıyla bir örnek yaratmak amacıyla yaşamadı. O beden içindeki bu hayatı, hepinizin dünya üzerinde hayatlarınızda yaşayabilme ihtimaline sahip olduğunuz aynı bağışlama hizmeti vasıtasıyla yaşadı ve, o fani yaşamını kendi gününde ve kendisi olarak yaşadı böylece, o, hepimiz için, yaşamlarımızı kendi günümüzde ve biz olarak yaşaması amacıyla örnek oluşturdu. Siz onun hayatını yaşama arzusuna sahip olmayabilirsiniz, ancak siz, tam da onun kendi yaşamını yaşadığı gibi, ve aynı araçlarla, kendi yaşamlarınızı yaşamadaki sorunlarınızı çözebilirsiniz. İsa, bu yerel evrenin tüm âlemleri üzerinde her çağdaki fanilerin tümü için gündelik ihtiyaca doğrudan cevap veren ve ayrıntılı örnek olmayabilir; ancak, o sonsuza kadar, başlangıç yükselişinin dünyalarından kâinat âlemleri boyunca ve oradan Havona’ya ve son olarak Cennet’e kadar tüm Cennet kutsal yolcuları için ilham kaynağı ve onların rehberidir. İsa; insandan Tanrı’ya, eksik olandan kusursuz olana, dünyevi olandan cennetsel olana, zamandan ebediyete yeni ve yaşayan yoldur. 129:4.7 (1425.6) And this was his true and supreme purpose. He did not come down to live on Urantia as the perfect and detailed example for any child or adult, any man or woman, in that age or any other. True it is, indeed, that in his full, rich, beautiful, and noble life we may all find much that is exquisitely exemplary, divinely inspiring, but this is because he lived a true and genuinely human life. Jesus did not live his life on earth in order to set an example for all other human beings to copy. He lived this life in the flesh by the same mercy ministry that you all may live your lives on earth; and as he lived his mortal life in his day and as he was, so did he thereby set the example for all of us thus to live our lives in our day and as we are. You may not aspire to live his life, but you can resolve to live your lives even as, and by the same means that, he lived his. Jesus may not be the technical and detailed example for all the mortals of all ages on all the realms of this local universe, but he is everlastingly the inspiration and guide of all Paradise pilgrims from the worlds of initial ascension up through a universe of universes and on through Havona to Paradise. Jesus is the new and living way from man to God, from the partial to the perfect, from the earthly to the heavenly, from time to eternity.
129:4.8 (1426.1) Yirmi dokuzuncu yaşın sonuna doğru Nasıralı İsa neredeyse tamamen, beden içinde konuklukta bulunanlar olarak faniler için gerekmekte olan hayatı yaşamayı tamamlamıştı. O dünyaya, Tanrı’nın bütüncüllüğünü insan için görünür kılmak amacıyla gelmişti; o bu aşamada, Tanrı için görünür hale gelmek için fırsat bekleyen bir biçimde, insanın neredeyse kusursuz olan konumuna gelmiş haldeydi. Ve, o tüm bunları, otuz yaşına gelmeden önce gerçekleştirmişti. 129:4.8 (1426.1) By the end of the twenty-ninth year Jesus of Nazareth had virtually finished the living of the life required of mortals as sojourners in the flesh. He came on earth the fullness of God to be manifest to man; he had now become well-nigh the perfection of man awaiting the occasion to become manifest to God. And he did all of this before he was thirty years of age.